YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Enes Kara’nın ölümü herkese kendi ezberini yeniden tekrar etme fırsatı verdi. Aynı kelimelerle, aynı ses tonuyla, aynı fikirleri on yıllardır söyledikleri gibi soluk almadan yeniden tekrar ettiler. Mümkün olduğu kadar yüksek sesle dillendirdiklerinden dolayı da sadece kendi seslerini duydular. Hatta sadece kendi seslerini duyabilmek için sesin şiddetini her geçen gün biraz daha arttırdılar.
Bir babanın evlat acısını yaşamasına bile müsaade etmeden, mikrofonları sorgulamak için uzattılar. Fidan gibi bir çocuğun hayatına son vermesini yüz yıllık öfkelerine gerekçe olarak kullandılar.
Çok önceleri yanlış olduğuna kesin olarak inandıkları bir konuda bir delil bulmuşlardı ve bu fırsat kaçırılır gibi değildi, kimin umurundaydı başkasının acısı. Tarikat kötüydü, cemaat kötüydü, din kötüydü; bu olay da kötülüğe en büyük delildi.
Derhal yasaklanmalıydı, hapsedilmeli, mallarına el konulmalı, sürüm sürüm süründürülmeliydi. Atatürk böyle yapmamış mıydı?
Yasaklamaktan, baskınlar yapmaktan, hapsetmekten başka bunlardan kurtuluş yolu yoktu.
Bu laikçi mahalle başkasını adam etmek isteğinden, jakobenlikten, demir yumruk arzusundan hiç vazgeçmedi. Tam da bu arzularını dillendirmek için yeni bir fırsat doğmuştu.
Devlet sopasını alacaklar herkesin kafasına vura vura istedikleri şekle sokacaklar, yasaklayacaklar, kapatacaklar, el koyacaklar, kayyıma devredecekler, gerekirse beyinlere çip takıp yasaklı düşünceleri içeri sokmayacaklardı.
Sorun tarikatlara, cemaatlere karşı olmak, bir inanca, bir fikre, bir yaşam biçimini eleştirmekte değil. Bunlarla devlet gücünü kullanarak mücadele etme arzusu var ya işte sorun burada başlıyor.
İşte bu zorba tavır toplumda Ebedi Şef ve Milli Şef dönemleriyle, 28 Şubat travmasını tetikliyor ve bu yüzden ülkedeki ekser çoğunluğu bu harami dinbaz güruha mahkum ediyor.
Ulusalcı laikçi mahallenin arzuları böyle dile getirmesi tam da iktidarın istediği bir durum. Böylece tartışma en sevdikleri alana çekilmiş oluyor ve bu faşist söyleme yenilme ihtimalleri yok. Özgür Özel gibi CHP’li siyasetçilerin açtıkları konulardan dolayı AKP mahallesi bayram ediyor.
Enes Kara olayını gerçekten anlamak yerine dine saldırmak için bahaneye dönüştürmek geçmişte yaptıklarından zerre kadar ders çıkartmadıklarını gösteriyor. Geçmişteki başörtüsü yasaklarının harami bir güruha iktidar devşirdiğini ve bütün pespayeliklerine rağmen iktidarda tuttuğunun zerre kadar anlamadıklarını ortaya döküyor. İşte bu yüzden her seferinde seçim sandığına gömülmekten başka bir netice ile karşılaşmıyorlar.
İnsanların neye inanacaklarına, nerede mutlu olacaklarına karar vermeye kalkan bu küstahlıktan vazgeçtiklerine dair hiçbir emare görünmüyor.
Denetlemek, şeffaflık istemek, kriminale bulaşıp bulaşmadıklarını tespit etmek her kamu iradesinin görevidir ama bunların talep ettikleri şey bu değil. Bir şeye inanmayı, bir aidiyete ya da kimliğe sahip olmayı cezalandırılmak için yeterli görüyorlar.
Bu yurtları, Kur’an Kurslarını, tarikatları savunmuyorum, belki onlardan çok daha ağır eleştirelim var. Ancak insanların neye inanacaklarına devletin karar vermesinin engizisyon dönemindeki gibi büyük bir hadsizlik olduğunu artık anlamaları gerekiyor.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***