CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu.
“Gündemimizin en önemli maddesi; Yurdumuzun dört bir yanından yükselen, işsizlik ve açlık feryatlarıydı” diyen Öztrak açıklamasında “Erdoğan; Menderes’le kendini kıyaslayarak, rahmetli Menderes’e büyük ayıp etmiştir. Erdoğan, Menderes’in kesip attığı tırnak olamaz” ifadelerini kullandı.
Öztrak’ın açıklamaları şöyle:
“Bugün, merhum Genel Başkanımız Bülent Ecevit’in değerli eşi, Demokratik Sol Parti’nin kurucu Genel Başkanı, ressam, yazar ve siyasetçi Rahşan Ecevit’in, Aramızdan ayrılışının ikinci yıl dönümü. Rahşan Hanım’ı saygıyla, rahmetle anıyoruz. Mekânı cennet olsun.
Gündemimizin en önemli maddesi; Yurdumuzun dört bir yanından yükselen, İşsizlik ve açlık feryatlarıydı. Erdoğan, Müsebbibi olduğu ekonomik krizi, Yalan rüzgârıyla savuşturabileceğini sanıyor. Ama bıçak kemiği deldi, geçti. Zamlar, işsizlik milletimizi eziyor. Milletin hali, mecali kalmadı.
“Açım”, “işsizim” feryatları, Artık AK Parti toplantılarından yükseliyor. Yurttaşlarımızın ellerinde, bir canları kaldı. Onunla da Erdoğan’a ve Şahsım Hükümetine ihtarname çekiyor. İşte en son, Eskişehir’de bir kahveci esnafımız, 28 yaşındaki bir gencimiz, Özgür Pehlivan…
Salgın döneminde aldığı borçların altından kalkamamış. Saray yapımı ekonomik kriz, bu gencecik evladımızı hayattan bezdirmiş. Ömrünün baharında aramızdan koparıp almış. Erdoğan’ı salgının daha ilk dalgasında uyardık. “Amerika’sı, Almanya’sı, İngiltere’si ne yapıyorsa, sen de aynını yap, Gerekiyorsa bas parayı, Millete destek ver!” dedik.
Salgında; ABD milli gelirinin yüzde 26’sını, İngiltere milli gelirinin yüzde 19’unu, Almanya milli gelirinin yüzde 15’ini, Doğrudan gelir desteği olarak, Vatandaşlarına dağıttı. Ama Erdoğan, bizim önerimizi dinlemedi. Onun yerine millete IBAN numarası atıp para istedi.
Başka ülkeler gibi bütçeden destek vermek yerine, milli gelirimizin yüzde 10’u kadar, Millete kredi verdi.
Gelişen ve yükselen ekonomiler liginde, Vatandaşlarını krizde en fazla borca batıran yönetim, Erdoğan Şahsım Hükümeti oldu. Erdoğan zaten şahsım rejimiyle, Devleti yönetilemez hale getirmişti. Ülkenin rezervlerini eriterek, Milleti borca batırarak, Zaten ekonomiyi krize sokmuştu. Bunların üzerine, Salgında daha fazla borç vererek, Sorunları gizlemeye kalkınca, Büyük bir buhrana sebep oldu.
Ama artık mızrak çuvala sığmıyor. Gerçekler gizlenemiyor. Bu ülkenin orta direği esnaftır. Dünyada da bu böyledir. Onun için gelişmiş ülkeler, pandeminin başında esnafına; “Al sana borç, bununla idare et” demedi. Koca koca ülkeler, esnafına; “Salgında ne kaybettiysen, Hepsini bütçeden telafi ediyorum” dedi.
Çünkü bu ülkeler, orta direk çökerse, tüm toplumun çökeceğini çok iyi biliyorlardı. Bu gerçeği, bir tek Erdoğan bilmiyor. Borca batırdığı yetmezmiş gibi, Şimdi de fahiş zamlarla, Esnafımıza yüklendikçe yükleniyor. Esnafa işkence yapıyor.
