Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, doğalgaz tesisleri ve nükleer santrallere yapılan yatırımları, belirli koşullar altında ‘iklim dostu’ olarak kabul etme kararı aldı. AB Komisyonu çarşamba günkü oturumunda yoğun eleştirilere rağmen, ilgili yasal düzenlemeyi kabul etti.
Bundan böyle gaz yakıtlı enerji santralleri üzerindeki kısıtlamalar da hafifletilecek. Özellikle Almanya, gaz kriterlerinin daha esnek hale getirilmesi konusunda ısrarlıydı.
Bazı gaz ve nükleer projelerin sürdürülebilir olarak sınıflandırılması, ekonomik faaliyetlerin çevresel olarak sürdürebilir olup olmadığını belirleyen bir sınıflandırma sistemi olan taksonomi kurallarına dayandırıldı.
Buna göre halkın ve yatırımcıların AB tarafından belirlenen iklim hedeflerine ulaşmak için iklim dostu teknolojilere yatırım yapmalarının sağlanması amaçlanıyor.
AB sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar 1990 yılına oranla yüzde 55 azaltmayı ve 2050 yılına kadar da iklimi değiştirmeyecek düzeye getirmeyi hedefliyor.
DW Türkçe’deki habere göre yasal düzenlemeyle, doğayı daha fazla kirleten enerji santrallerinin yerini alacak ve 2035 yılına kadar tamamen hidrojen gibi daha iklim dostu gazlarla işleyecek yeni enerji santrallerine yapılan yatırımların 2030 yılına kadar sürdürülebilir sayılması öngörülüyor.
Yeni nükleer santraller 2045 yılına kadar sürdürülebilir olarak sınıflandırılacak ve en geç 2050 yılına kadar radyoaktif atıkların kesin olarak imhasına yönelik somut bir plan hazırlanmış olacak.
Eski enerji santrallerinin dönüştürülmesi de iklim dostu yatırım olarak kabul edilebilecek.
Bununla birlikte, kazaya dayanıklı özel yakıtların kullanımı, taslakta planlandığı gibi hemen uygulanmayacak, 2025’ten itibaren zorunlu hale gelecek.
‘URSULA VON DER LEYEN ÇILGINCA BİR AMAÇ PEŞİNDE’
Komisyonun kararına yönelik tepkiler ise gecikmedi. Avrupa Parlamentosu’nun Alman muhafazakâr üyesi Markus Ferber, “AB Komisyonu, yasal düzenlemenin taslağına ilişkin yapılan birçok eleştiriyi görmezden geldi” dedi.
Alman Yeşiller Partili siyasetçi Michael Bloss AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in, nükleer enerji ve doğal gaza ekolojik etiketi koymak gibi çılgınca bir amaç peşinde olduğunu belirtti. Bloss, 80’den fazla AB parlamenteriyle birlikte Komisyona bir itiraz yazısı gönderdi.
WWF VE GREENPEACE’DEN DE TEPKİ
Çevre örgütleri WWF ve Greenpeace de alınan karara tepki gösterdi. Greenpeace adına açıklama yapan Ariadna Rodrigo, “AB’nin iklim ve çevre konularında küresel liderlik iddiası alay konusu oluyor” dedi.
Avusturya ve Lüksemburg, yeni yasal düzenlemenin iptali için hukuki yollara başvuracaklarını açıklarken, İspanya, Danimarka, Hollanda ve İsveç de Komisyona bir mektup yazarak gazın sürdürülebilir olarak sınıflandırılmasını reddetti.
Avrupa Yatırım Bankası ve IIGCC gibi büyük yatırımcı grupları da Komisyonu bu kararından ötürü eleştirdi.
ALMANYA: YANLIŞ BİR KARAR
Alman hükümeti ise düzenlemenin gözden geçirileceğini bildirdi. Hükümet sözcüsü Steffen Hebestreit, Çarşamba günü Berlin’de yaptığı açıklamada, “Komisyonun gerçekte ne sunduğunu incelemek için şimdi dört ayımız var” dedi. Alman hükümeti nükleer enerjinin sürdürülebilir olarak sınıflandırılmasına karşı olduğunu çok defa dile getirmişti. Ancak Almanya’ya göre, geçiş teknolojisi olarak doğal gaz yakıtlı enerji santrallerine verilen destek kabul edilebilir durumda.
Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck ise, bir kez daha nükleer enerjinin taksonomiye dahil edilmesinin yanlış bir karar olduğunu dile getirdi. Nükleer enerjinin riskli ve pahalı olduğunun altını çizen Habeck, “Mini reaktörler gibi yeni reaktör konseptleri de benzer sorunlar doğuruyor. Sürdürülebilir olarak değerlendirilemezler. Bütün bunlar faydalı olan taksonomi kavramına ve hedeflerine aykırı” diye konuştu.
Avrupa Birliği Komisyonu’nun resmi olarak kabul ettiği yasal düzenleme ancak Avrupa Parlamentosu’nda çoğunluk tarafından veya en az 20 AB ülkesinin itirazı ile reddedilebiliyor, aksi takdirde otomatik olarak yürürlüğe giriyor. Şu an için reddedilme olasılığının düşük olduğu değerlendiriliyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***