ÖFG TV’ye katılan akademisyen Yalçın Karatepe, ekonomideki krizin sebebinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğunu belirterek, “2018’den 2022’ye geldik, 4 yıl süren bir ekonomik kriz yaşıyoruz” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, tarafından ÖFG TV’de yapılan programa bu hafta Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) Danışma Kurulu üyesi akademisyen Yalçın Karatepe ve Mersin Emniyeti’nde işkenceye uğrayanları konuk oldu.
Gergerlioğlu, Kocaeli Darıca’da esnaflarla bir araya geldiğini belirterek, “İş yerlerini kapatmak isteyen, Pazar tezgahını kapatmak isteyen onlarca insan ile konuştuk. ‘Boşuna uğraşıyoruz, zarar ediyoruz, perişan durumdayız’ diyen esnaflar ile konuştuk ve iktidara karşı çok büyük bir güven kaybı olduğunu gördük. Neden buraya geldik? Nedir bu tablo?” diye sordu.
Akademisyen Karatepe, içinden geçilen ekonomik krizden tüm yurttaşların etkilendiğini belirtti. Ekonomide ortalama bir vatandaş açısından bakıldığında iki temel sorun olduğunu aktaran Karatepe, “Bunlar başında enflasyon geliyor. Derin bir yoksulluk yaratıyor, sahip olduğumuz sınırlı kaynağın satın alma gücünde hızla kaybolduğunu görüyoruz enflasyon karşısında. Tüm bunlar; pandemi ile ilgili değil, dünyadaki gelişmeler ile ilgili değil, Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı verilen bu yönetim modeline geçildiği günden beri, 2018’den beri daha öncesi de var, 2014’te Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması ile başlayan bir süreç ama 2018’den itibaren çok daha derinleşen köklü, yanlış, ekonomik politikalarını ısrarlı bir biçimde hayata geçirme çabasının sonucunda geldiğimiz yer” diye belirtti.
‘EKONOMİNİN SORUMLUSU ERDOĞAN’
Kurulan yeni sistem ile yanlışa yanlış diyecek bir mekanizma bulunmadığı eleştirisinde bulunan Karatepe, “İtiraz mekanizmaları çok güçlü bir şekilde çalışmadığı için Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yanlış politikaya adım adım ve kararlılıkla çünkü yanlış olduğunu bizler söylüyoruz, sizler Meclis’te dile getiriyorsunuz, gazetelerde yazıyoruz ama bunu uygulamakta kararlı olduğunu gösterdi ve uyguladı. Hatta zaman zaman kurumsal anlamda buna itiraz ettiğini düşündüğü yerlerde Merkez Bankası Başkanı değişimi, ya da Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndaki değişimler gibi TÜİK Başkanı’nın değiştirilmesi gibi KHK ile sahip olduğu bir yetkiyi kullanarak görevden almalar vs. yapıyor. Dolayısıyla bugünkü ekonomik durumumuzun sorumlusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır ve onu uygulamaya soktuğu ekonomik program bunu açıkça ortaya koymak lazım” dedi.
‘HASARLARI KALDIRAN TEDBİR YOK’
“Faiz sebep enflasyon sonuç” sözüne dair ekonomide kuram olmadığını sözlerine ekleyen Karatepe, “Dünyanın hiçbir yerinde enflasyonu indirmek için önce faizleri indirmeniz gerekir! Sohbetlerinde bile konuşulmaz. Cumhurbaşkanı bu iddiaya sahip! Hangi kaynaktan beslenerek böyle bir söze sahip oldu bilmiyorum ama öyle bir iddiaya sahip ve bunu da fırsat buldukça hayata geçirmeye çalışıyor. Mevcut yönetim modelinde Cumhurbaşkanı’nın sözü üstüne söz söyleme imkanı yok, istediği şey ya kanun ya kararname olarak çıkıyor ve ona itiraz edecek bir mekanizma yok fakat ekonomi böyle işlemiyor. Geldiğimiz yer itibariyle çok yükselen enflasyon inanılmaz derecede artmış döviz kuru, riski kontrol edilemez seviyeye yükselmiş bir ekonomi geleceğe ilişkin öngörüde bulunmanın zor olduğu bir dönemin içerisine bizi getirip hapsetmiş durumda. Buradan çıkmak için bir yol haritaları var mı? Diyebilirsiniz ki hata yapmışlardır, bu hatadan dönmekte erdemdir, bunu fark edip buradan dönmeye yönelik adımlar atarlar mı? Diye merakla bekliyoruz biz de iktisatçılar olarak ama bakıyoruz öyle bir şey yok! Hatanın ne olduğu bariz bir biçimde ortada dururken bu hatanın yol açtığı hasarları ortadan kaldıracak tedbirler yok” ifadelerini kullandı.