Daha düne kadar dükkânına, 4.000-4.500 lira elektrik faturası gelen esnaf, Bugün 7.000-7.500 liralık elektrik faturalarıyla karşılaşınca, Ne yapacağını şaşırıyor. Esnaf; “Ben sattığım kahveye zam yapmaya utanıyorum. Ama bana bu faturayı gönderenler, Hiç utanmıyor” diye feryat ediyor.
Erdoğan, yeme-içme ve eğlence mekânlarını, tamamen gözden çıkarmış. Zamlardan sonra, bu mekânların işleri yeniden çakıldı. Erdoğan ve şürekâsı, Millette yiyecek, içecek, eğlenecek hal bırakmadı. Bu mekânlar nasıl ayakta duracak? Millet artık bırakın eşiyle dostuyla, Dışarıda bir yemek yemeyi ve eğlenmeyi, Evindeki tencereyi nasıl kaynatacak, Kara kara onu düşünüyor.
Bir ürünün vergisi ederinden fazla olmaz. Bir gecede devlet, fiyatını belirlediği mallara, İki katından fazla zam yapmaz. Bu olsa olsa haraç olur. Milletten haraç almak da siyasi eşkıyalıktır.
Yılbaşı gecesi yapılan zamlar, Siyasi eşkıyalığın daniskasıdır. Yüzde 25 doğal gaz zammını, Yüzde 127’ye varan fahiş elektrik zamlarını, Akaryakıt zamlarını, Zincir marketler yapmadı. Stokçular yapmadı. Dış güçler yapmadı. Üst akıl yapmadı. Bu zamları Recep Tayyip Erdoğan yaptı.
Erdoğan, “faiz sebep, enflasyon sonuç” dedi. Faizleri baskıyla indirdi. Doları kasten köpürttü. Enflasyonu azdırdı. İpin ucunu elinden kaçırdı. 20 Aralık Finansal Kumpasıyla, Kendi hatasının faturasını da Millete kesti.
Şimdi Erdoğan; “Faiz sebep, enflasyon sonuç” lafını, Hiç ağzına almıyor. Ne de olsa, amaç hâsıl oldu. Türkiye’nin en acımasız servet transferini, Bir gecede yaptı. Bu kumpasta, Merkez Bankası’nın arka kapısından satılan 9 milyar dolar, VİOP ’ta yapılanlar, Elbette unutulmayacak. Bunların hesabı mutlaka sorulacak.
Erdoğan bu kumpasın tüm yükünü, Zamla, zulümle milletin sırtına bıraktı. Dolar çıkarken de inerken de Faturayı ödeyen hep milletimiz oldu. Türkiye, Erdoğan yönetiminde, Yüzde 36 tüketici enflasyonuyla, Dünyada enflasyonun şampiyonlar ligine girdi. Bu enflasyonun babası Erdoğan’dır. Ülkemizin değerli akademisyenleri, Oturup hesaplamışlar. Yüzde 36’lık tüketici enflasyonunun, Sadece 9 puanı yurtdışından. Geriye kalan 27 puanı tamamen Saray yapımı, yani içeriden, Recep Tayyip Erdoğan’ın beceriksizliğinden kaynaklanıyor.
Enflasyondaki yüzde 27’lik köpüğün sahibi, Bizzat Erdoğan. Kendi beceriksizliğini örtmek için, “ABD’de enflasyon felaket, Avrupa da aynı” diyor. Erdoğan’ın kendisine dert ettiği, ABD’deki enflasyon yüzde 7, Avrupa’daki enflasyon ise yüzde 5. Beyefendinin yönettiği, Türkiye’de ise, Tüketici enflasyonu yüzde 36, Üretici enflasyonu yüzde 80.
Erdoğan’ın gözyaşı döktüğü ABD’de, Kişi başına düşen gelir 63 bin 413 dolar. Avrupa’da kişi başına düşen gelir 34 bin 149 dolar. Erdoğan’ın yönettiği Türkiye’de ise, Kişi başına gelir 8 bin 597 dolar. Tablo çok açık; Türkiye’deki enflasyon, ABD’dekinin 5 katı, Avrupa’dakinin 7 katı. Ama Türkiye’de kişi başına gelir, ABD’nin yedide biri, Avrupa’nın dörtte biri…
Erdoğan, Paramızı pul etmiş, Malımız kelepir olmuş. Bu milletin evlatlarını, “Öz yurdunda garip, Öz vatanında parya” etmiş. Çıkmış Amerika’ya, Avrupa’ya ağıt yakıyor. İktidarım diyorsan, Bahane değil, çare üreteceksin. Muktedir olacaksın. Olamıyorsan da çekip gideceksin. Erdoğan, Amerikalıya, Avrupalıya üzülmeyi bıraksın, Milletimizin derdine çare bulsun.
