ABD’nin Küba’daki Guantanamo Kampı 20 yaşında. Tutuklular için bu süre içinde değişen pek bir şey yok. DW muhabiri Oliver Sallet’nin, Guantanamo Körfezi’nde hazırladığı özel röportaj…Mohamedou Ould Slahi 14 yılını parmaklıklar ardında geçirdi. 70 gün işkence gördü ve üç yıl boyunca günde 18 saat sorgulandı. Tutuklanmadan önce Almanya’da yaşıyordu ve 11 Eylül saldırılarına karışan üst düzey bir El Kaide üyesi olduğundan şüpheleniliyordu. Ancak bu, hiçbir zaman kanıtlanamadı.
Guantanamo’da geçirdiği 14 yıl boyunca ne resmen suçlandı ne de mahkum edildi. Şimdi 50 yaşında olan Moritanyalı Slahi en sonunda serbest bırakıldı. Ancak çalınan yıllarının bedeli hiçbir zaman ödenmedi. Slahi’nin hikayesi kısa bir süre önce beyaz perdeye bile taşındı. Suçu, Afganistan’daki bir terörist eğitim kampında yer almak ve El Kaide lideri Usame bin Ladin’in uydu telefonundan bir telefon görüşmesine cevap vermekti. Avukatı Nancy Hollander’ın, bunların bir aklanma gerekçesi olmadığını söylese de suçlamak için de yeterli olmadığının altını çiziyor.
Hollander’a göre Guantanamo, ABD’nin “hukukun üstünlüğüne saygı göstermeyen bir ülke olduğunu” gösteriyor ve bu “korkunç” bir durum. Ve bu durum yalnızca yıllardır herhangi bir suçlama olmadan tutuklu bulunan ve yıllardır serbest bırakılmayı bekleyen 13 tutuklu için değil, aynı zamanda 20 yıldır yargılanmayı bekleyen ve 11 Eylül saldırılarının şüpheli failleri olan “ebedi mahkumlar” için de geçerli.
Hukuk sistematik olarak askıya alındı
Uluslararası Af Örgütü’nün Guantanamo uzmanı Daphne Eviatar’a göre, hukukun üstünlüğünün işlememesi, bir tesadüften ziyade, dönemin Başkanı George W. Bush yönetimindeki ABD’nin hedeflerinden biriydi.
“Bush yönetimi, ABD hukuk sisteminin kurallarına takılmamak için bir denizaşırı hapishane kurdu” diyen Eviatar, Af Örgütü için hazırladığı ve tutukluların herhangi bir suçlama olmadan süresiz gözaltında tutulduğunu, mahkumlara ise işkence edildiğini belgeleyen raporunda, Guantanamo’daki kapsamlı insan hakları ihlallerini kınamıştı.
Bunu destekleyecek kamuya açık bir kanıt bulunmasa da Eviatar, ABD Senatosu İstihbarat Komitesi’nin soruşturması da dahil olmak üzere, yapılan çeşitli soruşturmaların Guantanamo’daki onlarca insana işkence yapıldığını kanıtladığını savunuyor.
ABD Donanması’nın Guantanamo Körfezi’ndeki üssü 100 yılı aşkın süredir varlığını sürdürüyor. Ocak 2002’de, yani 11 Eylül saldırılarından birkaç ay sonra, bu üsse kötü şöhretli bir esir kampı eklendi. El Kaide ajanı olduğu iddia edilen Abdurrahim El-Nashiri’yi mahkemede savunan Anthony Natale, Guantanamo ile ilgili hayal kırıklığını şu sözlerle dile getiriyor: “Bu ülkeyi herkes için özgür ve adil bir ülke yapan her şeyin terk edilmiş olmasından utanç duyuyoruz.”
Basına sansür ve katı gizlilik
Guantanamo’yu yerinde görmek isteyen herkesin aşması gereken pek çok engel var. Öncelikle haftalık charter uçaklarının Küba hava sahasından geçmesine izin verilmiyor. Uçaklar önce Küba’nın etrafından dolanıp doğuya doğru uçuyor ve ancak inişe yaklaşırken kadar yönünü üsse çevirmesine izin veriliyor.
