ÇAĞLAR AVCI-TR724 HABER MERKEZİ
2020 yılında kurulan Psikolojik Gelişim Enstitüsü (PGEN) dünyanın farklı yerlerinde, çeşitli sebeplerden dolayı travma yaşayan ve bu nedenle psikolojik desteğe ihtiyacı olanlara ücretsiz online psikolojik destek veriyor.
‘Yaralara merhem olmak’ niyetiyle yola çıktık’ diyen PGEN şu ana kadar internet sayfası üzerinden 600 civarında psikolojik destek talebi aldı. Başvurularda, 15 Temmuz sonrası mağdur edilen KHK’lı veya KHK’lı yakını olmak ön plana çıkıyor.
Psikolojik destek alan kişi ile bazen 8-10 veya daha fazla görüşme yapılması gerekebiliyor. Merkez toplamda bu zamana kadar 5000 kadar görüntülü görüşme gerçekleştirdi. Ekip Rusya’nın saldırıya geçtiği Ukraynalılar için de psikolojik destek vermeye hazır.
En çok başvuru Türkiye ve Yunanistan’dan
Başvurularla ilgili istatistiklerde Türkiye ve Yunanistan ön plana çıkıyor. Travmatik olaylar-işkence, medya yoluyla travma, sanal zorbalık, cezaevleri, toplumsal dışlanma, parçalanmış aile, aile içi sorunlar, göç süreci, uyum sorunları, önceki hastalıkların ortaya çıkması veya daha şiddetlenmesi ve yeni hastalık başlangıçları en çok görülen problemler olarak karşımıza çıkıyor.
Çocuklarla ilgili çok sayıda başvuru aldıklarını da belirten PGEN, bu zamana “çocuk ve ergen ruh sağlığı”, “olumlu anne-baba tutumu” ve “yurt dışında yaşayan çocukların anadil eğitimi” başlıklarında farklı gruplara ücretsiz webinerler verdi.
Göç mağdurları için tavsiyeler
PGEN bu süreçteki göç mağdurlarına da tavsiyelerde bulunuyor. ”Temel prensip aktif olmak, hayatın içinde olmak ve yeni şartlara doğru temeller ve doğru kararlar ile başlayabilmek. Birkaç sağlıksız yaklaşım şekli kişinin sağlıklı uyum sağlamasını maalesef bozabiliyor. Aşırı derecede kaderci yaklaşmak ve hiçbir şey yapmayıp, bekleyip her şeyin düzelmesini beklemek; her şeye eleştirel yaklaşmak, başkalarını suçlayarak öfke içinde gününü geçirmek, insanlardan uzaklaşmak; başına gelen kötü şeyleri sürekli düşünüp, travma sürecinde ve geçmişte takılıp kalmak; yeni yaşamdaki gelecekle ilgili kaygılara dalmak; sütten ağzı yandığı konularda yoğurdu üfleyerek yemek; aşırı bir hırsla yeni hayatını düzenlemek veya eski haline hızla ulaşmaya çalışarak kendini yormak gibi. Bu gibi aşırı ve de sağlıksız uyum çabalarından uzak durmak ve kendimizde hangi yaklaşımın ön planda olduğu ile ilgili bir öz değerlendirme yapmak lazım” ifadeleri dikkat çekiyor.
Bünyesinde psikiyatrist, psikolog, psikolojik danışman, nörologlar olmak üzere 35 uzmanla görev yapan PGEN, sorularımızı cevapladı.
Proje fikri nasıl ortaya çıktı, amaçlanan nedir?
“Her şey bir düşünceyle başlar” bizim için önemli bir başlangıç cümlesi. Kuruluşumuz ilk aşamadan itibaren sadece bir düşüncenin geliştirilmesi şeklinde gerçekleşti. Kurucu üyelerimizin kendileri de aynı zamanda Türkiye’de son 5 yılda yaşanan dönemin mağdurlarıdır. Hepsi mesleklerinden ihraç edilmiş, birçoğu ek olarak tutuklanmış, polis ve cezaevi işkencesine maruz kalmış; aile üyelerini de içerecek şekilde çeşitli polisiye, hukuki ve toplumsal baskılara maruz kalmış; yıllarca hizmet ettikleri vatanlarında kendilerine ve ailelerine hayat hakkı kalmadığı aşikâr olduktan sonra göç etmek zorunda kalmış; uzun süre aile bütünlükleri bozulmuş kişilerdir. Bu kapsamda kurucu üyelerimizin de travma mağduru olduğunu ve zorunlu göç sonrası göç krizini bizzat yasayan bireyler olduklarını söyleyebiliriz.