Ama Erdoğan’ın kalp gözüne, perde inmiş. Milletimizin ne halini görüyor Ne de feryadını duyuyor. Artık AK Partiye üye vatandaşlarımız, “Açım”, “işsizim” diye, Parti toplantılarında kendi vekiline bağırmaya başladı.
Adıyaman’da AK Parti’ye üye, AK Parti için sandık görevlisi olmuş, Sandığı beklemiş, AK Parti iktidarına inanmış, Onun için koşturmuş bir vatandaşımız, AK Parti Grup Başkanvekilinin katıldığı bir toplantıda, “Açım” diyerek feryat etti.
Bu feryadı tüm Türkiye duydu. Ama kalbi mühürlenenler duymadı. Feryadın sahibini yaka, paça salondan dışarı attılar. Yetmedi, Anadolu Ajansı kameraları önünde, bu vatandaşımızı büyük bir kibirle sorguladılar.
Bu da yetmedi, “Bu ses, milletin sesi değil” diyerek, Dertli çiftçimizi, bir de milletten saymadılar. Merhamet masum olduğu için, Her kalbe misafir olmazmış. Ama ne olursa olsun. Milletin vekilliğini yapanlar, Milletin sesini dinlemekle görevlidir. Bugün ülkemizde açlık, işsizlik, yoksulluk, O partili, bu partili dinlemiyor.
Ülkede bir avuç saray yanaşması, Saray beslemesi dışında kimse mutlu değil. İnsanlarımız bir demokraside en temel hak olan, “Fikir ve ifade özgürlüğünü” kullanmaya kalksa, “Kral çıplak” diye feryat etse, Erdoğan şahsım yönetiminde ya aşağılanıyor ya da olmadık gadre uğruyor.
“Geçinemiyoruz, zamları geri alın” pankartı astı diye, Eskişehir Halkevine, 18 bin liralık idari para cezası yazdılar. Zamları yapanda kabahat yok. Ama “Zamları geri alın” diye yazanda kabahat çok. Tam bir Erdoğan zulmü…
Yaptığınız zamlar ortada, Milletin geçinemediği de ortada. Son bir yılda çiftçinin deposuna koyduğu mazotun fiyatı, 735 liradan 1.523 liraya sıçradı. Çiftçinin mazot masrafı bir yılda yüzde 107 arttı. Bugün öğreniyoruz ki, Mazota yeni bir zammın eli kulağında. Litrede 40 kuruşluk fahiş bir zam yine yolda. Geçtiğimiz yıl bu zamanlar, Bir çuval ÜRE gübresi 93 liraydı. Şimdilerde bir çuval gübrenin fiyatı 650 lira civarında…
ÜRE gübresinin fiyatı da geçen yıla göre, Yüzde 600 arttı. Bu zamlar çiftçimizi; AK Partili, HDP’li, MHP’li, CHP’li, İYİ Partili, Saadet Partili, Demokrat Partili diye ayırmıyor ki…
Tüm çiftçilerimizi ezip, geçiyor. Ama Erdoğan Aydın’da çıkmış; Çiftçiye bir yandan, “Ekmedik yer bırakmayın” diye talimat veriyor. Diğer yandan; “Gerekirse tarımsal destekleri artıracağız” diyerek, Suya yazı yazıyor. Erdoğan durumun ya farkında değil. Ya da çiftçinin halini hiç umursamıyor. Kurbağanın gözü patladı. Çiftçinin desteğe bugün ihtiyacı var. Yarın çok geç olacak. Bugün destek verilmezse çiftçi tarlasına, Üretici ağılına sahip çıkamayacak.