DW, haftalarca süren güvenlik kontrollerinin ardından, belirlenen tarihten çok kısa bir süre için ziyaret izni alabildi. Varmadan önce bazı temel kurallara uyulacağına ilişkin imzalanan form, Guantanamo’da gazetecileri bekleyenleri gözler önüne seriyor: hareket özgürlüğü yok ve hepsinden önemlisi basın özgürlüğü yok. Burada hapishaneyi dışarıdan bile görmemize izin verilmedi ve içeriden gelen tüm bilgiler çok katı gizliliğe tabi tutulmakta. Bu, mahkumların avukatları için oldukça sinir bozucu bir durum.
Önceki planlar
11 Ocak, Guantanamo Kampı’nın acı bir yıldönümü. Burada meydana gelen insan hakları ve hukuk ihlalleri, ve hepsinden önemlisi ABD’nin Afganistan’daki savaşının sona erdiği düşünüldüğünde, bu kampın bugün neden hâlâ var olmasına izin verildiği sorusu akıllara geliyor.
Guantanamo’yu kapatmaya yönelik ilk planlar George W. Bush yönetiminin son dönemlerinde gündeme gelmişti. Halefi Barack Obama birkaç kez kampı kapatacağına söz verdi. Ancak kısa süre sonra Kongre’deki çoğunluğunu Cumhuriyetçiler’e kaptırdı. Cumhuriyetçiler de karşı hamle olarak “Guantanamo’da bulunmuş birinin, yargılanma ve tıbbi gerekçeler dahil herhangi bir gerekçeyle ABD’ye ayak basamayacağına” ilişkin bir yasa tasarısı sundular. Avukat Nancy Hollander, bununla birlikte mahkumların ABD’ye naklinin yasal olarak imkansız hale geldiğini söylüyor.
Söylemler ve eylemler
Obama’dan sonra göreve gelen Başkan Donald Trump, Guantanamo’nun açık kalacağını söyledi. Cumhuriyetçiler’e göre Guantanamo, terör saldırılarına karşı koruma sağlamaya devam ediyor ve mahkumların ABD’ye nakledilmesi çok tehlikeli. Ancak bu fikre karşı çıkanlar, kampın varlığının ülkedeki genç Müslümanları radikalleştirdiğini iddia ediyor.
Guantanamo politikasındaki son değişme sinyali yeni Başkan Joe Biden döneminde geldi. Biden, sözcüsü aracılığıyla görev süresi zarfında kampı kapatmayı planladığını açıkladı. Ancak ABD Senatosu İstihbarat Komitesi, konuyu ele almak için yakın zamanda bir araya geldiğinde, toplantıda Biden yönetiminden tek bir isim yoktu. Nancy Hollander’a göre bu, şimdiye kadar verdiği sözleri eyleme geçirmeyen mevcut hükümetin önceliğinin ne olduğunu ortaya koyuyor.
Delilsiz tutukluluk
ABD’de ara seçimler yaklaşırken, Biden yönetiminin muhtemelen Guantanamo’dan daha büyük sorunları var. Guantanamo’nun geleceği belirsizliğini koruyor. Bazı mahkumlar, tıpkı planlandığı gibi, serbest bırakılabilir. Diğerleri de geldikleri ülkelere iade edilebilirler.
Uluslararası Af Örgütü’nden Daphne Eviatar, gelecek konusunda iyimser olduğunu belirterek “Fakat (mahkumların) sayıları azaldıkça bunun ne kadar mantıksız ve ne kadar saçma bir şey olduğu ortaya çıkacak” diyor.
Malum ahlaki gerekçelerin yanı sıra, kampın kapatılması için gayet açık bir argüman da var: Guantanamo’daki bir mahkum, ABD vergi mükelleflerine yılda 13 milyon dolara mal oluyor. Tüm Guantanamo tutuklularının derhal serbest bırakılması çağrısında bulunan Nancy Hollander’a göre bu mahkumları ABD’de tutuklu bulundurmak daha ucuz ancak yasal engeller bir yana bu da sorunun çözümü değil:
“İnsanları 20 yıl boyunca hiçbir suçlama olmadan tutamayız. Ancak ABD, onları suçlamak için yeterli delil olmasa da bir şekilde tehlikeli oldukları kanısında.”
Guantanamo’nun geleceğinin ne olacağına ilişkin soruyu artık rasyonel argümanlarla cevaplamak mümkün değil. Kampın geleceği, ABD’deki birçok konu gibi siyasi çekişmelerin yaşandığı bir alana dönüşürken, “ebedi mahkumlar” bu çekişmelerin gölgesinde 20 yıldır yargılanmayı bekliyor.
Oliver Sallet
© Deutsche Welle Türkçe
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***