Türkiye’nin farklı kentlerinde, farklı firmalar için çalışan kuryeler günlerdir çeşitli taleplerle eylemler düzenliyor.
Geçtiğimiz hafta Trendyol Express firması çalışanlarının başlattığı protesto dalgası; HepsiJet, Scotty, Aras Kargo, Sürat Kargo, Yurtiçi Kargo ve Yemeksepeti Banabi çalışanlarının eylemleriyle devam etti.
Kuryelerin eylemlerinde öne çıkan talep, zam oranlarının yükseltilmesi oldu.
Bununla birlikte bu eylemler, şahıs şirketi kurup üst şirkete hizmet sağlamak üstüne kurulu ‘esnaf kuryelik’ adlı çalışma modelini de tartışmaya açtı.
Kurye eylemleri nasıl başladı, nasıl gelişti?
Eylemler 24 Ocak’ta Trendyol Express için çalışan esnaf kuryelerin, şirketin yeni zamlarını protesto etmesiyle başladı.
Bu eylem, Trendyol Express’ten gelen yeni zam açıklaması ardından sona erdi.
Bu sırada protestolar diğer firma çalışanlarına sıçradı.
Son olarak Yurtiçi Kargo ve Yemeksepeti Banabi şirketi için çalışan kuryeler daha yüksek zam talebiyle eyleme başladı.
Eylem yapan Yurtiçi Kargo çalışanları da esnaf kurye olarak çalışıyor.
Yemeksepeti Banabi’de ise hâlâ işçi olarak istihdam edilenler bulunuyor. Bu işçiler arasında bazı sendikalar çalışma yürütüyor.
‘Esnaf kurye’ modeli nedir?
Eylemlerin büyük bir bölümü esnaf kuryeler tarafından yapılıyor.
Sektörde bu sisteme geçmeyen şirketlerin ise buna doğru bir yönelim içinde oldukları anlaşılıyor.
Peki ‘esnaf kurye’ modeli tam olarak nedir?
Bu model içinde kuryeler şahıs şirketleri kuruyor ve üst şirketle anlaşıp, kendilerine ait motosiklet ya da ticari tip araçlarıyla, dijital platformları da kullanarak hizmet sağlıyor.
Burada üst şirket ile kuryeler arasında geleneksel bir işçi-işveren ilişkisi kurulmuyor.
Bu kuryeler için iş ortağı, tedarikçi gibi tanımlar kullanıyor.
Model nasıl doğdu, nasıl yaygınlaştı?
Esnaf kuryelik, dünya çapında yaygınlaşan ve gig ekonomisi adı verilen çalışma anlayışının bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Gig ekonomisi kavramı henüz Türkçe’de yaygın kullanımda değil. Kimileri çeviri olarak esnek ekonomi kavramını da kullanıyor.
Adını bir müzik sektörü teriminden alan gig ekonomisi, şirketlerin geleneksel şekilde işçileri tam zamanlı çalıştırmasından ziyade esnek, geçici ve bağımsız sözleşmeli istihdam etmesi anlayışını anlatıyor. Dijital araçların kullanımı da bu anlayışın önemli bir parçası.
2008’deki küresel ekonomik krizden sonra yaygınlaşan bu çalışma sistemi farklı sektörlerde görülebiliyor.
Pandemi dönemiyle bu sistem dünyada daha da yaygınlaşmış durumda.
Kargo ve gıda dağıtımı bu anlayışın en fazla hayata geçirildiği sektörler arasında yer alıyor.
Türkiye’de de bu sistem, esnaf kuryelik modelinde karşılık buluyor.
Pamukkale Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Araştırma Görevlisi, sosyal politikalar uzmanı Erkan Kıdak bu modelin son yıllarda Türkiye’de de yaygınlaştığını anlatıyor:
“Yaklaşık 2,5 yıldır esnaf kuryelik modeli yaygınlaşıyor. Geçen yıl yaptığımız bir araştırmada kuryeler içinde esnaf kuryelerin payı oldukça yüksekti ve yaklaşık 150 bin esnaf kurye vardı.
“Ancak geçtiğimiz yıldan bugüne o kadar fazla ilan gördük ki bu 150 bin rakamının iki katını aştığını tahmin ediyoruz.”
‘Esnaf kurye’ modeli neden savunuluyor, neden eleştiriliyor?
Genel olarak gig ekonomisi, özel olarak da esnaf kurye modelini savunanlara göre bu modelin avantajları kısaca şunlar:
İnsanların kendi işlerinin patronu olması;
nerede, ne zaman ve kimlerle çalışacaklarına kendilerinin karar verebilmesi;
çalışanların ücret konusunda tatmin olabilecekleri işlerde çalışması;
işletmelerin tam zamanlı çalışan maliyetlerinden tasarruf ederken kaynaklarını büyümeye ayırabilmesi.
Ancak modeli eleştirenler, bunun işverenlere çok büyük kazançlar getirirken, çalışanların ise sosyal haklardan mahrum ve güvencesiz kalmasına neden olduğu eleştirisini yapıyor.
Pamukkale Üniversitesi’nden Kıdak bu konudaki eleştirileri şu sözlerle aktarıyor:
“Esnaf kuryeler tamamen şirketlere bağımlı bir şekilde faaliyetlerini yerine getirdikleri halde şirketler onları kendi hesaplarına çalışıyor gibi gösteriyorlar.
“Bu şekilde de işçi çalıştırmaya bağlı olan tüm yükümlülüklerden kurtulmuş oluyorlar.
“Ücret ödeme, kıdem ve ihbar tazminatı, sosyal güvenlik primi gibi maliyetlerden kurtuluyorlar.
“Kuryeler işçi olmadıkları için sendikal haklardan da mahrum kalıyorlar.”