Belki üyelerimizin mesleği icabı, bu kadar zorluk içerisinde iken diğer insanların yaşadıkları sorunlarla da daha yoğun bir şekilde karşı karşıya kalınca, bu durumda ne yapmak lazım sorusu ile zihinlerimizin daha çok meşgul oldu. Bu bağlamda “benzer sorunları yaşayan insanlara yardımcı olabilmek için biz kendi mesleğimizle ilgili bir şeyler yapabilir miyiz” düşüncesi amacımız oldu. Bu amaçla “yaralara merhem olmak” niyetiyle yola çıktık. Bu amaç aynı zamanda Psikolojik Gelişim Enstitüsünün temellerini oluşturdu. Tabii ki şartlar, ne yapılacağı ve nasıl yapılacağı konusunda son derece kısıtlayıcı olabiliyor. PGEN`in gönüllü uzman üyeleri, göç ettikleri yeni ülkelerde yeniden bir hayat kurma mücadelesi veriyor. PGEN`in kuruluş aşamasında, çoğu gönüllümüz kamp gibi yerlerde kalıyordu, bulundukları ülkede oturum ve çalışma imkanları mevcut değildi, bazılarının bilgisayarı yoktu veya interneti çok kısıtlıydı, sosyal yardım dışında bir gelirleri yoktu, bazıları sosyal yardımın olmadığı ülkelerde ortalama 12 saat pizza dağıtımı yaparak geçimlerini sağlıyordu, aynı zamanda dil öğrenmeye ve aile birliğini yeniden kurmaya çalışıyordu. Enstitünün kuruluş aşamasında Covid-19 salgını başladı. Korona salgını nedeniyle online uygulamalar ve evden online çalışmalar ön plana çıktı. Eş zamanlı olarak ruh sağlığı hizmetlerinde de online hizmetler ağırlık kazandı. Böylelikle farklı şehirlerden veya ülkelerden bireylerin ve grupların online ruh sağlığı hizmeti alması yaygınlaştı. Dolayısıyla, imkanların elverdiği kadar da olsa bir şeyler yapmak ve bu yolda bir adım atma fikri ile birlikte online bir platform olarak 2020 yılı Haziran ayında kuruluşumuz gerçekleşti. 16 Mart 2021 tarihinde ise Norveç`te resmi bir enstitü olarak kurulduk. Norveç devleti tarafından (1)Psikiyatri Enstitüsü olarak (2)Kriz Yardımı ve Destek Çalışması ve (3)Uluslararası Aktiviteler ile yetkilendirildik.
“Dünyanın farklı yerlerinde, çeşitli sebeplerden dolayı travma yaşayan ve bu nedenle psikolojik desteğe ihtiyacı olan insanlara meslek etiğine bağlı kalarak ücretsiz online psikolojik destek vermeyi” misyonumuz olarak tanımladık. Travma mağdurlarının ikili ve sosyal ilişkilerinde, aile yaşamında, iş yaşamında, yakın ve uzak çevresinde sorunlar yaşadığını; normal yaşamdan uzaklaştığını ve adeta kendi kabuğuna çekildiğini söyleyebiliriz. Bu misyon aslında travma mağdurlarını iyileştirme, uyum problemlerini düzeltme ve onlara yaşam motivasyonu kazandırmayla ilgilidir. Bu misyon kapsamında hizmet etmeye devam etmek istiyoruz.
Şu anda projede aktif olarak kaç uzman görev yapıyor ve branşları nelerdir?
Ruh sağlığı hizmeti aynı zamanda biyolojik, psikolojik ve sosyal birçok alanla doğrudan ilişkilidir. Geldiğimiz noktada farklı branştan 35 profesyonel üyemizle psikolojik destek vermeye devam ediyoruz. Uzman üyelerimiz psikiyatristler, nörologlar, psikologlar-psikolojik danışmanlar, teknik uzmanlar (IT ve sosyal medya) ve tercümanlar gibi çok farklı meslek gruplarından oluşmaktadır. Uzman üyelerimiz gönüllü olarak ücret almadan hizmet vermektedir.
Şu ana kadar kaç kişiye destek verildi?
Verdiğimiz destekleri üç başlıkta açıklamak daha iyi olur. Şu ana kadar üç farklı destekte bulunduk. Bunlar, psikolojik danışma desteği, gruplar için webiner desteği ve uzmanlar için mesleki gelişim desteğidir.
