Gülen cemaatine yönelik soruşturmalarda “İltisak”a gerekçe yapılan MGK kararına atıf yapan Özgenç, “Milli Güvenlik Kurulu, yargı mercileri bakımından tavsiye mahiyetinde de olsa karar alma yetkisini haiz değildir” dedi.
Mevcut Türk Ceza Kanunu’nunu (TCK) yazan isimlerden biri olan Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İzzet Özgenç, halihazırda Türkiye’de özellikle Gülen cemaati mensuplarına yönelik soruşturmalarda kullanılan “irtibat ve iltisak” kavramına yönelik eleştirilerini sürdürüyor.
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ve soruşturmalarda kullanılan “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan” ifadesini değerlendiren Özgenç, MGK’nın yargı mercilerine tavsiye niteliğinde karar alma yetkisinin de bulunmadığını söyledi.
Özgenç, geçtiğimiz günlerde de Anayasa Mahkemesi’nin irtibat ve iltisak kavramlarını onaylamasını anayasaya aykırı olduğunu belirterek, Yüksek Mahkeme’nin bu yöndeki kararını eleştirmişti.
‘MGK, ANCAK YÜRÜTME BAKIMINDAN TAVSİYE KARAR ALABİLİR’
Anayasaya göre MGK’nın icrai karar alma yetkisi bulunmadığını kaydeden Özgenç, ancak “tavsiye niteliğinde kararlar alabileceğini” söyledi. Bu tavsiyelerin de yürütme organlarınca icrai karara dönüştürüldüğünü belirten Prof. Özgenç, “Milli Güvenlik Kurulu, ancak yürütme bakımından tavsiye kararları alabilir. Milli Güvenlik Kurulu, yargı mercileri bakımından tavsiye mahiyetinde de olsa karar alma yetkisini haiz değildir. Anayasanın söz konusu hükümleri itibarıyla, bir örgütsel yapının terör örgütü mahiyetinde olup olmadığına Milli Güvenlik Kurulu karar veremez” yorumunda bulundu.
‘HERHANGİ BİR SUÇUN İŞLENMESİ DE ŞART DEĞİL’
OHAL kararnamelerinde sanki MGK’nın böyle bir anayasal yetkisi varmış gibi “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplar” ibaresine yer verildiğini kaydeden Özgenç, “Ayrıca belirtmek gerekir ki Milli Güvenlik Kurulu’nun “karar” vereceği bu “yapı, oluşum ve gruplar”ın bir terör örgütü olması gerekmemektedir. Başka bir ifadeyle bu, “yapı, oluşum ve gruplar”ın faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenmesi de şart değildir” dedi.
Özgenç, terör örgütü mahiyeti taşımasa ve faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suç işlemese bile “Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplar”la ilgili olarak yürütme organına ne yapması, nasıl bir yol izlemesi gerektiğiyle ilgili hukuken belirsizlik olduğunu söyledi.
‘İLTİSAKI OLDUĞU KABUL EDİLEN KİŞİLER KAMU GÖREVİNE ALINMAYACAK’
Özgenç son olarak şu ifadeleri kullandı: “Hukuk güvenliği bakımından en tehlikeli hükümler bunlardır. Zira, faaliyetleri çerçevesinde herhangi bir suç işlenmediği halde, “Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen” bu “yapı, oluşum ve gruplar”a “iltisakı” olduğu kabul edilen kişiler sakıncalı görülerek kamu görevine alınmayacak ve belirli haklardan yararlanamayacaktır.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***