Fotoğraf: Arşiv
Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki Hisami Camisi’nde imamlık yapan K.Ö. (52), Ağustos 2021’de camideki kuran kursuna gelen 9 yaşındaki C.D.’ye cinsel saldırı suçundan tutuklu yargılandığı davada hakim karşısına çıktı.
41 YILA KADAR HAPSİ İSTENDİ
Olay sonrası gözaltına alınıp tutuklanan imam hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’nca hazırlanan iddianamede, “Kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak, çocuğu cinsel amaçlı olarak hürriyetinden yoksun kılma” ve “Kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak, nitelikli cinsel istismara cebir kullanarak teşebbüs” suçlarından 41 yıla kadar hapsi istendi.
Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasında, sanık K.Ö., taraf avukatları, çocuğun anne ve babası ile birlikte tanıklar hazır bulundu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekilinin dilekçe ile katılma talebinde bulunduğu dava duruşması, sanığın kimlik tespitiyle başladı.
OLAYI 15 TEMMUZ’A BAĞLADI: BU OLAYDAN SONRA ÇOCUĞU CAMİYE GÖNDERDİLER
Tutanaklara yansıyan beyanlarında 52 yaşında ve 5 çocuğunun olduğunu belirten sanık, 32 yıldır Diyanet İşleri’ne bağlı birimlerde çocuklar için çalıştığını söyledi. Savunmasında çocukların “terör örgütleri” ile bağlantılarının olmaması ve uyuşturucu madde kullanmamaları için uğraştığını savunan sanık, çocuğun babasının kendisine duyduğu husumetten kaynaklı iftiraya maruz kaldığını öne sürdü.
Hakkındaki suçlamaya dair kendisini 15 Temmuz darbe girişimi üzerinden savunmaya çalışan sanık, şu sözleri sarf etti:
“Olayın yaşanmasından yaklaşık bir ay önce 15 Temmuz gecesi, bize gelen talimat doğrultusunda camide gece 00.15’te sala okudum ve C.D.’nin ailesinin evi camiye 2,5-3 metre mesafededir. Arada sadece bir ara sokak vardır. Caminin önünde otururken C.’in babası beni çağırdı ve camiye bağlı hoparlörü sökmemi söyledi. ‘Bu hoparlörden rahatsız oluyorum, ailem de rahatsız oluyor’ dedi. Ben de ‘hoparlörü sökemem’ dedim ve bana hitaben ‘sen görürsün’ diyerek, tehdit ettikten sonra oradan ayrıldı. 15 Temmuz’un olduğu haftaki Cuma Namazı’nda hutbe okurken cami cemaatinden bazı tepkiler aldım. Bunlar siyasi içerikli tepkilerdi ve camiyi terk edenler olmuştu. Cami cemaatinden homurtular gelmeye başlamıştı. İçlerinden 40-42 yaşlarında biri ayağa kalkıp bana hitaben sözler söyledi. Şu hususa dikkat çekmek isterim, C. bu olaydan önce camiye gelmemişti ve bu olay yaşandıktan sonra ne hikmetse çocuğu camiye göndermeye başladı.”
Savunmasının devamında sanık, aldığı hediye için ise Diyanet’ten kuran kursunda başarılı olan öğrencilere hediyeler verilmesi konusundaki talimatları gerekçe gösterdi.
ÇOCUK İZLEME MERKEZİ’NDE ALINAN BEYANLARA ‘YALAN VE İFTİRA’ DEDİ
Küçük çocuğa yönelik fiziksel bir temasının olmadığını iddia edip, suçsuz olduğunu savunan sanık, olaydan hem kendisinin hem de ailesinin mağdur olduğunu iddia edip, tahliye ve beraat talep etti.
Müşteki vekilinin sorusu üzerine, kendisini tehdit ettiğini iddia ettiği çocuğun babası E.D. konusunda daha önce kolluğa bilgi vermediğini söyleyen sanığa, kolluktaki ifadesi hatırlatılıp, aradaki çelişkiler soruldu. Sanık K.Ö., çocuğun Çocuk İzlem Merkezi’nde (ÇİM) alınan beyanları için de “yalan ve iftira” dedi. Sanığın kadın avukatı da, müvekkilinin beyanlarına iştirak ettiklerini söyledi.