Psikolojik Danışma Desteği: Eğer, psikolojik travma mağduruysanız web sayfamızın psikolojik destek bölümünden ücretsiz destek talebinde bulunabilirsiniz. Şu ana kadar, enstitümüzün web sayfası üzerinden 600 civarında psikolojik destek talebi için başvuru aldık. Bunlar bireysel ve çift/aile başvurulardır. Bu başvuruların bir kısmında, online hizmetin zorlukları nedeniyle devam ettirme ve sonlandırma ile ilgili güçlükler ve teknik sorunlar yaşadık. Bazı hastaların, enstitümüze başvurmasına rağmen “online hizmet almak istememesi” veya “yaşadığı ülkede doğrudan sağlık sistemi içerisinde değerlendirilmesi gereken sorunlarının olması” ya da “mevcut sorununun travmalarla bağlantılı sorunlar olmaması” nedeniyle hizmetleri sürdürülemedi. Psikolojik destek alan kişi ile bazen 8-10 veya daha fazla görüşme yapılması gerekebiliyor. Kesin bir istatistiğimiz olmamakla birlikte toplamda 5000 kadar görüntülü görüşme yapıldığını tahmin ediyoruz. İstatistiki bilgilerin enstitümüzün gelişimi için önemli olduğunu biliyoruz ama hizmet verdiğimiz bazı travma mağdurlarının kendi kayıtlarının tutulmasını istememeleri nedeniyle net bir istatistik tutamıyoruz. İstatistiki bilgiler, şimdilik kendi kayıtlarının tutulmasına izin veren başvuru sahiplerininkinden oluşuyor.
Gruplar İçin Webiner Desteği: 2020 ve 2021 yıllarında zoom platformu üzerinden daha önce tanımlanmış konular çerçevesinde ücretsiz onlarca webiner verdik. Bunlar; göç krizi, travma sonrası çocuk-ergen-yetişkin ruh sağlığı, evlilik, aile ruh sağlığı ve yabancı ülkelerde yasayan çocukların anadil-yabancı dil eğitimleri ile ilgili psikososyal gelişim eğitimleridir. Bu webinerler farklı ülkelerde yaşayan kişilerin enstitümüze yaptığı eğitim talebi sonrasında planlanmış ve ilgililerine sunulmuştur.
Uzmanlar İçin Mesleki Gelişim Desteği: 2021 yılında Travma mağdurlarına ücretsiz hizmet veren uzman üyelerimize ve üyemiz olmayan uzmanlara ücretsiz olarak “Travma ve İlişkili Ruhsal Bozukluklarda EMDR Terapisi” ve “Travma ve İlişkili Ruhsal Bozukluklarda Çift/Aile Terapisi” eğitimleri verdik. Bu eğitimleri tamamlayan uzmanlara enstitümüz tarafından resmi sertifika verildi.
Teşhis ve tedaviye yönelik ne gibi çalışmalarınız var?
Teşhis ve tedavi hizmeti, profesyonelce yaklaşılması ve üzerinde dikkatlice durulması gereken kavramlardır. Bu kavramlar hukuki, sigorta vb. gibi konularla da bağlantılıdır. Uzmanın yeterliliği, denkliği ve yetkisi de dikkat edilmesi gereken hususlardır. Ayrıca, ülkeden ülkeye ruh sağlığı hizmetleri farklılık gösterebilmektedir. Bütün bunları göz önünde bulundurup bazı sebeplerden dolayı hizmet veremeyeceğimiz başvuruları ilk aşamada belirleyip doğru şekilde doğru yere yönlendirmeye çalışıyoruz. Bu yönlendirmeyi yapmamızın farklı sebepleri olabiliyor. Örneğin; mevcut bir başvurunun hizmet verdiğimiz sorunlar kapsamında olmaması; sorunun hastane ortamında acil müdahale gerektirmesi; online destek yerine yüz yüze muayene/terapi gerektirmesi; uzmanlarımızın mevcut takvimlerinde randevularının dolu olması olabiliyor.
