Fehmi KORU*
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, her hafta sonu, bulunduğu mekanlarda çektiği bir videoyu sosyal medya hesabından paylaşmasına ve ardından da videolarda aktardığı mesajları konuşup tartışmaya alıştık.
Sedat Peker‘in bıraktığı boşluğu o doldurmaya çalışıyor.
Kendi hesabıma ben bugün çıkması beklenen yeni videoyu merakla bekliyorum.
Geçen haftaki video kendisine ve partisine yönelik sosyal medya trollerinin sistemli saldırılarına ışık tutuyordu. Uzmanlara bunun nasıl yapıldığını anlatan bir rapor hazırlatmışlar. CHP liderinin rapordan etkilendiği konuşurken yüzüne vuruyordu.
Saldırgan troller, malum, Kılıçdaroğlu’nun da videolarını toplumla paylaştığı sosyal medyayı kullanıyorlar.
Twitter’ı, Facebook’u…
Facebook’la ilgili son haber mutlaka gözünüze çarpmıştır. Programın sahibi olan Meta şirketinin hisse senetleri, önceki gün, Amerikan borsasında, değerinin yüzde 26’sını kaybederek yere çakıldı. Meta’nın patronu Mark Zuckerberg’in şirketinin geçen yılın son üç ayında 10 milyar dolar kaybettiğini açıklaması sonrasında yaşandı bu felaket.
Zuckerberg’in açıklamasını duyan Meta’dan kaçtı.
Peki, Meta’yı bir çırpıda böylesine büyük bir zarara uğratan sebep ne?
İşte bu sorunun cevabı bizi de ilgilendiriyor.
Sebep, bir başka teknoloji firmasının, Apple’ın, kısa süre önce aldığı ve kullanıcılarına da duyurduğu bir karar.
Apple kendi platformundan indirilen programların kullanıcıların tercihlerini izlemelerine rıza şartı getirdi. Bu özelliğin İngilizce karşılığı ‘App Tracking Transparency’ (ATT)…
iPhone, iPad, AppleTV kullananlar herhalde farkına varmışlardır. Uzun zamandır kullanageldikleri programlar, Apple’ın rıza şartı (ATT) uygulaması başlatması sonrasında, ilk girişlerinde, kendilerine “İstemezseniz izlenmeyebilirsiniz, izlenmek istiyor musunuz?” sorusunu yöneltiyorlar.
Ben de Apple ürünleri kullanıcısıyım ve bu soruyla karşılaştığımda her defasında “Hayır, istemiyorum” cevabını veriyorum.
Muhtemelen kullancıların büyük çoğunluğu da benim gibi davranıyorlar.
Kullanıcılarının beğenileri hakkında bilgi sahibi olamaz hale geliyor bu yüzden programlar…
Facebook işte bu sebeple kârdan zarar eder hale geldi.
Çünkü bizleri izledikleri için para kazanıyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı ‘trol saldırıları’ konusu kuşkusuz önemli, ancak ondan daha önemli olan, Facebook, Twitter, TikTok, İnstagram, Pinterest ve benzeri programların dev bilgisayarlarla izledikleri kullacılarının kişisel özelliklerini para mukabili sağladıkları kişi ve kuruluşların, o verileri sosyal medya üzerinden yürüttükleri propaganda kampanyaları sırasında tepe tepe kullanmaları…
Nelerden hoşlanıyor, nelerden nefret ediyorsunuz, hangi ürünleri satın alıyorsunuz, ne tür zevkleriniz var, hangi konulara ilgi duyuyorsunuz, takip ettiğiniz gazeteler, yazarlar kimler, televizyon programları hangileri, siyasi eğilimleriniz neler, hangi partiye oy vermeyi düşünüyorsunuz…
ABD’nin son iki başkanlık seçimi (2016 ve 2020) ile bazı Avrupa ülkelerindeki seçimler bu tür bilgiler sayesinde uzaktan etkilendi.
