“Batı’nın yeni bir birlik ve güç kazanması için tek bir temel koşul var: Ukrayna’da başarılı olması gerekiyor” değerlendirmesi yapan CNN programcısı ve The Washington Post yazarı Ferid Zekeriya ‘nın The Washington Post’taki yazısı şöyle:
“Siyasetin ekonomi üzerindeki zaferinin vurgulanması en önemli nokta oldu. Son 30 yıldır çoğu ülke akıllarında tek bir kilit nokta ile hareket etti: Ekonomik büyüme. Hepsi daha fazla büyüme sağlamak için ticareti, teknolojiyi ve yerel reformları benimsediler. Bu tür seçimler, kişinin temel ulusal güvenlik meselesi hakkında çok fazla endişelenmesine gerek olmadığı bir ortamda mümkün. Ancak bugün, Kanada’dan Almanya’ya ve Japonya’ya kadar güvenliği garanti altına alan dünyanın dört bir yanındaki ülkeler, savunma duruşları ve güçleri hakkında yeniden düşünüyorlar.
Askeri güvenlik, siyasetin ekonomiyi gölgede bırakmasının sadece bir parçasıdır. Ülkeler, birkaç yıl önce başlayan bir eğilim olarak, tedarik zincirlerinde ve ekonomilerinde daha geniş anlamda daha fazla ulusal güvenlik arıyorlar. Brexit’ten “Amerikan Satın Al”a kadar, en hararetli serbest piyasa ülkelerinin çoğu tarafından benimsenen politikalar, piyasa ekonomisinden çok popülist milliyetçilik tarafından canlandırılıyor. Bu haftanın başlarında, Çinli Xi Jinping, politika yapıcıları gıda için uluslararası pazarlara güvenmeyi bırakmaya çağırdı. “Çin kâseleri, çoğunlukla Çin yemeği ile doldurulmalı” dedi.
30 yıllık küreselleşmenin tersine döndüğünü görüyor olabiliriz. Örneğin, bu otuz yıl içinde McDonald’s Rusya’da büyük bir işletme kurdu, bir çiftçi ve tedarikçi ağı geliştirdi, yaklaşık 850 restoran açtı ve oldukça büyük bir müşteri tabanı yarattı. Şimdi tüm bunlar beklemeye alındı ve kalıcı olarak kapatılabilir. Rus havayolu şirketi Aeroflot, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra kendini yeniden inşa etmişti. Şimdi, Boeing ve Airbus yedek parça satmayı veya uçaklarının bakımını yapmayı reddederken, şirketin uçuşları tamamen durdurması gerekebilir.
Güvenliği ve kendi kendine yeterliliği verimliliğin önüne koyan bu tür önlemler mutlaka her yerde fiyatları yükseltecek bir etki yapacaktır. Ülkeler dayanıklılık arayışındayken ve dışa aşırı bağımlılıktan uzaklaştıkça, savaşın neden olduğu arz şokları geçici olsa bile enflasyon, yenidünyanın daha kalıcı bir özelliği haline gelebilir.
Aynı zamanda, petrol ve doğal gaz fiyatlarının yüksek kaldığı yeni bir enerji dünyasıyla da karşı karşıyayız. Bu, hidrokarbon üreten ülkelerin önümüzdeki on yılda çok fazla nakde, trilyonlarca dolara sahip olacağı anlamına geliyor. Ayrıca, Vladimir Putin’in başlıca gelir kaynağı olan petrol ve gaz endüstrisini kesmenin neden önemli olduğunu da vurgulamaktadır. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar gibi ülkeler, dünyadaki büyük sermaye fazlası kaynaklarına sahip ülkeler olacaktır.
Yeniçağın belirleyici özelliklerinden biri, post-Amerikan olmasıdır. Bununla, son 30 yılın Pax Americana’sının sona erdiğini kastediyorum. Bunun işaretlerini her yerde görebilirsiniz. Wall Street Journal’a göre, on yıllardır güvenlikleri için Washington’a bağımlı olan iki ülke olan BAE ve Suudi Arabistan liderlerinin ABD başkanından telefon almayı bile reddettiğini düşünün. İsrail (başlangıçta) ve Hindistan’ın Putin’in eylemlerini bir işgal olarak tanımlamayı reddettiğini ve dört ülkenin de Rusya ile iş yapmaya devam edeceklerini açıkça belirttiğini düşünün.
İlk bakışta, bu Amerika’ya karşı oluşmuş yeni bir küresel düzen gibi görünebilir. Ama mutlaka böyle değil. Amerika Birleşik Devletleri dünyanın önde gelen gücü olmaya devam ediyor, hala açık ara diğerlerinden daha güçlü. Bu yeniçağın bazı özelliklerinden de yararlanıyor. Amerika Birleşik Devletleri dünyanın önde gelen hidrokarbon üreticisidir. Yüksek enerji fiyatları, Çin ve Almanya gibi ülkeler için korkunç olsa da, aslında Amerika Birleşik Devletleri’nin büyük bölümlerinde büyümeyi teşvik ediyor. Jeopolitik olarak, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, Washington’un baş rakibi Çin’i garip bir duruma soktu, Pekin’i Rusya’nın eylemlerini savunmaya zorladı ve yakın ilişkiler kurmaya çalıştığı Avrupa Birliği ile arasını açtı.
En büyük stratejik fırsat, bu zorluğu on yıllardır olduğu gibi pasif uluslararası aktör olmayı bırakmak için kullanabilecek olan Avrupa’dadır. Artık Avrupalıların savunma harcamalarını artırarak ve NATO’nun doğu sınırını güvence altına alarak serbest güvenlik çağını sona erdirmeye hazır olduğuna dair işaretler görüyoruz. Almanya’nın dikkat çekici dönüşü bir başlangıç. Avrupa dünya sahnesinde stratejik bir oyuncu haline gelirse, bu savaştan ortaya çıkacak en büyük jeopolitik değişim olabilir. Odaklanmış ve birleşik bir Avrupa’nın katıldığı bir Birleşik Devletler, liberal değerleri destekleyen bir süper ittifak olacaktır.
Ancak Batı’nın yeni bir birlik ve güç kazanması için tek bir temel koşul var: Ukrayna’da başarılı olması gerekiyor. Bu nedenle, o anın acil gerekliliği, Putin’in galip gelmemesini sağlamak için maliyet ve risklere katlanmak, gerekeni yapmaktır.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***