Hizmetlerimizi tam teşekküllü bir sağlık hizmeti gibi düşünmemek gerekiyor. Online bir platform üzerinden her tür psikolojik “sorunu” veya “hastalığı” çözmek ve tedavi etmek mümkün değildir. Web sayfamızın psikolojik destek bölümü üzerinden yapılan başvurular ilk öncelikle enstitümüzün hasta birimi tarafından inceleniyor. Daha sonra başvurular hasta birimi tarafından başvuranın yaşına ve mevcut sorununa göre uygun uzmanlara yönlendirilebiliyor. Enstitümüzde uzmanlarımız kendi branşlarında “çocuk-ergenlere hizmet verenler” ve “yetişkinlere hizmet verenler” olarak iki türlü sınıflandırılmıştır. Bu olması gereken profesyonel sınıflamadır. Uzmanlarımız tarafından başvuru yapan kişiye 72 saat içinde ilk dönüş yapılıyor. Bazı durumlarda ilgili uzmandan önce hasta birimi başvuru yapan kişiyle iletişime geçip mevcut psikolojik sorunla ek bilgi talep edebiliyor. Uzmanlarımız, imkanlar dahilinde psikolojik destek sürecini mesajla veya telefonla ya da görüntülü görüşmelerle devam ettirmeye çalışıyorlar. Sürecin hangi yöntemle devam edeceğini uzmanın ve başvuru sahibinin “uygunluğu” ve “teknik imkânları” belirliyor. Örneğin bir başvuru sahibi mevcut sorununa ve ihtiyaçlarına göre farklı uzmanlarımızdan sırayla veya eş zamanlı hizmet alabiliyor. Bu şekilde bir hizmete uzmanlarımız kendileri karar veriyor. Şartlar her iki taraf içinde uygun olduğunda travma mağdurlarına uzmanlarımız tarafından online terapi yapılabiliyor.
Psikolojik destek talebinde bulunan kişiye özel ve gizlilik çerçevesinde uygun bilimsel cevaplar üretebilmek, sorunların çözümü için profesyonel yönlendirme yapabilmek, doğru ve faydalı bilgiler sunmak şu anda gerçekleştirilebilir ilk amaç olarak belirledik. Web sayfamızda, yazarlarımızın yazıları; çocuk/ergen/yetişkin ve çift/aileler için psikolojik öneriler; kitap, film ve video önerileri mevcuttur. Bu içerikleri geliştirmeyi planlıyoruz.
Tıbbi durumlarda ve birçok psikolojik sorunda online değerlendirme yeterli olmamaktadır ve esas olan tüm sorunlar için bulunduğunuz yerdeki sağlık kurumlarından yardım almak, ayrıntılı bir muayene ve gerekirse tahliller-testlerin yapılması gerekmektedir. Bu yüzden bazı danışanlarımıza en kısa zamanda mutlaka bulundukları yere en yakın sağlık kuruluşuna da başvurmaları gerektiğini hatırlatıyoruz.
Prensip olarak hizmet veremediğimiz durumları mümkün olduğu kadar azaltmaya çalışıyor ve tüm başvurulara olumlu cevap vermeye gayret gösteriyoruz. Bununla birlikte grubumuz web sayfamızda belirtildiği şekilde öncelikle travma ve ilişkili sorunlara hizmet vermektedir. Tüm sorunlara çözüm bulmak istesek de maalesef bu pratik olarak mümkün değil.
“Ertelemek”,
bir çözüm değildir. Sizi esir almasın.
Mutfak tezgahında bulaşığı, kirli sepetinde çamaşırları biriktirmek gibidir.
Ertelemek çözülmeyenleri biriktirmektir, biriktirdikçe daha çok ertelersiniz ve çözmekten kaçarsınız. Böylece zor bir yaşantınız olur.
Ertelemeyin…
— Psikolojik Destek (Türkiye) (@pgenstitusu) February 24, 2022
Destek sonrası vakalarla ilgili geri bildirimler alıyor musunuz?
Evet özellikle olumlu geri dönüşler uzmanlarımız için çok motive edici bir rol oynuyor. Hizmet alanlar genellikle bu şekilde bireysel geri dönüşler yapıyorlar. Tabii ki olumsuz geri bildirimler de aldığımız oluyor. Bu bazen bizden kaynaklanan haklı eleştiriler şeklinde olabiliyor, örneğin cevap vermekte geciktiğimiz veya teknik sorun yaşadığımız başvurular olabiliyor. Bazen de tamamen haksız eleştiriler, özellikle sosyal medya üzerinden gelebiliyor. Bazı başvurucuların beklenti düzeyi gerçekçi olamayabiliyor, gönüllü destek ile tam teşekküllü bir tanı tedavi-hizmeti beklentisi tam uyuşmayabiliyor. Örnek olarak, yüz yüze veya çok sık aralıklarla görüşme talepleri, çok spesifik veya kişiye özel beklentiler, teknik olarak mümkün olmayan isteklerle de karşılaşabiliyoruz. “Çocuğumu görüşmeye ikna edemiyorum, siz ona ulaşın ikna edin, en az 20 yıl tecrübesi olan, bayan ve yumuşak huylu, akademik ünvanı olan bir uzman 3 günde bir görüşsün, burada ilaçlarını yazdırmak için doktorumuzla görüşün gibi”. Bu gibi talepler çok sık olmamakla birlikte motivasyon kırıcı oluyor.
