Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan’ı ifadeye çağıran savcı olarak bilinen Sadrettin Sarıkaya, hakkındaki suçlamalardan beraat etmesine rağmen hala daha Fidan’a ve dönemin başbakanı AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ve seçilmiş hükumete kumpas kurmakla suçlanıyor.
“7 Şubat MİT Krizi” olarak tarihe geçen olayın üzerinden 10 yıl geçti. Başta devletin haber ajansı AA olmak üzere tüm yandaş medya, Gülen Hareketi’nin MİT Başkanı Hakan Fidan’a, Erdoğan’a kumpas kurduğu, Türkiye Cumhuriyeti hükumetini yıkmaya teşebbüs ettiği iddiasını yine gündeme getirdi.
55 ESKİ HAKİM VE SAVCI DAVASI
Kamuoyunda, “Selam Tevhid” soruşturmasında binlerce kişi hakkında usulsüz dinleme kararı verdiği iddia edilen “55 eski hakim ve savcı davası” olarak bilinen davada karar, geçtiğimiz haziran ayında açıklandı. O davada yargılanan Sadrettin Sarıkaya, MİT krizi başta olmak üzere hakkındaki suçlamalardan beraat etti.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi Başkanı Mehmet Öztunç kalp krizi geçirdiği için 30 Haziran 2021’de yazılan davanın gerekçeli kararı üç ay önce, Kasım 2021’de açıklandı. Karara göre Türkiye Cumhuriyeti hükumetini ortadan kaldırmaya teşebbüs, devlet sırrını açıklamak, suç uydurmak, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, zincirleme şekilde kişisel verilerin izinsiz kaydedilmesi, suç delillerini gizleme, yok etme veya değiştirme, zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik ve zincirleme şekilde görevi kötüye kullandığı iddia edilen Sarıkaya bu iddiaların hepsinden yeterli delil bulunamadığı için aklandı.
CEMAAT ÜYESİ OLDUĞU İDDİASIYLA 11 YIL HAPSE MAHKUM EDİLDİ
Bold’dan Sevinç Özarslan’ın haberine göre, 17 Şubat 2017’den beri Silivri Cezaevinde tutuklu olan Sadrettin Sarıkaya, sadece mahkemede aleyhinde tanıklık yapan meslektaşları Abdullah Şahin, Hüseyin Kaplan, İbrahim Okur, Mecit Gürsoy, Dursun Ali Gündoğdu’nun “birlikte dini sohbete gidiyorduk, o da cemaat üyesi” dediği ve Bylock kullandığı iddiasıyla 11 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
SELAM TEVHİD DAVASINDAKİ ROLÜ
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulu’nun 24 Ağustos 2016’da verdiği kararla ihraç edilen Sadrettin Sarıkaya hakkındaki iddialardan ilki, Selam Tevhit-Kudüs Ordusu Terör Örgütüne yönelik yapılan soruşturmayla ilgili.
İddiaya göre Sarıkaya, başta Erdoğan olmak üzere 61. hükumette yer alan bakanları, Hakan Fidan ile Özel Kalem Müdürü ve basın Danışmanı, Başbakanlık Müsteşarı, bir kısım milletvekillerini, TRT, Anadolu Haber Ajansı, YÖK gibi devlet kurumlarının üst düzey yönetici ve çalışanlarını, İHH, AKABE, Mazlum-Der, Ehla-Der, Alülbeyt Vakfı, Bab-ı Ali Vakfı, El Mustafa Medresesi, Kudüs-Der, Kanal ON4 isimli vakıf, dernek ve şirket yetkilileri ile birlikte gazeteci-yazar, işadamı, akademisyen, bürokrat, diplomat, siyasetçi, üst düzey devlet görevlisi konumundaki çok sayıda kişinin resmi ve özel telefonlarını, haklarında hiçbir delil olmamasına rağmen “Terör Örgütü Kurmak ve Yönetmek, Kurulan Örgüte Üye Olmak” suçundan dinlenmesine karar verdiği ve elde edilen bilgilerle dosya oluşturduğuydu.
“ÜZERİME ATILI SUÇLARIN HİÇBİRİNİN UNSURLARI OLUŞMAMIŞTIR”
Bu iddiaların hiçbirinin doğru olmadığını dile getiren Sarıkaya mahkemede kendisini şöyle savundu:
“Selam Tevhid isimli terör örgütü ile ilgili birçok yargı kararı bulunuyor. Yargıtay 9. Ceza Dairesi de kararlarında bu yapılanmayı terör örgütü olarak kabul etti. Selam Tevhid soruşturmasının 2010/1074 ve 2011/762 olmak üzere 2 ayrı soruşturma dosyası şeklinde yürütülüyor. Bu soruşturmanın esas savcısı değilim. Nöbet sırasında bir talep ile önüme geldi ve İstanbul Üniversitesinde görevli bir kişi hakkında birinci kez fiziki teknik takip kararı talep ettiğim için soruşturmaya dahil edildim.