Böyle giderse, Türkiye önümüzdeki aylarda, Korkunç bir gıda krizini yaşayacak. TMO’nun ambarlarını, Ne kadar ithal tahılla doldurursanız doldurun, kar etmez. Erdoğan, çiftçiye destek verirken cimri, ama bir avuç yandaş ve zengine alabildiğine cömert…
Zenginin mevduatına, Hazine’nin sırtından kur garantili destek, “Kura endeksli TL dedik, Bütün oyunlar bozuldu” diyerek, Apar topar verildi. Bu ülkede cahillik, Hiç bu kadar kibirli, Saldırgan ve hadsiz olmadı. Erdoğan’ın her derde deva diye anlattığı, Zenginin mevduatına verilen, Kura endeksli faiz desteğinin, Hazine’ye olası maliyeti de ortaya çıkmaya başladı.
23 Aralık tarihinde, Merkez Bankasının açıkladığı dolar kuru, 11 lira 64 kuruş idi. Bugün 13 lira 59 kuruş civarında. Kur hiç değişmese, 23 Mart tarihine kadar bu seviyede kalsa, Bankaya 1 milyon yatıran biri, 167 bin 526 lira, dövize endeksli faiz alacak. Ticari banka, bu faizin sadece 42 bin 500 lirasını verecek. Geriye kalan 125 bin liralık faizi Hazine ödeyecek. Yani banka 1 lira faiz veriyorsa, Hazine bunun üstüne 3 lira da faiz desteği koyacak.
Cumhuriyet tarihimizde ilk defa, Devletin Hazinesi, Özel bankaların ödeyeceği faize kefil yapıldı. Faiz lobileri ve zenginler bir defa daha kazandı. Bu ülkede 1 milyon lira ve üzerinde mevduat sahibi olan, 461 bin 917 mudi var. Bunların üçte ikisi “kura endeksli TL mevduata” katılsa, Hazine’nin sırtına 3 ayda binecek yük, 38 milyar 501 milyon lira yapar.
Peki, bu yılın tamamında, İki milyon çiftçi ailesine verilecek, tarımsal destek ne kadar? 25 milyar 834 milyon lira. Bir yanda bir avuç zengine, 38 milyar 501 milyon lira, diğer yanda milyonlarca çiftçimize, 25 milyar 834 milyon lira.
Bir avuç zengine Hazine’den aktarılacak kaynak, Geçimini çiftçilikten sağlayan, Milletimizin ekmeğini üreten, Milyonlarca yurttaşımıza verilecek kaynağın 1,5 katı. Adalet bunun neresinde? Döviz kurunu köpürten de Erdoğan. Döviz kurunu yatıştırmak için, Yoksuldan esirgediği desteği varsıla veren de Erdoğan. Hesabı ödeyen millet. Ama hesabı millette yıkıp, Milletten alkış bekleyen yine Erdoğan. Utanma duygusu bu topraklarda, Hiç bu kadar görünmez olmamıştı.
Bunu Aydın’da bir defa daha gördük. Erdoğan Aydın’da çıktı kendisini, Rahmetli Adnan Menderes ile mukayese etmeye kalktı. O Menderes ki, kendisi Başbakanken, ticarete atılmak isteyen oğluna, “Ticaret yaptığında alıp sattığın ben olurum. Ben Başbakan olduğum müddetçe, senin ticaret yapmana müsaade etmem” diyecek kadar, Hassas. Nüfuz ticaretine izin vermeyecek kadar, Ciddi bir devlet adamıydı. Erdoğan ise, “Tüccar siyaset yapacağız” diyerek, 2003’te göreve başlamıştı. Elindeki bir yüzükle yola çıkıp, Yolda, evlatlarının aldığı gemilere, “Gemicik” dedi. Rüşvetten aklanmayan bakan müsveddelerini, bu ülkenin büyükelçisi yaptı. Bugün de Milletin vergileriyle yapılan ve bakılan saraylarda yaşıyor. Erdoğan; Menderes’le kendini kıyaslayarak, Rahmetli Menderese büyük ayıp etmiştir. Erdoğan, Menderes’in kesip attığı tırnak olamaz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***