Çocuklara yönelik çalışmalarınız nelerdir?
Çocuklarla ilgili çok sayıda başvuru alıyoruz. Özellikle çocuk psikolojisi alanında tecrübeli uzmanlarımız başvurulara cevap veriyor. Daha önce farklı ülkelerde yaşayan kişilerin enstitümüze yaptığı eğitim talebi sonrasında “çocuk ve ergen ruh sağlığı”, “olumlu anne-baba tutumu” ve “yurt dışında yaşayan çocukların anadil eğitimi” başlıklarında farklı gruplara ücretsiz webinerler verdik. Gelen talepler doğrultusunda bu webinerleri yapmaya devam ediyoruz. Bu tur eğitimlere ihtiyacı olanlar web sayfamızın iletişim linki üzerinden bizimle iletişime geçebilirler.
Proje kapsamında bulunduğunuz ülkelerdeki yerel kaynaklarla bir işbirliğinde bulundunuz mu?
Bu konuda temel olarak kurumsallaşma süreci ile birlikte işbirliği imkanları planlıyoruz. Bireysel olarak farklı göçmen gruplarıyla bazı temaslarımız oldu ancak birlikte çalışma imkanımız olmadı. Uzmanlarımız farklı ülkelerde yaşadıkları için bulundukları ülkelerin kanun ve düzenlemeleri çevresinde kurumsal olarak bir oluşumu tamamlamayı ve daha sonra özellikle Batı ülkelerindeki çok sayıda bulunan yardım kuruluşları ve insan hakları dernekleri gibi kurumlarla ortak çalışmalar yapmayı orta vadede planlıyoruz. Yine Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşlarla da temaslarımız oldu. Bu konuda ciddi oranda teknik eleman ihtiyacımız var. Uluslararası ilişkiler, hukuk, sosyoloji, istatistik, matematik, siyaset gibi alanlardaki profesyonellerden de gelebilecek her türlü profesyonel desteğe açığız.
Proje kapsamında gönüllü olabilecek profesyoneller sizinle nasıl irtibata geçebilir? Kişiler maddi destekte bulunabilir mi?
Bilimsellik, etik değerler, önyargısız olmak, danışan/hasta mahremiyeti önemli değerlerimizdendir. Diğer yandan enstitümüze gönüllü olarak katkıda bulunmak isteyen tüm sağlık profesyonellerinin ve diğer profesyonellerin katkılarına ve katılımına açığız. Ayda bir kişinin bir sorusuna bile cevap vermenin değerli bir katkı olacağını belirtmek isteriz. Ekimizde olmak isteyen herkes web sayfamızın iletişim linkinden bizimle iletişime geçebilir. Ayrıca, isteyen herkes web sayfamızın iletişim bölümünden enstitümüzle temasa geçebilir.
Dünyanın farklı yerlerindeki psikolojik travma mağdurlarına ücretsiz online psikolojik destek veriyoruz. Bağışla ilgili olarak yaklaşık 6 ay önce gerekli alt yapıyı tamamladık. Maalesef çok az bağış aldık. Yapılan bağışlar web sayfamızın sunucu masraflarını karşılamak için bile yeterli değil. Şu anda yönetim kurulu üyeleri enstitü masraflarını üstlenmektedir. Enstitümüze bağış yaparak, bu iyilik hareketinin devam etmesine katkıda bulunabilirsiniz. Yapılan bağışlar hizmetlerin geliştirilmesi ve devamı için kullanılacaktır. Bağışlarınız için şimdiden teşekkür ederiz.
Özellikle Türkiye kaynaklı başvurularda ne gibi problemler ön plana çıkıyor?
Genel olarak başvurularda tespit edilen problemleri farklı başlıklar altında değerlendirmekte fayda olacaktır. Madde madde gitmek daha uygun olabilir.
a) Başvuru süreci ile ilgili genel sorunlar ve başlangıç:
Özellikle insanlarda güven sorunu çok belirgin. İnternet ortamında verilen bir hizmetle ilgili bir miktar güven sorunu yaşanması bir noktaya kadar normal sayılabilir. Grubun ilk çalışma dönemlerinde daha az sayıda başvuru alıyorduk. İnsanlar başvurmak istiyor ancak IP adresinden yerinin tespit edileceği, yurtdışında olmasına rağmen başına bir kötülük geleceği gibi kaygılar yaşıyordu. Bu sorunu aşmak için zaten en baştan uzmanlarımızın açık bilgilerini siteden yayınlamamıza rağmen insanlar yine de güven sorunu ve hatta paranoyakça düşüncelerle yaklaşabiliyordu. Bu durumla halen sık olarak karşılaşıyoruz. Özellikle travma ve hastalık düzeyi arttıkça daha da belirginleşebiliyor (önceki meslek de önemli!).