“KAMUOYUNCA BİLİNEN KİŞİLER HAKKINDA DİNLEME TALEBİNDE BULUNMADIM”
Kamuoyunca tanınmış kişiler hakkında dinleme talebinde bulunmadım. Talep yazısının ve bunun sonucu olarak verilen kararın usul ve yasaya uygundur. Ayrıca örgüt lideri konumundaki Hüseyin Avni Yazıcıoğlu ile yüz yüze ve telefon görüşmesi yapan TAPE’lerden anlaşılacağı üzere örgütsel faaliyette bulunduğuna dair ciddi deliller bulunan bir kişi hakkında Cumhuriyet savcısı olarak fiziki ve teknik araçlarla izleme tedbirini talep etmem gayet doğal. Dünyanın hiçbir yerinde yargısal faaliyetlerin konu edildiği böyle bir iddia bulunmuyor. Üzerime atılı suçların hiçbirinin unsurları oluşmamıştır.
9 HAKİM SAVCININ HANGİ KRİTERLERE GÖRE SORUŞTURMA DIŞI BIRAKILDIĞI AÇIKLANMADI
15 Temmuz 2016 darbe girişiminden önce örgütle ilgili verilmiş ve kesinleşmiş bir yargı kararı yok. İddianamede hakkımda hem örgüt kurma hem de örgüt üyeliği iddiası bulunuyor. Bir kişinin ya örgüt üyesi ya da örgüt kurucusu olabilir, ikisi bir arada iddianamede olamaz. Ayrıca örgüt üyeliğine ilişkin iddianın somut bir şekilde delillendirilmemiştir. Soruşturmaya 63 hakim savcı ile başlandı. Ancak 9 hakim savcının, hangi objektif kriterlerle soruşturma dışı bırakıldıkları açıklanmadı. Bu eşitlik ilkesinin ihlalidir.
HAKAN FİDAN’I İFADEYE ÇAĞIRMASI
Sarıkaya hakkındaki ikinci iddia, MİT Başkanı Hakan Fidan, eski müsteşar Emre Taner, müsteşar yardımcısı Fatma Afet Güneş, Hüseyin Emre Kuzuoğlu, Yaşar Hakan Yıldırım ve Mustafa Özer’i ifadeye çağırarak MİT ile PKK arasında bir ilişki kurduğu ve Oslo görüşmelerini basına sızdırdığı için yargı yetkisini kötüye kullanmak, suç uydurmak, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek ve devlet sırrını açıklamaktı.
Sarıkaya savunmasında bu konuyla ilgili MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı makamına değil, ifadeye çağırdığını, ayrıca emrindeki kolluk görevlilerini de Hakan Fidan’ı almaları için göndermediğini, bunun havuz medyasının uydurması olduğunu, bu soruşturmayı bir savcı olarak görevden alınana kadar yürüttüğünü, kimseden talimat almadığını söyledi. Sarıkaya her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden ve bu suçları işlediği sabit olmadığından bu iddialardan da beraat etti.
Şubat 2017’de İstanbul’da gözaltına alındığında üzerinde sahte pasaport olduğu iddiasıyla resmi belgede sahtecilik yapmakla suçlanan Sarıkaya, bu davadan da beraat etti. Sarıkaya’nın ceza aldığı tek dava Gülen Hareketi mensubu olduğu için terör örgütü üyesi ilan edilmesi.
55 HAKİM VE SAVCI DAVASINDA KİMLER YARGILANDI?
55 hakim ve savcı davası, Balyoz, Şike, Poyrazköy, Kafes Eylem Planı, Oda TV gibi kamuoyunda bilinen davalara bakan hakim ve savcıların davası olarak biliniyor. Poyrazköy’de çıkan silahlarla ilgili soruşturmayı yürüten savcı Mehmet Ali Uysal, Oda TV’ye kumpas kurduğu iddia edilen Menekşe Uyar, Mehmet Ekinci, İlker Başbuğ’u tutuklayan hakim olarak bilinen Vedat Dalda, 25 Aralık Yolsuzluk Operasyonu davasına bakan hakim Süleyman Karaçöl, futbolda şike davasına bakan eski hakim Mehmet Ekinci, Selam-Tevhid savcısı Adnan Çimen gibi isimler de bu davada yargılandı. Onlar da haklarındaki iddialardan beraat etti, terör örgütü üyeliğinden ceza aldılar. Süleyman Karaçöl, Sadrettin Sarıkaya, Mehmet Ali Uysal ve Adnan Çimen 5 yıldır hapiste.
ASKERİ CASUSLUK DAVASI 23 ŞUBAT’TA
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, yargılanan tüm hakim ve savcılar hakkında “devletin gizli kalması gereken belgelerini açıkladıkları” iddiasıyla açılan askeri casusluk davasını bu dosyadan ayırmıştı. Askeri casusluk davasının ilk duruşması 23 Şubat’ta görülecek.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***