Türkiye ekonomisinin kırılganlığı tartışılırken, kamuda istihdam edilenlerin sayısının kamu bütçesinde oluşturduğu yük, diğer ivedi sorunların gölgesinde kalsa da, Hazine her ay büyük bir ‘kambur’u taşımak zorunda bırakılıyor.
Resmi rakamlara göre 2020 yılı 2. çeyrekte kamunun personel sayısı 4 milyon 767 bin kişiye ulaşmış durumda.
Bu konuya dikkat çektiği Karar Gazetesi’ndeki 8 Eylül tarihli yazısında, ekonomist İbrahim Kahveci, her 17 kişiden birinin kamuda istihdam edildiğini hatırlattı ve emekli/çalışan dengesiyle ilgili şu verileri paylaştı:
“SGK verilerine göre Haziran 2020 itibari ile kayıtlı çalışan sayısı 20,4 milyon kişidir. Buna karşılık emekli maaşı alanların sayısı 13,1 milyon kişi.
2007 yılında sigortalı çalışan sayısı 14,8 milyon iken, emekli sayısı 8,3 milyon kişiydi.
Aslında bu verilerin somut göstergesi bütçede görülüyor.
SGK 2019 yılında 465 milyar lira emekli maaşı ve sağlık gideri harcaması yaparken, bu paranın 197 milyar lirasını Hazine’den aktarılan kaynakla gerçekleştirmiş.
Feci bir rakam.
Bu yıl ilk altı ayda ise Hazine’den SGK’ya aktarılan kaynak 123 milyar liraya ulaşmış bile.
Yine geçen yıl bütçeden kamu personel maaş ve SGK primlerine toplam 293 milyar lira harcama yapılmış. Bu yılın ilk altı ayında ise 170 milyar gitmiş bile.
Bütçenin kamu personel gideri ve SGK’ya aktarılan kaynak toplamı 2019 yılında 489,7 milyar liraya ulaşmış. Bu yılın ilk altı ayında ise bu gider şimdiden 293,3 milyar lira olmuş.”
Kahveci, 2020 yılının ilk altı ayında 335,9 milyar lira vergi gelirine karşılık SGK ve kamu personeline ödenen paranın 293,3 milyar lira olduğunu, yani vergi gelirlerinin yüzde 87,3’ünü oluşturduğunu belirtti.
Bu tabloyu, “Kısaca Devlet Bütçesinde akıl koptu” satırlarıyla yorumlayan Kahveci, “2003-2008 arasında aslında Kamu Personel ve SGK açıkları vergi gelirlerinin yüzde 50’si seviyesindeydi. Bu orana yeniden dönmemiz gerekiyor. Hatta kamu personel ve SGK yükünün bütçe ağırlığı yüzde 40’lara bile indirilmelidir” görüşünü dillendirdi.
“Ama bildiğimiz bir şey var ki; bütçe bile artık hizmet olmaktan çıktı. Geriye bir tek Merkez Bankası kaldı diyeceksiniz. Onun da kasasını zaten boşalttılar” eleştirisinde bulunan Kahveci, “Aslında ekonomi bitti başlığı bile eksik. Ülke bitti desek sıkıntıları ifade etmiş olur muyuz? Bu kadar parasal açık, bu kadar kötü yönetim ve ardından gelen parasal genişleme ile durum hiç iç açıcı değil. Bizi bekleyen tehlikeleri düşündüğümde adeta deliriyorum. Bilmemek kadar güzel şeyin olduğunu 2017 yılında çok söylemiştim. Galiba bilmemek en iyisi” yorumunu yaptı.