Aslında bu durum yaşanılan olayların yarattığı bir psikolojik etki. Medyatik olabilecek belirli sayıdaki saldırı, insan kaçırma ve işkence gibi olaylarla aslında amaçlanan etki de belki de bu. Amerika’nın bir eyaletinden Almanya’ya bir mail attığında ertesi sabah kapısına polis dayanacağı, hemen bulunduğu ülkedeki mafyavari oluşumlarca saldırıya uğrayacağı veya Türkiye’ deki yakınlarının başına bir şey geleceği ya da gazetelere haber olacağı vs. gibi onlarca farklı kaygı tetiklenebiliyor. Aynı şey grupta görev alması beklenilen uzmanlarda da görülebiliyor. “Oda Tv`ye manşet oluruz”, “başvuran kişilere nasıl güvenelim” gibi söylemler enstitüye yeni katılan uzmanlarda da bu görülebiliyor.
b) Başvuru yapan kişilerin genel sınıflandırılması:
Ortak özellikler: Genel bir ortak nokta KHK’lı veya KHK’lı yakını olmak gibi düşünülebilir. Psikolojik açıdan yaşanılan travmalar aslında iki ana başlıkta ayrılabilir. Birincisi daha şiddetli ve tek bir olay şeklinde yaşanan, net ve kısa süreli travmalar; ikincisi ise tüm başvuranlarda ortak bir özellik olarak tamamında çok yönlü, çok sayıda, tekrarlayan karakterde ve uzun süreli travmaların olması. Birinciye öldürülme olaylarına şahit olma, kaçırılmalar, öldürülme tehdidine uğrama veya cinayete tanıklık, yaralanma, dayak ve işkence, cinsel taciz ve tecavüze uğrama veya bu olaylara şahit olma şeklindeki olaylar örnek verilebilir. İkinci grup ise neredeyse tüm başvuranlarda ortak olan olaylar. İkinci grupta olanlarda aynı zamanda birinci grupta bahsedilen şiddetli travmaların da bulunması nadir değil. Çoğu zaman ilk başvuru sebebi çok yüzeysel bir neden olsa da görüşme süreci içerisinde ve yaşam öyküsü konuşulduğunda bu türden de bir travmanın olduğu görülüyor. Bunun bir çok nedeni var. İnsanlar bu tür yaşantıları hemen ilk etapta paylaşmak istemeyebiliyor. Bazı kişiler gerçekten bu travmayı sağlıklı bir şekilde atlatmış olabiliyor ve şu anki sorunu ile bu durumu ilgili görmeyebiliyor. Utanma hissi veya kendisinden daha kötü şeyler yaşayan insanlar olduğu ve kendisinin bu sıkıntılarını dile getirmemesi gerektiğini düşünme, kültürel inanışlar vs. bu davranış tarzında etkili olabiliyor. Biz profesyonel bir yaklaşımla imkanlar yettiği ölçüde durumu geniş bir bağlamda ve başvuran kişiye yardımcı olma temelinde anlamaya odaklanıyoruz tabii ki.
Çok yönlü, çok sayıda, tekrarlayan karakterde ve uzun süreli travmalar kavramı aslında üzerinde çalışılması ve istatistiki analizinin yapılması gereken bir alan. İleriki dönemlerde verilerimizin analizini yaptığımızda önemli sonuçlara ulaşabileceğimizi düşünüyoruz. Son 5 yılda yaşanan olaylardan dolayı hayatlarında çok büyük kırılmalar yaşayan insanlar var. Toplumsal olarak dışlananlar; anne, baba ve çocuklar farklı ülkede veya hapiste olanlar; süreç içerisinde vefat eden yakınlar; işsizlik ve maddi sorunlar; zorunlu eğitim değişiklikleri ve meslek değişiklikler; boşanmalar, büyük aile ve/veya yaşanılan çevreden gelen baskılar… Sonuç olarak aynı kişi süreç içerisinde 7-8 farklı, olumsuz etkileyici olay yaşamış olabiliyor. Buna ek olarak aile ve arkadaşlarının yaşadıklarından da endirekt olarak etkileniyor. Bunun dışında çok farklı kesimlerden veya ilgi alanımızın dışında olan başvurular da olabiliyor.
