YORUM | LEVENT KENEZ
Farkındayım, havuzun başlıkları gibi duruyor. Ama seçim öncesi zor sınavlar bekliyor ittifakı.
Tahmin edildiği gibi Erdoğan’ın seçimlere giderken elindeki en büyük kart Kürtler ve terör olacak. Dün grup toplantısında bunu bir kez daha açık etti.
Erdoğan’ın, “Edirne’deki en büyük hesabı İmralı’dakine verecek. Zannediyor ki her yer şu anda toz pembe, onların da kendi içinde ayrı bir hesaplaşmaları var, bu hesaplaşmayı da yapacaklar,” sözleri masaya hangi planları yatırıp, üzerine konuştukları hakkında ipucu veriyor.
Hiç öyle, “Nasıl oluyor da hapisteki biri diğer hapistekine hesap soruyor, işinize gelince teröristbaşı işinize gelince oyun kurucu” gibi şeylerle vakit kaybetmeye gerek yok. Erdoğan için tutarlı, ahlaklı olmak diye bir şey yoktur. Seçim kazanmak vardır.
Daha önce de benzer sözleri kabinedeyken Yalçın Akdoğan dile getirmiş, “Öcalan bunları sopayla kovalar” demişti. Eski bir taktik ama bu seferki somut adımlarla destekleneceğe benziyor.
Erdoğan konuşmasında “Bu hesaplaşmayı da yapacaklar” ifadesini oldukça vurgulu söyledi. İmralı ile yapılan olası pazarlıklarda bu konunun konuşulduğu intibaı uyandıracak bir şekilde.
Demirtaş’ın hapse girdikten sonra partisinden beklediği tepki ve tavrı göremediği bir sır değil. Öncesinde Kandil başta üzere Demirtaş’ın atanmış bir figürden ziyade kendi aurasını oluşturmuş olması ve bir lider-aktör olarak ön plana çıkması rahatsızlık sebebiydi. Kandil birkaç kez açıktan Demirtaş’ı eleştirmişti. Demirtaş’ın sivillerin öldüğü Diyarbakır-Çınar Emniyet Binası ve Sarıkamış Köyü’ndeki bombalı kamyon eylemleri için PKK’ya yaptığı özür dileyin çağrısı da gerginliğe sebep olmuştu.
Demirtaş’ın cezaevinden paylaştığı mesajlar geçmiş ile ilgili özeleştiri barındıran, bütün Türkiye’yi kucaklayacak, şiddeti reddeden, yeni bir sol hareket ögeleri taşıyor. Dayandığı sosyoloji gereği bölgede PKK’nın izin vermediği bir hareketin pek yaşama şansı yok. “Biz yıllarca dağda olduğumuz için siz varsınız” diyen Kandil’in silahlı vesayetini aşması kolay değil.
Erdoğan’ın, Apo’nun dizginleri eline alarak HDP’yi kendi istedikleri çizgiye getirmesini beklediği anlaşılıyor. Bu olmazsa HDP’nin ya da genel manada Kürt siyasi hareketinin Selocular ve Apocular olarak ikiye bölünmesine gidecek gelişmeler yaşanabilir. İstanbul seçimlerinde Apo’dan ziyade Demirtaş’ı dinleyen tabanının varoluşsal bir tehditle karşı karşıya kalınca yenilikçi mi gelenekçi mi davranacağını şimdiden kestirmek zor. Öcalan’a muhalefet eden olursa MİT’in Sakine Cansız olayında olduğu gibi devreye girdiği durumlar yaşanır mı bilinmez.
Peki bütün bunların Millet İttifakı ile ne ilgisi var? Çok ilgisi var çünkü Erdoğan sadece HDP içinde operasyon peşinde değil. Aynı zamanda terör kartını kullanarak 7 Haziran-1 Kasım benzeri bir iklim peşinde.
HDP’li vekiller için meclise gelen tezkereler ile ilgili olarak İYİ Parti sürpriz olmazsa dokunulmazlıkların kaldırılması yönünde oy kullanacak. CHP, Suriye tezkeresinde olduğu gibi çekimser kalsa da evet oyu verse de Erdoğan için malzeme.
Şehit cenazeleri ile başlayacak bir akıl tutulmasında, İYİ Parti’de HDP ile ilgili kırılma için içerideki ölü hücrelerinin faaliyet geçeceğini tahmin etmek zor değil. Daha küçük çaplı krizler en başta Akşener’in bizzat kendisinin HDP’ye tepki koyması ile devletçi ezberleri tekrarlaması ile büyümemişti.
Millet İttifakı, HDP ile birlikte fotoğraf vermemek için “Zaten ilk turda kendi adaylarını destekleyecekler, ikinci tura kalınca kalkıp da Erdoğan’a verecek halleri yok herhalde” basitliğine düşebilir. Ancak HDP içinde olası operasyon sonucu, Millet İttifakının adayına destek için seçim öncesi ittifakı zor durumda bırakacak garanti ve taahhütleri şart koşarsa işler değişir. HDP ne kadar etkili olup olmayacağı belli olmasa da kimsenin beklemediği bir karar alabilir. Zamanının bütün demokrat kesimlerin destek verdiği 12 eylül referandumunu boykot ettiğini unutmamak lazım.
Millet İttifakı kurmayları, Erdoğan’ın büyük propaganda makinesi ile PKK ile yandaşlık iddiaları ile ilgili İstanbul seçimlerinde olduğu gibi iyi hazırlanmalılar.
Bu arada Erdoğan, Öcalan ve Demirtaş arasında bir hesaplaşmanın olacağını iddia etmişken İmralı notlarındaki ilginç sahneyi hatırlayarak bitirelim:
“Öcalan’dan Demirtaş’a: İsminizi Selahaddin Eyyubi’den almışsınız. Onun Nureddin Zengi ile çekişmeleri, uzlaşmaları vardır. (Gülerek) İlginçtir, abinizin adı da Nurettin’dir. İyi niyetlisiniz, kaçak dövüşmüyorsunuz.”
Malum Selahattin Eyyubi, Zengi’nin emrinde bir yöneticiyken yaptığı fetihlerle kendi liderliğini ispat etmişti. Zengi de onun önünü açmıştı. İkilinin zaman zaman ciddi fikir ayrılıkları yaşadıkları bilinse de tarih, dönüm noktası olacak bir ihtilafı yazmaz.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***