İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Şu anda hastanelerimizde hasta sayımız yönetilebilir halde hiçbir sıkıntımız yok. Önümüzdeki 1 hafta salgının seyrini daha netleştirecektir. Şubat ayında biraz rahatlayacağımız konusunda bir öngörümüz var” dedi.
Omicron varyantı sonrası İstanbul’da vaka sayısında yaşanan büyük artışa ilişkin konuşan Memişoğlu, “İstanbul mega şehir, büyük bir şehir Türkiye’nin değil, dünyanın kavşak noktalarından bir tanesi, çok hareketli bir nüfusu olan büyük bir şehir. Öyle olunca da doğal olarak Türkiye’de ilk yükselme trendi genelde İstanbul’dan başlıyor. Bir yükseliş trendinden sonra geçmişteki üç yükselişte 4-6 hafta arasında düşüşe geçtik. Ancak bu son Omicron ile ilgili bulaşma hızı çabuk olan ve yükseliş trendi geçmişe göre çok daha hızlı seyreden bir salgın sürecine maruz kaldık. İstanbul esasında Türkiye demek, Türkiye de İstanbul demek. Biz testlerin de büyük oranını İstanbul’da yapıyoruz böyle olunca da sayılar İstanbul’da özellikle bu dönemde çok ani bir yükselişe sebebiyet verdi. Bu vaka sayısı bizim geçmişteki vaka sayılarımızdan da üstte ve fazla miktarda bir sayıya kadar çıktı. Yükseliş trendinden sonra düşer mi önümüzdeki hafta düşmez mi onu esasında bu hafta göreceğiz. Önümüzdeki 5-6 gün, 1 hafta bizim için salgının vaka sayısı anlamında seyrini daha netleştirecektir” dedi.
“Omicron ile ilgili sanki hiç hastaneye yatırmıyor gibi bir algı var”
Omicron varyantının hastanelere yansımasının az olduğuna dikkat çeken ve aşının önemine vurgu yapan Memişoğlu, şöyle konuştu:
“Mutlu olduğumuz taraf; yatışlara nisanda veya aralıkta yaşadığımız geçmiş dönemde yaşadığımız piklere göre daha az yansıdığı bunun da Omicron varyantının ciddi hastalık yapma potansiyelinin daha az olması hem de aşıların etkisi olduğunu öngörüyoruz. 5-6 kat az hasta yatırma oranımız var. Bu insanları rehavete kaptırmasın, çünkü salgın bitmemiş durumda, salgının seyri ve kliniği değişmiş durumda. İnsanların rapel dozlarını, aşılarını, izolasyonlarına, maskesine, mesafesine yine devam etmesini bekliyoruz. Toplumun uyumundan ben memnunum, tabi ki uyumsuz insanlar da çıkıyor. Omicron ile ilgili sanki hiç hastalık yapmıyor veya hiç hastaneye yatırmıyor gibi bir algı var. Bugün baktığınız zaman hastanelerimizde aşılarını tamamlamamış, rapellerini olmamış hasta oranımız çok yüksek. Yüzde 60-70 oranında aşısını yaptırmamış veya eksik yaptırmış hastalarımızdan oluşuyor. Ne zaman bitecek sorusu var herkeste, 2 sene oldu insanlar bunaldı, bunu bilim dünyasındaki hiçbir insan tahmin bile edemiyor. Bu yükseliş ve pikten sonra artık bu salgın bitecek mi diye ümit içindeyiz. İstanbul’da şu ana kadar yaklaşık 25 milyona yakın aşı yaptık. Çift doz aşılarını tamamlayanlarımızın oranı yüzde 78 bandına yaklaşmış durumda. Kendi aşımız Turkovac’ı da yaklaşık 50 bin tane yaptık. Günlük 300 bin doz aşı yapabilir kapasitemiz var. Bu tabi rapel sayısına göre değişebiliyor. Stokta da bir sorunumuz yok. Türk aşısı kendi aşımız sonuçta insan gurur duyuyor yaparken sadece güvenle değil gururla da yapıyoruz.”
“Şubat ayında rahatlayacağımız konusunda öngörümüz var”
Memişoğlu, hastanelerde oluşan PCR testi kuyrukları ve yükselen vaka sayılarının ne zaman düşüş gösterebileceğine ilişkin ise şu ifadeleri kullandı:
“Vatandaşların hastanelerimize PCR testi başvurusunda artış oldu. Yaklaşık İstanbul’da maksimum 160-170 bin test yapıyoruz. Grip de var, normal hastalıkları da yönetmeye çalışıyoruz. Kış sezonunda hastalık yükümüz zaten artıyor. Bir de bekletilmiş sağlık hizmeti var, bunu da yönetmek durumundayız. En iyi şekilde yönetiyoruz, bunu azaltmak için her türlü çabayı da şu anda yapıyoruz. Kamu hastanelerine biraz daha fazla başvurular var. Bu kişisel bir öngörüdür ama ocak sonu itibariyle en geç bunun aşağı doğru bir seyir seyredeceğini öngörüyoruz. Çünkü şu an ocağın ortasına yaklaşmış durumdayız birkaç hafta da buraya geldiysek birkaç hafta içinde de bunun düşüş trendini göreceğimizi ben öngörüyorum. Şubat ayında biraz daha rahatlayacağımız konusunda bir öngörümüz var.”
“Kişisel tedbir sistemsel yasaklardan çok daha önemlidir”
Kısıtlama uygulamaları yerine kişisel tedbirin ön planda olduğu bir sürecin olması gerektiğine vurgu yapan Memişoğlu, şöyle konuştu:
“Maske, mesafe o kültürü oluşturduk artık biz bunu yasaklarla kısıtlarla değil esasında insanları bilinçlendirerek, eğiterek ve uyumunu sağlatarak başarmaya çalışıyoruz. Dışarı çıkmasını yasaklasanız eğer bilinç yoksa komşuya gidiyor insanlarımız, çocukları okula göndermeseniz sokakta bir araya geliyor. Hiçbir hasta sokakta tedavi edilmedi, hiçbir hasta yoğun bakım bulamadığı için kaybedilmedi. 60 yaşın üstünde yüzde 95’in üzerinde aşı uyumu olan bir toplumdan bahsederken olumlu bahsetmemiz gerektiğini düşünüyorum. Aşıyı bu kadar başarılı uyguladığı için şu anda hastanelerimizde hasta sayımız yönetilebilir halde hiçbir sıkıntımız yok ne yoğun bakımlarımız da ne servislerimizde. Kısıtlamayı esasında beyninizde yapmanız lazım. Onun için insanları zorla kısıtlamaktan çok ikna ederek kısıtlamayı sağlamakta fayda var. Herkes şunu önce kendisine soracak ben sağlığım için ne yaptım? Kişisel tedbir sistemsel yasaklardan çok daha önemlidir.” (İHA)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***