YORUM | BÜLENT KORUCU
Bekri Mustafa, oruç tutmadığı halde sahura kalkıyormuş. Çevredekiler hikmetini sormuş ve şu cevabı almış: Sahura da kalkmayıp hepten mi gavur olayım. ‘Affedilmiş’ Adalet Bakanı Abdülhamit Gül aynı mantıkla tam beş yıl koltuk işgal etti. Kürsülerde konuşurken Norveç, makamına döndüğünde Suriye’de Adliye’yi yönetiyordu. Bütün mücadelesi bakanlıkta biraz daha oturmak ve sus payı olarak aldığı üç-beş kadro içindi. Sık sık paylaştığı hayvansever pozlarla şefkat abidesi rolü oynarken, cezaevindeki bebeklerle ilgili kılını bile kıpırdatmadı. Sağlık ve güvenliği kendisine emanet tutukluların şartlarını iyileştirmek ve tedaviye erişim haklarını sağlamak adına da bir şey yapmadı. Reform diye çıkardığı yargı paketleri, köpek başı okşarken çekildiği karelerden daha az sahiciydi.
Gül, Pelikan Çetesi tarafından hedef alınmış ve topal ördeğe dönüştürülmüş bir bakandı. Yer yer kayınpederi ve Yüksek Denetçi Şeref Malkoç’un desteğiyle küçük mevziler kazansa da gün sonunda kendine rağmen bakan yardımcısı atanır konumdaydı. Hakimler Savcılar Kurulu’nda onu temsil eden yardımcısı Hasan Yılmaz bilgisi dışında atanırken ‘kayyım’ yorumu yapmıştım.
Sabah Gazetesi’nde Serhat ve Berat Albayrak kardeşlerin tetikçisi olarak konumlanan Dilek Güngör, “Yargıda tehlikenin farkında mısınız?” başlığıyla yayınlanan yazısında Gül’ü hedef göstermişti. Güngör, Erdoğan’ın 17-25 Aralık paranoyasını tetiklemeye çalışmış ve “Yarın öbür gün şu anda yargıyı ele geçiren bu grupların içine sızan FETÖ’cüler eliyle 17-25’teki gibi yeni bir kumpas davası hazırlansa! O zaman kim, ne diyebilecek?” diye yazmıştı. Gül yazıların arkasında olduğunu düşündüğü Hakimler Savcılar Kurulu Genel Sekreteri Fuzuli Aydoğdu ve Teftiş Kurulu Başkanı Yunus Nadi Kolukısa’yı istifaya zorlamıştı. Sonra bu iki isim ne mi oldu? Elbette terfi etti ve Yargıtay üyesi seçildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, biraz dinlenmesi, yüzünün unutulması ve üstündeki kanı, kiri temizlemesi için Bekir Bozdağ’ı nadasa çekerken Gül’ü atamıştı. Bu, HAS Parti’den birlikte geldikleri Numan Kurtulmuş’a sus payı, kayınpeder Malkoç’a jestti. Etkisiz eleman olarak Bakan rolü yapması isteniyordu. O da genelde çizgiyi aşmadı. Onun döneminde barolar bölündü, yüksek yargı tamamen ele geçti, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları paspas edildi. Mustafa Doğan İnal başta olmak üzere Erdoğan Avukatları kartvizitiyle bakanlığı yöneten kişileri iyi perdeledi. Aradaki demokrat çıkışlarıylada sahura kalkmış oldu. 17-25 Yargı Düzeni’nin imaj çalışmasının konu mankeniydi.
‘Gül, Ekrem İmamoğlu’na kurulan MOBESE tuzağına itiraz ettiği için koltuğu kaybetti’ değerlendirmelerini çok naif buluyorum. Sanki ‘affedilmiş bakan’ ilk defa karnından konuşarak demokrasicilik oynuyor.
Gelelim koltuğu geri alan Bekir Bozdağ’a…
Onu anlamak için tek yumurta ikizi Efkan Ala’yla birlikte düşünmek lazım. 17-25 Aralık Yolsuzluklarını kapatmak üzere kurulan ‘savaş kabinesi’nin en şahin iki üyesiydiler. Zaten bütün cinayetleri de onlar işledi. 25 Aralık Kabinesi olarak adlandırılan yeni hükümetin tek önceliği vardı: Erdoğan’ı kurtarmak.
İçişleri Bakanı koltuğuna oturan Efkan Ala’nın işi kolaydı. Yolsuzlukları suçüstü halinde yakalayan polisleri, görevden aldı, sürgüne gönderdi. Yerlerine hukuka direnecek kurşun askerleri atadı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a işin zoru düşmüştü. Bağımsızlıkları anayasa ve uluslararası bağlayıcı metinlerle güvence altına alınan hakim ve savcılara karşı uzun soluklu bir mücadele yürüttü. Önce HSYK’yı bürokratlarla kuşatarak etkisini kırdı. İkinci hamlede seçimlerde teslimiyetçi bir kurul seçilmesini sağladı. Bir bakan olarak sahada fiilen seçim kampanyası yürüttü; yerine göre tehdit ve şantaj yerine göre rüşvetle istediği isimleri seçtirdi. 15 Temmuz’la gelen ‘lütfun’ sonucunda her bir hakim ve savcı bir Bekir Bozdağ’a dönüştü.
Bugünkü Adliyeyi en iyi tanımayan ifade 17-25 Yargı Düzeni. Bir daha suçüstü yakalanmamak adına polis teşkilatı ve yargı mekanizması yıkılıp yeniden inşa edildi. Buna rağmen Erdoğan hâlâ rahat olamıyor. Zira ilk inşa sürecinde ortak hareket ettikleri ulusalcı-solcu cenaha arkasını dönemiyor. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı belgelere ve ‘namuslu devlet kadroları bize bilgi yağdırıyor’ meydan okuması paniğe yol açmış görünüyor. O da buna karşı 17-25 yargı düzeninin kurucu müteahhite Bozdağ’a sefer görev emriyle silah başına çağırdı. İmaja, taktiğe gerek duymadan bambambam gidecek birine ihtiyacı vardı. O da zaten saha kenarında epeydir ısınıyordu. Bekir Bozdağ yarım bıraktığı işi tamamlayacak ve araya kaynamış Erdoğan biatlısı olmayan yargı unsurlarını temizleyecek. Şu ana kadar sorun çıkarmamış olmaları çıkarmayacakları anlamına gelmiyor.
17-25, Erdoğan için bir panik atak gerekçesidir. Ve belliki atağı tetiklenmiş…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***