DEVA Partisi Genel Başkanı, partisinin haftalık değerlendirme toplantısında konuştu. Konuşmasına Hrant Dink’i anarak başlayan Babacan, “Hrant Dink, toplumsal barışımızın sağlanması uğruna ezber bozan bir Anadolu çocuğuydu. Karşılıklı anlayış ve sevgiyi temsil ediyordu” dedi.
Geçen hafta Elazığ’daki Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi 20 yaşındaki Enes Kara’nın Nur cemaatine bağlı bir evde yaşadığı sıkıntıları, gelecek kaygısı ve ailesinin baskıları nedeniyle intihar etmesine de değinen Babacan, “Biz haktan ve hukuktan yana olduk. Cemaat ve vakıflar derhal kapatılsın diyenlere karşı haktan ve hukuktan bahsettiğimizde de bazı grupların saldırısıyla karşılaştık. Bunlar olacak” dedi.
‘DEMOKRATİK GERİLEMEYE SON VERMEK SORUMLULUĞUMUZ’
Babacan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
Bu toprakların köklü demokrasi tecrübesinden aldığımız güçle, ülkemizde yaşanan bu demokratik gerilemeye artık bir son vermek sorumluluğumuzdur. Çünkü Türkiye çok daha iyi bir demokrasiyi ve çok daha yüksek bir refah seviyesini hak eden bir ülkedir. Türkiye, yakın tarihinde, çok ciddi demokratikleşme tecrübeleri yaşadı. 28 Şubat, tarihin karanlık sayfalarına gömüldü. Dönemin mağdurlarının hak ve itibarlarının iadesi için önemli adımlar atıldı. Bir daha yaşanmaması için önemli bir toplumsal farkındalık oluştu.”
‘BÜTÜN HAKLARI PAZARLIKSIZ, KOŞULSUZ BAŞLATACAĞIZ’
Türkiye, demokratikleşme yolculuğunda bazı kritik virajları alamadı. Süreçler içerisinde eksiklikler, hatalar oldu. Bunları görüyoruz, biliyoruz. Ama daha kötüsü, son yıllarda, demokratikleşme yolculuğumuz yarıda kaldığı yetmemiş gibi geri geriye gitti.
İş başına geldiğimizde vatandaşlarımızın analarından emdikleri ak süt kadar helal olan bütün haklarını koşulsuz, pazarlıksız, müzakeresiz derhal tanıyacağız. Bir hukuk devletine yakışan neyse, biz onu yapacağız. Otoriter ortaklık tarafından Kürt meselesi yeniden diriltildi diye bu meseleyi çözme çabasından vazgeçmek çok yanlış. Güvenlik veya terör gerekçesiyle, Türkiye’nin demokratikleşme çabaları durdurulamaz. Hayalimizdeki Türkiye; herkesin kendisini birinci sınıf ve eşit vatandaş hissettiği, kimsenin dilinden, inancından, düşüncesinden dolayı kendisini öksüz hissetmediği bir ülkedir. Bu ülke, yaşadığı demokratikleşme tecrübelerinden çıkarttığı derslerle güçlenecektir.
‘ASALIM, KESELİM TARZI SİYASETE PRİM VERMEYECEĞİZ’
Siyasetin sorumluluğu; terör ve şiddet karşısında meşru demokratik siyaseti savunmaktır. Hiçbir zaman korku siyaseti yapmayacağız. Ülkedeki asalım-keselim tarzı siyasete prim vermeyeceğiz. Ülkemizi sağ salim toplumsal barış, özgürlük ve demokrasi limanına yanaştıracağız.
CEMAATLER VE SEZEN AKSU AÇIKLAMALARINA TEPKİLERE YANIT
‘Cemaat ve vakıflar kapatılsın’ diyenlere karşı haktan, özgürlükten bahsettiğimizde küçük grupların saldırılarıyla karşılaştık. Sezen Aksu’yla ilgili haktan, özgürlükten bahsedince başka grubun saldırısıyla karşılaştık. Ülkeyi marjinal kuşatmalara bırakmayacağız. Dinî değerlerin siyasete ve kutuplaştırmaya alet edilmesi bugünkü iktidarın geleneği haline geldi. Kimse boşuna heveslenmesin. Bu ülkeyi sokakta bulmadık. Böyle kirli hesapların peşinden koşan, yarınlarımızı hedef alan gruplara pabuç bırakmayız.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***