HABER ANALİZ | YÜKSEL DURGUT
Afganistan ile sınırları bulunan ülkelerin son 40 yıllık serüvenlerinin en az 30 yılında bu ülkeyle ilişkileri önemli bir yer tutuyor. Sovyetlerin Afganistan’ı Aralık 1979’daki işgaliyle tetiklenen ve sonraki kırk yıl boyunca Taliban’ın iniş çıkışlı iktidar mücadelesi sürecinde Afganistan, komşu ülkelerin sosyal ve politik dokusuna derin ve kalıcı iz bıraktı.
En ağır izlerin kaldığı ülke ise Pakistan oldu. Pakistan, ulusal kaynaklarını kullanarak toplumu doğrudan etkileyen 1,5 milyondan fazla Afgan mülteciye ev sahipliği yaptı. Pakistan’da bir nesil, Afgan savaşının gölgesindeki bir dünyada büyüdü. Yabancı güçlerin Afganistan’dan ayrılmasından sonra bile Pakistan, Afgan halkının hayatta kalması için kritik bir eşikte durdu.
Bu koşullar altında Pakistan ve müttefikleri “yeni Afganistan’ı” ve “Taliban” öncülüğünü kabullenmeli ve daha yakından anlamalıdır. Geçmişteki çözümler ve modası geçmiş stratejilerin Afgan sorununu “düzeltmesi” olası değil. Afganistan’ın sosyopolitik gerçekleri yeniden kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmeli ve bölgede kalıcı barış için yeni stratejiler geliştirilmeli.
2001’de Amerika’nın Afganistan’ı işgalinin ardından Batı, Afganistan hakkında sayısız strateji, kitap ve anekdotlar yayınladı. Ancak Batı, Afgan toplumunun doğasını ve kabile gerçeklerini doğru bir şekilde okuyamadı.
Amerika güdümündeki Eşref Gani hükümetinin dağılıp geride yerel trajedi bırakma biçimi, Batı’nın analizindeki eksiklikleri gün yüzüne çıkartıyor. Yerel halk ve kabile gerçekleriyle bağlantısı olmayan ülkeler, Gani’nin kukla hükümetinin teslimiyetini görmedi ve tepki de veremedi.
KARANLIKTA EL YORDAMIYLA İLERLİYORLAR
Taliban neredeyse 6 aydır iktidarda; genellikle bir yönetim sınırını test etmek için kullanılan zaman çizelgesini çoktan geçti. 15 Ağustos’ta, ABD’nin gidişinin ardından Kabil’e baskın yapmalarından bu yana iyi direndiler. Savaşan askerlerin ülke yönetiminde söz sahibi olamayarak koltuğu terk edecekleri yorumları bile yapıldı.
Bölge devletler, yakın komşular ve büyük güçler Kabil’deki siyasi iktidar ile militarist yönelimden kaçınarak ilişkilerini şimdilik devam ettiriyor.
Taliban’ın neferleri, ellerinde saldırı tüfeği taşımalarına, hemen hepsinin sakallı ve sarıklı olmasına, kıyafet yönetmeliğine uymayı akıllarına getirmemelerine rağmen, sükuneti sağlama anlamında uzun bir yol kat ettiler. Rakiplerine, özellikle de azınlıklara ve kadınlara karşı gösterişli taktikleri artık uygulamıyorlar.
Afganistan bugün bir labirent içerisinde. Askeri gücünün dışında siyasi bir insan gücü olmamasına rağmen ulus-devlet olarak ilerlemeye çalışıyor. Yabancı güçlerin ülkeden ayrılmalarından itibaren milliyetçi kimliklerini pekiştirmeye çalışıyorlar.
Doğal kaynaklar açısından zengin, girişimci ve çalışkan bir nüfusa sahip olmalarına rağmen, savaşın harap ettiği ülkelerini sıfırdan inşa etmek için karanlıkta el yordamıyla ilerliyorlar. Ancak ekonominin durması ve açlık sınırı halk arasında bitkinlik oluşturmaya başladı.
YENİ BİR SAVAŞ FELAKET OLUR
40 milyonluk bir ulusu bir kez daha terk ederek başarısız olmak bir seçenek değil. Dirençli ancak savaştan bıkmış Afganlar, başka bir şovenizm dönemine girebilir. Kendi aralarında veya bir düşmanla savaşmayı da sürdürebilir. Afganistan’ı yeni bir istikrarsızlık ve savaş döngüsüne sokmak felaket olur.
Pakistan, İran, Çin ve Orta Asya devletlerinin, Afganistan’ı benimseme konusunda özel bir sorumluluğu var. Bunun adı, “Realpolitik” ve burada devreye giriyor. Rusya, Hindistan, Arap dünyası ve ABD de kendilerini uzak tutamıyor.
Karayla çevrili ülkeyi devlet-merkezcilik parametrelerine uygun olarak yönetmek bir zorunluluk. Bir süre için, herkesin güç politikasından kendilerine düşen payı alması ve harap olmuş bir devletin yeniden inşa edilmesine izin vermesi gerekiyor.
ROMA BİR GÜNDE İNŞA EDİLMEDİ
Bugün Taliban, ama yarın işin başında başka bir siyasi aktör ve doktrin olabilir. Afganistan’da kapsayıcı bir hükümet olması gerektiği tartışması liyakate dayalı. Ama Roma bir günde inşa edilmedi. Ayrıca hiç kimse, bir yabancı devlete siyasi politika reçetesinde ne yapması ya da yapmaması gerektiği konusunda dikte etmemeli.
Amerikalı kadınlar oy hakkını elde etmek için onlarca yıl bekledi. Commonwealth ülkeleri hala güvenilir demokrasi için debeleniyor. Afganlar da kendilerini çoğulcu bir sarmalın içinde örmeyi sürdürüyor. Yavaşlar ama kesinlikle yollarını bulacaklardır. Arabayı atın önüne koymak zaten bir çözüm değil.
Pro-aktif olarak ihtiyaç duyulan şey, ulusun inşası sürecini başlatmak için Taliban’ı tanımaktır. Bu tanıma bölgede barış ve güvenliği sağlayacaktır. Bu daha fazla ertelenirse, merkezkaç kuvvetleri harekete geçirebilir ve felakete yol açabilir. Zaten Taliban hiçbir yere gitmiyor. Başka bir Tora Bora olasılığı olmadığı için ülke sınırları içinde kalacaklar.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***