ANNE: ÇOCUĞUM ‘O HOCA DEĞİL, BANA KÖTÜ ŞEYLER YAPTI’ DEDİ
Sonrasında dosyada müşteki sıfatıyla yer alan çocuğun annesi G.D. dinlendi. Olayla ilgili “O mahalleye taşınalı bir ay olmuştu ve okullar tatil olmuştu. Çocuklarımı ders öğrenmeleri adına camiye gönderiyordum. Camiye göndereli 20 gün olmuştu. Önceleri sabah saat 10.00 civarında gönderiyordum. Daha sonra öğlen saat 12.00 civarında gönderdim ders almaları adına. Çocuklarım kendilerini namaz kılmaları adına hocanın çağırdığını söyledi. Ben de onlara namazı kılıp hemen eve gelin dedim. Olayın olduğu gün pazara gitmiştim ve dönerken caminin önünde oğlumu sordum. Caminin önünde K.Ö. vardı ve bana C.’ye döner aldığını söyledi. Ben de kendisine C.’nin hemen eve gelmesini söyledim. Ertesi gün oğlum camiye diye evden çıktı ve saat 17.30 sularında eve geldi. Kapıyı kızım açtı ve sonrasında kızım balkona gitti. Oğlum eve geldiğinde korkmuş bir vaziyetteydi. Ablasına ‘hoca beni çağırırsa evde olmadığını söyle’ demiş. Ben de kendisine neden hocadan çekiniyorsun diye sorduğumda, ‘O hoca değil, bana kötü şeyler yaptı’ dedi. Çok korktuğunu ve kendisini öldürmekle tehdit ettiğini söyledi” diyen anne, sanıktan şikâyetçi olduğunu ifade etti.
BABA: SANIĞIN BEYANLARI YALAN
Baba E.D. beyanlarında, olayın olduğu tarihte şehir dışında olduğunu, eşinin kendisini aramasıyla yaşananlardan haberdar olduğunu belirtti. “Sonrasında telefonda oğlum ile de görüştüm. Defalarca kendisinden bu olayı teyit ettim. Sonrasında eve geldim ve oğlumu yeniden dinledim. Sonrasında oğlumla karakola gittik ve şikayetçi olduk” diyen baba, 15 Temmuz gecesi okunan selaya ve hoparlöre tepki gösterdiği iddiasının ise yalan olduğunu söyledi.
TANIKLAR DA O GÜNÜ ANLATTI
Ardından dosyada yer alan 3 tanık, dinlendi. Tanıklardan M.K., camide 4 yıldır temizlik işlerine baktığını söyleyip, olay gününe dair şu beyanlarda bulundu: “Saat 13.00 civarında çocuklar camiden çıktı, bende çay içmek için çay ocağına gittim. Caminin önünden geçerken bir çocuk ayakkabısı gördüm ayakkabılıkta. Bir müddet daha bekledim ancak içeriden çıkan kimseyi görmedim ve caminin içinde kimsenin olmadığını gördüm. Sonrasında K. hoca ile çocuğun buradan birlikte çıktığını gördüm. Hoca bana dönerek, ‘Duş almaya gidiyorum’ dedi.”
Dönerci dükkanını işleten tanık M.B. de, “Olayın olduğu gün sanıkla mağdur çocuk birlikte geldiler ve dürüm istediler. Dürümün parasını sanık verdi. Daha öncesinde çocuklara dürüm ısmarladığını görmedim. Başka bir şey de ısmarladığını görmedim” şeklinde beyanlarda bulundu.
İMAMIN OĞLU VE YEĞENİ TANIK OLARAK DİNLENDİ
Heyetin söz verdiği katılan vekili, mahkemede suçtan kurtulmaya yönelik beyanlarda bulunan sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. Sanık avukatı, sanığın oğlu ve yeğeninin tanık olarak dinlenmesini istedi. İtirazlara rağmen dinlenen tanıklar da, sanıkla benzer şekilde 15 Temmuz üzerinden beyanlarda bulundu. İddia makamı ise, sunduğu mütalaasında sanığın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti dolayısıyla tutukluluk halinin devamına karar verilmesi talebinde bulundu.
Yeniden söz verilen sanık, tanıklardan M.K. ile aralarında husumet bulunduğu için hakkında bu beyanlarda bulunduğunu, kendisine “komplo” kurulduğunu iddia etti.
SANIK AVUKATI: KENDİSİ HALEN İMAM HATİP OLARAK GÖREV YAPMAKTADIR
Sanık avukatı, “Sadece bir çocuğun beyanlarına dayanarak 32 yıldır imam hatiplik yapan müvekkilim tutuklandı. Kendisi sabit ikametgah sahibidir. Diyanet İşleri Başkanlığı olaya yönelik soruşturmalar yürüttü ve müvekkilim hakkında herhangi bir yaptırım uygulanmadı. Kendisi halen imam hatip olarak görev yapmaktadır” diyerek, buna ilişkin evrakları mahkemeye sundu.
Mahkeme heyeti, aldığı ara kararlarında sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın davaya katılma talebini uygun gören heyet, olay yerinde keşif yapılmasına, çocuğun ablasının tanık olarak dinlenmesine karar vererek, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. (MA)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***