Kişilik yapısı: Türk insanının genel özelliklerinde duygusallık, bazı yanlış yorumlamalar, titizlik, hassasiyet ve kırılganlık mevcut. Bununla birlikte başvuran kesimin toplum ortalamasına göre çok yüksek bir eğitim düzeyi, son derece etkili ve işlevsel (sağlıklı) başa çıkma yöntemleri, alkol uyuşturucu gibi sorunların nadir olması gibi olumlu yanları da ortak pozitif bir özellik.
Türkiye: Büyük çoğunluğun aile bireyleri cezaevinde. Bu kişilerin aileleri hem maddi sıkıntılar yaşıyor, hem de toplum baskısı özellikle çocuklar ve bayanlar üzerinde halen çok yoğun bir şekilde yaşanabiliyor. Özellikle kadınlar üzerinde, büyük ailenin yanına taşındığında hiçbir sorunu olmadığı halde eşi ile boşanması yönünde baskı olabiliyor. Kadınlar maddi kaynaklardan yoksun bir şekilde çocuklarının eğitimi ve yetişmesi ile ilgilenmeye çalışıyor. Yakınlarla görüşme ile ilgili sorunlar çok belirgin. Hem maddi sorunlar, aile ve/veya esinin kaldığı cezaevine olan uzak mesafe, hem de görüş sürecinde yaşanan sorunlar ve çocukların psikososyal gelişimindeki sorunlar önemli sorunlar olarak görünüyor.
Özellikle, ergenlik ve genç yetişkinlik döneminde olan bireyler hem okul ve sosyal çevrede sosyal baskı yaşıyorlar, hem de özellikle gelecekle ilgili umutsuzluk yaşıyorlar. Anne ve babasından dolayı damgalanmış bu çocuklar hiçbir zaman devlette işe giremeyeceği, okusa bile bir şey olamayacağını düşünebiliyor. Büyük oranda ailelerinin durumunu tüm arkadaşlarından saklamak zorunda olduklarından sağlam ve tamamen açık bir arkadaşlık kurmakta zorlanabiliyor. Bazı durumlarda aile ile bu yaş döneminde yaşanması bir noktaya kadar normal olan çatışmalar tüm yaşanan zorluklarda anne ve babayı suçlama şekline dönebiliyor. Aşırı davranışlar, farklı ve sıra dışı arkadaş gruplarına yönelme sıklaşıyor.
Başvurularda aslında sağlık sisteminden faydalanma imkanı olmasına rağmen; sağlık personelinin ön yargısı, ihbarda bulunması gibi endişeler veya en azından karşı tarafın kendisini tam anlayamayacağı gibi düşünceler nedeniyle ruh sağlığı hizmetine başvurmayanlar veya aynı nedenlerle verimli bir hizmet alamayanlar çoğunlukta.
Yunanistan: En çok başvuru alınan ülkelerden birisi. Bu ülke genellikle kalıcı göç için geçiş ülkesi olduğundan, burada insanların hem bir geliri hem de sağlık güvenceleri yok. Çok belirgin bir belirsizlik duruma hâkim. Burada bulunulan sure arttıkça belirsizlik duygusu ciddi bir stres ve kaygıya sebep oluyor. Stres ve kaygıya bağlı olarak da farklı psikolojik hastalıklar tetiklenebiliyor veya daha önce olan ama kişinin bir nebze kontrol edebildiği psikolojik sorunları kontrol edilemez hale gelebiliyor.
Göç edilen diğer ülkeler: Bu başlık ayrıca uyum süreci ve bağlantılı olarak ayrı bir bağlantıda ele alınabilir. Zorunlu olarak farklı ülkelere göç eden bireyler ve ailelerinde göç krizi belirtileri ve krizin sebep olduğu diğer psikososyal sorunlar belirgin bir şekilde görülüyor. Yeni dilin ve kültürün öğrenilmesi, düzenli hayata geçiş ve uyum süreci sancılı olabiliyor. Bu surecin kısa veya uzun olması ile psikolojik sorunların şiddeti de doğru orantılı olabiliyor.
c) Hastalıklar ve sorunlar arasında ortak sorunlar, en çok görülen sorun grupları:
Travmatik olaylar-işkence
Medya yoluyla travma
Sanal zorbalık
Cezaevleri
Toplumsal dışlanma
Parçalanmış aile
Aile içi sorunlar
Göç süreci
Uyum sorunları
Önceki hastalıkların ortaya çıkması veya daha şiddetlenmesi
Yeni hastalık başlangıçları
Genel olarak -rahat ve sorunsuz bir hayat için- göç mağdurlarına neler tavsiye edersiniz?
