Ukrayna krizi, doğal gazda yüzde 99,1, petrol ve ürünlerinde yüzde 92,4 dışa bağımlı olan Türkiye’de riskleri artırıyor. Peki hangi politikalar bu görünüme neden oldu?
ABD’nin Rusya’dan petrol ithalatını yasaklamaya bir adım daha yaklaşmasıyla petrol fiyatlarında yükseliş sürerken yılbaşından bu yana akaryakıtta bir zam furyası yaşayan Türkiye’de fiyat artışları hız kazandı.
ABD’denRusya’ya henüz bir ambargo gelmese de açıklama, hafta başında küresel petrol fiyatlarını artırmaya yetti. Geçen haftayı 110 doların üzerinde tamamlayan Brent petrol, haftaya 30 dolar birden artışla 14 yılın zirvesinde başladı. Bugün 128 doların üzerinde seyreden fiyatlar, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana yüzde 30’un üzerinde yükseldi.
Zam yağmuru
Küresel fiyat artışları, enerjide dışa bağımlı olan Türkiye’de ise ekonomik riskleri artırıyor. Türkiye doğal gazda yüzde 99,1, petrol ve ürünlerinde yüzde 92,4 dışa bağımlı.
Akaryakıtın yılbaşından bu yana yüzde 55’e yakın zamlandığı Türkiye’de en son bugün benzinin litre fiyatı 57 kuruş, motorin 1 lira 44 kuruş artırıldı.
Son beş günde benzine 2,67 lira, motorine 5,12 lira zam geldi.
Çarşamba günü yeni bir zam gündemde.
Peki Türkiye’nin rezervleri hangi düzeyde, hangi politikalar bu görünüme neden oldu?
DW Türkçe’ye konuşan enerji politikaları uzmanı Necdet Pamir, Türkiye’nin kalan üretilebilir petrol rezervlerinin 340 milyon varil yani 48,1 milyon ton seviyesinde olduğuna dikkat çekiyor.
Resmi verilere göre 2020’de 3,1 milyon ton petrol üreten Türkiye’de, yıllık tüketim 33,5 milyon tona ulaşıyor. Pamir’e göre üretim, Türkiye’nin ihtiyacına cevap vermekten oldukça uzak.
Pamir, “Türkiye ağırlıklı olarak tükettiği enerjinin yüzde 27’sini doğal gazla karşılıyor. Burada yüzde 99 dışa bağımlı. Türkiye tükettiği enerjinin birincil enerji tüketiminde yaklaşık yüzde 29’unu petrolle karşılarken, burada da yüzde 92 dışa bağımlı. Yüzde 17 civarında da taş kömürü var. Burada da yüzde 97 dışa bağımlı” bilgisini veriyor.
“Nedeni yanlış enerji politikaları”
Meslekte 40’ıncı yıla giren Necdet Pamir, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlığının yanlış enerji politikalarından kaynaklandığı görüşünde.
“Hem yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak hem enerjimizi daha verimli devreye sokarak biz çok daha iyi bir konumda olabilirdik” diyen Pamir, Türkiye’nin 2021 yılında elektrik enerjisi tüketim miktarının 330 milyar kilovat saat olduğunu, yıllık güneş enerjisi potansiyelinin ise 400 milyar kilovat saati bulurken bunun sadece yüzde 3’ünün devreye sokulduğunu söylüyor. Benzer şekilde rüzgâr enerjisi potansiyelinin de yüzde 2’sinin devreye alındığına dikkat çeken Pamir, enerji verimliliğine ilişkin adımların atılması halinde Türkiye’nin şu an tükettiğinden yüzde 25 daha az enerji tüketebileceğini, ancak bu adımların atılmadığını vurguluyor.
Öte yandan Pamir, son dönemde enerji alanında yapılan özelleştirmelere dikkat çekiyor. Türkiye’nin elektrik üretiminin sadece yüzde 16’sının kamunun elinde olduğunu ifade eden Pamir, benzer durumun petrolde de olduğunu aktarıyor. Pamir, “Tüpraş ve Petrol Ofisi, Deniz Nakliyat, Petkim, katma değeri yüksek ürünler elde edebileceğiniz karlı alanların hepsi özelleştirilmiş. Şimdi elde kalan Türkiye Petrolleri ve BOTAŞ var. Bunların hepsi tek çatı altında Türkiye Petrolleri’ne bağlıydı. Olması gereken yeniden böyle” diyor.