Bir esnaf kurye anlatıyor: ‘Elime kalan hemen hemen asgari ücret’
BBC Türkçe’nin konuştuğu bir büyük şirketin çalışanı esnaf kurye, dışarıdan bakıldığında büyük paralar kazandıklarının düşünüldüğünü, ancak bunun gerçeği yansıtmadığını söylüyor.
İsminin yazılmasını istemeyen bu kişi, çalıştığı turizm sektöründen ayrıldıktan sonra pandemi başlayınca esnaf kurye olmaya karar vermiş.
200 bin TL yatırım yaparak bir ticari araç almış ve ilk giderlerini karşılamış.
İşin başında, “Kendi işimin patronu olurum, kafam rahat olur” diye düşündüğünü aktarıyor.
Ancak sonunda eline geçenin asgari ücrete yakın bir para olduğunu belirtiyor:
“Şirketlerin biri, dağıtılan belli bir paket sayısına ulaşmak şartıyla sabit bir gelir sunarken, birçoğu bunu da sunmuyor. Paket başına para alınıyor.
“Aracın giderleri bana ait, yakıtı bana ait, şirketin verdiği monttan tişörtüne kadar her şeyi parayla alıyoruz. Bunun dışında birçok belge vs. giderleri var. Bağkur’umu ödüyorum. Elime şu anda 10 bin TL’nin üstünde para geçiyor ve insanlar bunu çok diye düşünüyor. Elimde kalsa bile yoksulluk sınırı zaten 10 binin üstünde. Ama kalmıyor da. Giderleri düşünce elime asgari ücrete yakın bir para kalıyor.
“Yıllık izin yok. Geçen yıl ailemle bir hafta tatil yaptım, sonra o bir haftanın açığını kapatmak zorunda kaldım. Bu sisteme girdiğim için de çıkamam çünkü para yatırdım bir kez.”
Kurye, daha fazla paket taşıyarak daha fazla para kazanma imkanının da sektörde artık çok kişinin çalışması nedeniyle mümkün olmadığını söylüyor.
Bu esnaf kurye, devletten konuyla ilgili bir düzenleme beklediklerini belirtiyor.
Dünyada durum ne?
Gig ekonomisi ve özel olarak da esnaf kuryelik modeli, dünyada da tartışılan bir model.
BBC Türkçe’ye konuşan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Uluslararası İlişkiler Müdürü Kıvanç Eliaçık, pandemi döneminde bu çalışma türünün arttığını, kuryelerin sistemin taşıyıcısı haline geldiğini ve bu dönemde dünyada birçok kurye eylemleri yapıldığını anlatıyor.
Bu protestolardaki temel talebi, “İşçi eylemlerinde ilk temel talep hep ücret artışı olur ama kuryelerin yaptıkları bu eylemlerde işçi statüsüne alınmak yani kadrolu istihdam talebi ücretten daha üst sıralardaydı” sözleriyle anlatıyor.
Eliaçık dünya çapındaki eylemlerin kapsamı ve tarzına dair şunları söylüyor:
“Avrupa Sendikalar Konferedasyonu’nun bu konuda bir küresel araştırması oldu. Buna göre dünya genelinde yaklaşık 45 milyon kişi sadece yemek kuryesi olarak çalışıyor. Eylemlerin büyük bölümü Avrupa ve Asya’da gerçekleşti.
“En çok eylem Çin’de yapıldı. Latin Amerika’da kuryeler bütün taşımacılık işçileriyle grevler düzenledi. İspanya, İngiltere ve Arjantin’de kuryelerin eylemlerine tüketici örgütleri ve müşteriler de destek verdi. İtalya’da kafe ve restoranların çalışanları da eylemlere katıldı. ABD ve Kanada’daki eylemlere göçmen örgütleri destek verdi.
“Bunlar geleneksel grevler değil. Örneğin Çin’deki eylemlerde çevrim dışı grev diye bir yöntem ortaya çıktı. Bir kurye patronunu hiç görmüyor. Dijital uygulamaları çevrimdışı yaparak patrona, müdüre varlıklarını yokluklarıyla hissettirdiler.”
Bu çalışma modelinin dünyanın farklı yerlerinde yargıya taşındığını anlatıyor Eliaçık.
Kendisi de bir araştırma için Hollanda’da bulunan Eliaçık, bu konuda en önemli davalardan birinin Hollanda’da görüldüğünü, sendikaların açtığı davada yargının, Deliveroo şirketinin kuryelerini işçi olarak tanımlanması gerektiğine hükmettiğini aktarıyor.
Bundan sonra ne olabilir?
Kurye eylemlerinin ne kadar süreceği belirsiz.
Pamukkale Üniversitesi’nden Kıdak, daha yüksek zamların esnaf kuryelerin temel sorunlarını çözmeyeceği kanısında:
“Bu kişilerin işçi statüsüne geçirilmesi lazım. Veya şöyle alternatifler önerilebilir… Bu kişilerin sosyal ve ekonomik açıdan korunmaları için iş mevzuatında yeni düzenlemeler yapılıp yeni statüler belirlenebilir.
“Bunun için de tüm sosyal tarafların bir araya gelmesi ve bilimsel açıdan da bu çalışmanın desteklenmesi gerekiyor.”
Hollanda’daki Deliveroo davasının çok önemli olduğunu belirten Kıdak, önümüzdeki dönemde Türkiye’de de böyle davaların gündeme gelebileceğini belirtiyor.
Eylemler sürsün ya da sürmesin hem esnaf kuryelik modelinin hem de bu tür esnek çalışma biçimlerinin önümüzdeki dönemde de kamuoyunda tartışılması şaşırtıcı olmayacak gibi duruyor.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE – MAHMUT HAMSİCİ
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***