Temel prensip aktif olmak, hayatın içinde olmak ve yeni şartlara doğru temeller ve doğru kararlar ile başlayabilmek. Birkaç sağlıksız yaklaşım şekli kişinin sağlıklı uyum sağlamasını maalesef bozabiliyor. Aşırı derecede kaderci yaklaşmak ve hiçbir şey yapmayıp, bekleyip her şeyin düzelmesini beklemek; her şeye eleştirel yaklaşmak, başkalarını suçlayarak öfke içinde gününü geçirmek, insanlardan uzaklaşmak; başına gelen kötü şeyleri sürekli düşünüp, travma sürecinde ve geçmişte takılıp kalmak; yeni yaşamdaki gelecekle ilgili kaygılara dalmak; sütten ağzı yandığı konularda yoğurdu üfleyerek yemek; aşırı bir hırsla yeni hayatını düzenlemek veya eski haline hızla ulaşmaya çalışarak kendini yormak gibi. Bu gibi aşırı ve de sağlıksız uyum çabalarından uzak durmak ve kendimizde hangi yaklaşımın ön planda olduğu ile ilgili bir öz değerlendirme yapmak lazım.
Bu birçok farklı yanlış yaklaşım yerine, bu duyguları ve düşünceleri bir dengede tutabilmek, olgun değerlendirip bir sonuca varmak çok önemli. Yine göç ile ilgili asimilasyon ve uyum arasında da ters bir denge var. Bu konuda farklı disiplinleri içeren değerlendirmeler yapmak, tarihi ve bilimsel bir zeminde durumu değerlendirmek, belki 100 yıllık projeksiyonları tartışmak lazım. Şu an yapılan şeyler, davranış ve düşünce tarzları 3-4 nesil sonra nelere neden olabilir, uzun bir tartışma konusu…
Web sayfamızda ruh sağlığı açısından destek olabilecek pratik önerilerin bulunduğu linkler mevcuttur.
14) Genel olarak önleyici çalışmalarınız var mı? Nelerdir?
Eş zamanlı olarak Youtube kanalımız üzerinden genel içerikli veya uzmanlarımızın hazırladığı videolar; Twitter ve Instagram hesaplarımız üzerinden paylaşılmaktadır. Yeni bilimsel bilgi ve ortak sorunlara çözüm üretilmesi her zaman değerlendiriliyor. Profesyonellere yönelik eğitim faaliyetlerimiz mevcut, bu faaliyetleri düzenli bir hale getirmeyi ve ruh sağlığı profesyonellerinin mesleki gelişimlerine de destek olmayı ana amaçlardan biri olarak görüyoruz. Bunun için şu anda bir Avrupa Birliği projesine başvurmak için hazırlık yapıyoruz. Ayrıca, yüz yüze veya online olarak gruplara verilen psikososyal gelişim eğitimlerini çok önemli buluyoruz. Bu eğitimleri daha etkili yapmak için hazırlık yapıyoruz.
13)Geleceğe yönelik yeni projeleriniz var mı?
Öncelikle geçmişteki projelerimizi tamamlamayı, şartlar olgunlaşırsa kurumsallaşarak uluslararası bir enstitü şeklinde genişlemeyi amaçlıyoruz. Norveç’te resmi olarak enstitümüz kuruldu. Sürdürülebilir ve devamlı bir mali kaynak bulunması durumunda çok daha etkili bir hizmet vermemiz mümkün olacaktır. Şimdi Almanya`da da resmi olarak enstitümüzü kuracağız. Resmi işlemlerimizi tamamlamak üzereyiz. Böylece uluslararası bir enstitü olacağız. Sonrasında da ABD`de enstitümüzü resmi olarak kurmak istiyoruz. Dil, din ve millet ayrımı yapmadan travma mağdurlarına hizmet veren uluslararası profesyonel bir iyilik hareketi olmak istiyoruz. Dünya Sağlık Örgütü tarafından akredite edilmek ve ulusal/uluslararası kuruluşlar tarafından finanse edilmek için çalışıyoruz. Enstitümüzün devamı ve gelişimi için bu önemli bir hedef ve gereklilik. Bunu başardığımızda hizmet ofislerimizi açabileceğiz, teknik altyapımızı güçlendirebileceğiz, hizmetlerimizi çeşitlendirebileceğiz ve uzmanlarımıza daha nitelikli eğitimler verebileceğiz. Böylece daha fazla travma mağduruna kendi ana dillerinde daha nitelikli psikolojik destek verebileceğiz.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***