Takip ettiğiniz sosyal medya platformları bizleri izleyerek hepimizle ilgili bir profile sahip oluyor. O profil olağanüstü değerli, kullanmasını bilene…
Pek çok tanıdığım, kullandıkları cihazların kendilerini yakından izlediklerinin farkında görünüyor. Bulunduğum ortamlarda, “Hangi konuda arama motoruna başvurmuşsam, hemen arkasından girdiğim sayfada karşıma o aramamla ilgili bir ürün reklamı çıkıyor” diyenlerle karşılaşıyorum.
Kuşkular doğrudur.
Son zamanlarda “Konuştuklarımızı da cihazlarla dinliyorlar galiba, aramızda geçen sohbette kullandığım bir ürün ismi internet üzerinde reklam haline dönüştü” tespiti yapan da çıkıyor.
Artık insanlar biliyor; sosyal medya bu sonuçları doğurmaya elverişli bir zemin.
Bir süredir YouTube’taki videolarla yakından ilgileniyorum. YouTube’dan bir konu araması yaptığımda, bana derhal onlarca başka benzer video tavsiyesinde bulunuyor. Tavsiyelerinden farklı bir konu tercih ettiğimde bu kez hemen onun benzerlerini karşıma çıkarıyor.
Zaten bu yüzden konunun bilincinde olanlar Facebook ve benzerlerinden ürküyor, hatta nefret ediyorlar.
ABD’de yapılan bir araştırmada, yalnızca yüzde 10’luk bir grubun Facebook’un topluma hayırlı bir hizmet sunduğu kanaatinde olduğu anlaşıldı. Yüzde 56 ‘olumsuz’, yüzde 33 de ‘ne olumlu ne de olumsuz’ etkisi olduğu kanaatinde. Facebook’u her gün kullananlar, onun hakkında onunla ilgisizlerden üç kat daha olumsuz görüşe sahipler.
Şu yakınlarda çıkan iki eserde, sosyal medya platformlarının, giderek demokratik değerleri zayıflattığı konusu işleniyor. ABD’de geçen yılın ilk günlerinde yaşanan, saldırgan tiplerin Kongre’yi basmasıyla sonuçlanan isyan hareketinin sosyal medya olmasaydı gerçekleşemeyeceğine dikkat çekiliyor.
[Kitaplardan biri Beth Simone Noveck’in eseri: ‘Solving Public Problems’ (Toplumun Sorunlarını Çözmek); üç imzalı diğerinin adı: ‘System Error_ Where Big Tech Went Wrong and How We Can Reboot’ (Sistem Hatası: Büyük Teknoloji Firmaları Nereye Savruldu, Nasıl Yeniden Yükleriz). Facebook’un anlamı için de şu makaleye bakılabilir: “The Largest Autocracy on Earth” (Yeryüzünün En Geniş Otokrasisi).]
CHP’liler siyaset dünyasının karşılaştığı sorunlardan yalnızca birinin, ‘trol saldırılarının’ farkındalar; belki diğerlerini de biliyorlar da henüz onlara eğilemediler.
Eğilinmesi gereken bir başka dev sorun kaynağı da hepimizin evlerinde mevcut: Akıllı televizyonlar (Smart TV’ler)…
Geçen hafta İngiliz Observer gazetesinde çıkan bir yazının başlığı şuydu: “Evinizin oturma odası köşesindeki casus”…
Modem üzerinden internetle irtibatlanan ve bilgisayar özelliği de kazanan televizyonlarda Netflix türü platformlara uzanıyor, Apple TV, Chromecast ve Amazon Fire gibi cihazlarla ufkumuzu daha da genişletiyoruz ya, işte o televizyonlar ve cihazlar bizi hem izliyor hem de birileri tarafından gözlenmemize yarıyor.
ABD/Boston’daki Northeastern Üniversitesi ile Londra’daki Imperial College’in ortak yürüttükleri bir araştırma, akıllı televizyonların, indirilen programlara veri gönderdiğini, hatta aboneliği olmayanların bilgilerinin bile Netflix’e yol bulduğunu ortaya koydu.
Teknolojiye sırtımızı dönmek mümkün değil elbette; ancak kullandığımız cihazlar ile programların tehlikelerini de bilelim.
*Bu yazı ilk olarak Fehmi Koru’nun kendi sitesinde yayınlanmıştır
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***