“Türkiye Petrolleri’nin içi boşaltıldı”
Türkiye Petrolleri’nin sondaj ve kuyu tamamlama gruplarının da kapatıldığını vurgulayan Pamir, kurumun içinin boşaltıldığı ve kurumsal belleğinin silindiği görüşünde. Türkiye Petrolleri ve BOTAŞ’ın Varlık Fonu’na devredilerek özelleştirme sürecine hazırlandığını dile getiren Pamir, “Türkiye’nin kaynakları var ama maalesef zarar ediyor. Bu ellerde zarar ediyor Türkiye Petrolleri ve BOTAŞ. Dolayısıyla bunların yeniden kamu erki eliyle yönetilmesi gerektiğine inanıyorum” diye ekliyor.
Dün, Kasım 2015 ila Temmuz 2018 arasında Enerji Bakanlığı görevini yürüten Berat Albayrak’ın ‘Burası Çok Önemli: Enerjiden Ekonomiye Tam Bağımsız Türkiye’ isimli kitap çıkardığı ve kitabın Cuma günü satışa sunulacağı duyuruldu.
Ancak Pamir’e göre Albayrak’ın bakanlığı da dahil AKP döneminde Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı arttı.
“Yabancı şirketlere teslim edildi”
Doğu Akdeniz’deki arama faaliyetleri için Kamu İhale Kurumu kapsamı dışında ihaleler yapıldığını, gemilerin dışarıdan alındığını ve yabancı şirketlerin personeliyle çalışıldığını anlatan Pamir, “Bir taraftan tam tersini yapıp yerli yabancı tekellere özellikle yabancılara bir şeyleri devrederken onlardan hizmet alımı adı altında onlara milyarlarca dolar para öderken bir de bunu yerli ve milli diye pazarlıyorsunuz, cilalıyorsunuz” diyor.
Albayrak’ın bakanlığı döneminde Karadeniz’de bulunan doğal gaz rezervlerinin ithalata bağımlılığı azaltacağı belirtilmişti.
Pamir, “Şimdi bakıyorsunuz Karadeniz’deki iş birkaç ay önce anahtar teslimi Schlumberger, Subsea 7 ve Wood Mckenzie ortaklığına verildi. Bu mu yerli ve milli? O yetmedi, denizin tabanına döşenmesi gereken 170 kilometrelik boru hattı ve devamındaki tesisler gene anahtar teslim İtalyan şirketine verildi” diye konuşuyor.
Enerjinin stratejik bir alan olduğunu vurgulayan Pamir, “Görüyorsunuz dünyadaki bütün kavga gürültü Ukrayna-Rusya çatışmasının bize göre gösterdiği gibi büyük oranda enerjiyle ilintili” ifadelerini kullanıyor.
BOTAŞ Genel Müdürü Burhan Özcan, Türkiye’nin 4,5 milyar metreküp doğal gaz stoku olduğunu açıklamıştı. Pamir’e göre ise stoklar 1,2 milyar metreküp civarında.
Anlaşmalar petrole endeksli
Türkiye’nin doğal gaz ithalatı için Rusya, İran ve Azerbaycan ile uzun vadeli anlaşmaları olduğunu ifade eden Pamir, anlaşmaların bazı petrol ürünleri fiyatlarına endeksli olduğunu, dolayısıyla petrol fiyatları arttıkça doğalgaza ödenen paranın da arttığını söylüyor.
Türkiye’nin arz güvenliği ve kaynak çeşitliliği açısından spot piyasadan da doğal gaz aldığına değinen Pamir, buradaki fiyatların da anormal şekilde yükseldiğini, bu nedenle Türkiye’nin doğalgaz faturasının artacağını vurguluyor. Pamir’in verdiği bilgiye göre spot piyasada fiyatlar 2020 yılında bin metreküp başına 100 doların altındayken şimdilerde 3500 dolarlara geldi.
Hafta başında ABD’nin Rusya’ya yönelik petrol ambargosu planlarıyla rekor seviyelere yükselen doğal gaz vadelileri, bu sefer Rusya’dan gelen Kuzey Akım 1 tehdidi ile hızlı yükseldi.
Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, Avrupalı siyasilerin, Rusya’yı Kuzey Akım 1’den gaz akışına ambargo uygulamaya ittiklerini iddia etti. Avrupa’da gösterge olarak kabul edilen Hollanda TTF 1 ay vadeli doğalgaz fiyatları yüzde 30’a varan yükselişle megavat/saat başına 270 Euro’ya tırmandı.
Doğal gaza zam gelecek
DW Türkçe’ye konuşan TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz da artan fiyatların Türkiye’de elektrik ve doğalgaza da zam olarak yansıyacağına işaret ediyor.
Türkyılmaz, “Rusya Federasyonu yapılan Türk Akımı anlaşmasında, gaz fiyatları üç ayda bir gözden geçiriliyor ve gözden geçirilirken yüzde 70 oranında uluslararası Hollanda TTF endeksine bağlı. Hollanda endeksi bu kadar yukarı zıplayınca doğalgaz alım fiyatları da artmış olacak. İlaveten Türkiye doğalgazın bir bölümünü de spot piyasadan alıyor ve spot piyasadan sıvılaştırılmış doğalgaz alıyor. O fiyatlarda da bir yükselme söz konusu. Bu da doğalgaz fiyatlarını artıracak” diyor.
Türkiye’de artan akaryakıt fiyatlarında, kur artışları ve aralık ayından bu yana alınan Özel Tüketim Vergisi de pay sahibi.
Oğuz Türkyılmaz, benzin ve mazot fiyatlarının 40-67 gün içinde yüzde 44 ile 54 arasında arttığını söylüyor. Türkyılmaz, 1 Ocak 2021’den bugüne ise benzinin pompa fiyatının yüzde 162,5, mazot pompa fiyatının yüzde 197,9 yani yüzde 200’e yakın oranda arttığını ifade ediyor.
ABD’nin açıklamasının “politik amaçlı” olduğunu dile getiren Türkyılmaz’a göre savaşın kendisi petrol fiyatlarını yukarı doğru ittiği gibi Amerika’nın bu manevrası da fiyatlarda artışa neden olacak.
Pamir de Rusya-Ukrayna krizi tırmandıkça fiyatların daha da yükseleceği ve bunun da enerji ithalatı faturasını artıracağı görüşünde.
Enerji faturası 70 milyar doları bulabilir
Pamir, “2021’de enerji ithalat faturamız 28,8 milyardan 51 milyar dolara çıkmış. Şimdi bu sene ne olur diye baktığımızda şu gidişat devam ederse petrolde 110-115 dolarlar civarında bir yıllık ortalama fiyat olursa 65 ila 70 milyar dolar gibi bir fatura ödeyeceğiz. Yani bu sürdürülebilir bir şey değil” diyor.
Türkiye’de geçen yıl elektrik üretiminin üçte birinin doğalgazla karşılandığına dikkat çeken Türkyılmaz da “Aynı trendin bu sene de devam etmesini bekliyoruz. Doğal gazlı elektrik üretim santrallerindeki yüksek maliyetten dolayı elektrik fiyatlarında da artış söz konusu olabilir” diye konuşuyor.
Enerjide artan maliyetler tarımdan diğer üretim kollarında maliyetleri artırıp tüm sektörlerde vatandaşa zam olarak geri dönüyor.
Enflasyon artacak
Oğuz Türkyılmaz, öncelikle kent içi ve kentler arası ulaşım maliyetlerinin artacağına işaret ediyor. Türkyılmaz, “Kent içi ulaşımdan sorumlu Ankara’daki EGO, İstanbul’daki İETT, İzmir’deki ESHOT gibi belediye kuruluşları haklı olarak isyan ediyorlar. Diyorlar ki ‘maliyetlerimiz çok arttı, biz kamusal hizmet veriyoruz, fiyatlardaki KDV ve ÖTV oranları düşürülsün’. Kentler arası ulaşımda da maliyetleri artacak. Zaten otobüs fiyatları neredeyse uçak fiyatlarına yaklaştı. Daha da artması söz konusu” diyor.
Artan enerji fiyatlarına bağlı lojistik maliyetlerin de artacağını vurgulayan Türkyılmaz, üretim bölgelerinden tüketim bölgelerine taşınan tarımsal ürünler ya da sanayi ürünlerinin taşıma maliyetlerinin artacağını, bunun da enflasyonu daha yukarı seviyeye taşıyacağını dile getiriyor.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – PELİN ÜNKER
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***