1999 yılında 7 aylıkken domuzdan kalp kapakçığı nakli yapılan Türkiye’deki ilk hasta olan Ceren Toker, ABD’de ‘Domuzdan insana kalp nakli’ haberinin gelmesiyle başlayan ‘haram’ tartışması sonrası yaşadıklarını anlattı. Şimdi 23 yaşında ve bir çocuğu olan Ceren Toker, “Haberi duyunca çok heyecanlandım, gözlerim doldu. Hastane günlerim geldi aklıma. Bu insanlar olmasa şu an yaşamıyor olacaktım…” dedi. Baba Toker de “O zamanlar bana kalp kapakçığı domuzdan alındığı için, haram olduğunu söylüyorlardı. Ben de domuz veya başka hayvan hiç önemli olmadığını söyledim. Bu önemli bir gelişmeydi ve insan hayatı söz konusuydu. Bu sebeple başka bir açıklaması yoktu” diye konuştu.
Hürriyet’ten Gaye Kobal’ın haberine göre, geçtiğimiz Eylül ayında domuzdan insana böbrek nakli yapmayı başaran bilim insanları şimdi de kalp nakli operasyonunu başarıyla gerçekleştirdi.
Operasyon, dünyada ilk kez genetiği değiştirilmiş bir domuzdan alınan kalbin insana nakledilmesiyle de tarihe geçti.
Geçtiğimiz eylül ayında, New York Üniversitesi’nde bir domuzdan, insana böbrek nakli yapıldı. Ameliyat İlk kez bir hayvandan insana organ nakli olmasıyla tarihe geçmişti.
Şimdiye kadar yalnızca kalp kapakçığından faydalanılan domuz, kalp nakli bekleyen Türkiye’deki bin 290 kişi gibi, dünya genelinde milyonlarca insan için de umut ışığı oldu.
1999’DAKİ İLK DOMUZDAN KALP KAPAKÇIĞI NAKLİ
İnsana en yakın genetik kodları taşıyan domuz, Organ Nakli çalışmalarında yıllardır kullanıyordu. 1999 yılında da Türkiye’de domuz kalp kapakçığından, biyolojik kapak nakilleri yapılmaya başlandı. İlk operasyonu geçiren ise o zaman 7 aylık bir bebek olan, doğuştan akciğere giden atar damar ile kalp kapağı olmayan Ceren Toker oldu.
2 BİN 500 DOLARA GETİRİLMİŞ
Kalbinden rahatsız 7 aylık Ceren, 1999 yılının ortalarında, ABD’deki özel çiftliklerden 2 bin 500 dolara getirtilen domuz kalp kapakçığı ile hayata dönmüştü. Operasyonu ise Ege Üniversitesi Hastanesi’nde o zaman Doçent olan Dr. Alp Alayunt gerçekleştirmişti.
“BABAM VE BU BİLİM İNSANLARI OLMASA BEN OLMAYACAKTIM”
Şimdi 23 yaşında genç bir anne olan Ceren Toker “ABD’deki haberi duyunca çok heyecanlandım, gözlerim doldu. Hastane günlerim geldi aklıma. Bu gibi gelişmelere sonuna kadar güveniyorum ve hasta olanlar da hiç tereddüt etmemeli. Bu bilim insanları olmasa, babam o zamanlar bu kadar cesur davranmasa ben şu an yaşamıyor olabilirdim. Olumsuz bir etkisini de hiç yaşamadım. Bu gibi bilimsel çalışmaların önü açılmalı” diye konuştu.
BABA HALİL TOKER: BANA HARAM OLDUĞUNU SÖYLEDİLER
Kızını yaşatmak için varını yoğunu ortaya koyan baba Halil Toker o dönem maddi zorlukların yanı sıra ‘domuz haramdır’ diye yakın çevresinden gelen baskıyı da anlattı.
Baba Toker “O zamanlar kuruyemiş dükkânı olan bir esnaftım. 1999 yılındaki şartlar da ne yazık ki şimdiki gibi değildi. Paran varsa ameliyat oluyordun ve o zamanlar çok uğraştık. Bütün varlığımı çocuğumun yaşaması için harcadım. Domuz kalp kapağı Amerika’dan o zamanın parasıyla 4 milyar liraya gelmişti ve oldukça büyük bir paraydı. O zamanlar bana kalp kapakçığı domuzdan alındığı için, haram olduğunu söylüyorlardı. Ben de domuz veya başka hayvan hiç önemli olmadığını söyledim. Bu önemli bir gelişmeydi ve insan hayatı söz konusuydu. Bu sebeple başka bir açıklaması yoktu” dedi.
“ÇOCUĞUM YAŞASIN PARAM GİDERSE GİTSİN”
Toker yaşadıklarını şöyle anlattı;
“Bütün doktorlarımıza da çok teşekkür ediyorum, çok yardımcı oldular. Bizi Emin Alp Alayurt yönlendirdi. Kızımı ilk başta hastanede bir çocuk doktoruna götürdüm ve kalbinde üfürme olduğunu söylediler. Manisa’ya gönderdiler. Oradaki doktor ise Emin beye yönlendirdi ve bu işin biraz maliyetli olacağını söyledi ama ben peşini bırakmadım. ‘Çocuğum yaşasın yeter ki, param giderse gitsin’ dedim”
“Benim çocuğumun yaşaması söz konusu olduğu için hiç tereddüt etmedim. Doktorumuz benimle konuştu ve bir deney yapmak istediklerini söyledi. 3 defa anjiyo oldu ancak açılmadı, başka çaremiz zaten yoktu ve uzmanlarımız neyi uygun görüyorsa onu kabul ettik. Kızımın hastalığında ben de neredeyse kalp doktoru oldum”
Ceren’in büyüdükçe kapakçığın küçük kalmaya başladığını ve bu yüzde yeni operasyonlar geçirdiğini de anlatan Baba Toker “Ben çocukluk yıllarımda komşumun çocuğunun öldüğünü gördüm. O zaman kalp ameliyatı olamadığı için ve imkanı olamadığı için çocuk öldü. Keşke imkanım olsaydı da onu da iyileştirebilseydim. Kendi çocuğumu ameliyat ettirdikten sonra aklımda hep bir soru vardı: Acaba bir daha rahatsızlanırsa nasıl ameliyat ettirebilirim… Hep bunları düşünerek yaşadım” diye konuştu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***