‘PALYATİF ÇÖZÜMLER’
Hatadan dönülmesi yerine palyatif çözümler ile sürecin götürülmeye çalışıldığını aktaran Karatepe, şöyle devam etti: “En son yaptıkları kur korumalı mevduat hesabı bunun son örneği. İnsanlar dövize ilgi gösteriyor ama şu soruyu sormuyor insanlar dövize neden ilgi gösteriyor? Dövize ilgi göstermesinin bir gerekçesi var çünkü Türk Lirası’na güvenmiyor, TL’de kalmanın satın alma gücünün zayıflayacağını, yol açacağını biliyor riskler artıyor vatandaşın kendisini en güvenli hissettiği yer döviz, altın bir kenara koyup beklemek istiyor. Ana sorun ortada durduğu sürece; Türk Lirası’na olan güven kaybı tesis edilmediği sürece sizin bu sunacağınız enstrümanlar, atacağınız adımlar kısa sürede biz söylüyorduk zaten ama belki bir şey yapabilir ama ana sorun olduğu gibi ortada durduğu için çözüm olarak sunulamadı. Her gün kararların değiştiği bir ekonomik sistem içerisinde insanların uzun vadeli planlama yapıp yatırım, istihdam gibi konularda karar alması mümkün olabilir mi? Olamaz!
2001 KRİZİNDEN DAHA AĞIR
İçinde bulunduğumuz dönem 2001 krizinden daha sert bir dönem olduğunu söylüyorum çünkü 2001 krizinin şöyle bir özelliği vardı; bir kriz vardı kalktık 21 Şubat’ta dalgalı kur sistemine geçiyoruz denildi, iktidar yol haritası koydu, takvim koydu, 15 Mayıs’a kadar 15 kanun düzenlemesi vardı, Şubat’tan Mayıs’a kadar 4 aylık bir dönemde birtakım şeyler hayata geçirildi ve ekonomi toparlamaya başladı şimdi zamana yayılmış bir krizden bahsediyoruz. Türkiye ekonomisi 2018’den beri sistemik bir krizin içinde, bazen kurlar, bazen enflasyon, bazen işsizlik üzerinden oluyor. 2018’den 2022’ye geldik, 4 yıl süren bir ekonomik kriz yaşıyoruz! Bunun adını koymak lazım dolayısıyla 2001’dekinden çok daha ağır ve sonuçları da maalesef çok pahalı oluyor.”
BANKALAR TEHDİT EDİLİYOR
TL’nin dövize endekslenmesinin de çözüm olmadığını ve Merkez Bankası’nın bankalara döviz endeksli TL’nin teşviki için süre verildiğini kaydeden Karatepe, şöyle devam etti: “Merkez Bankası bir tebliğ yayınladı dedi ki bankalara: ‘Siz müşterilerinizi ikna edin, onları dövizden vazgeçirin. Eğer vazgeçirmezseniz bendeki paranızdan. Vatandaşınızı ikna edin, onlar TL’ye dönmezse ben bunun faturasını size keserim.’ Oradaki para miktarı epey yüksek, benim tahminime göre 1 Milyar dolara yakın bankacılıkta para var. ‘Bankacılık sisteminde bugün 230 Milyar dolar varsa bunun yüzde 20’si yaklaşık 50 Milyar dolarını çözmeniz lazım, çözmezsiniz bendeki hesabınız üzerinden yüzde 1,5 alacağım’ dedi. Bankacı ne yapabilir ki? Ahmet bey geliyor, bankada 3 bin dolar parası var. ‘Ahmet bey siz TL’ye geçin’ Dese geçer mi Ahmet bey TL’ye zaten TL’nin başına neler geldiğini görüyor. Bu kararı baştan niye düşünmediler? Çünkü açıkladıkları enstrümanlara ilgi olmadığını gördü o zaman bankacılık sistemini zorluyor, sen buradan bunları ikna et diyor. El yordamıyla ekonomiyi yönetmeye çalışıyorlar. Bir yerde patlak verince parmağını koyup orayı tıkamaya çalışıyor ama öteki taraftan daha büyük patlak çıkıyor bu sefer eliyle orayı durdurmaya çalışıyor. Oysa o patlamaya yol açan unsurların birikmiş basınç olduğunu bilse ekonomide ki göstergeler anlamında söylüyorum, o basıncı azaltacak tedbirler alırsınız patlayan noktaya parmak basmak zorunda kalmazsınız ama maalesef iktidarın bunu yapma sınırının da çok olası olduğunu görmüyorum.”
‘ERKEN SEÇİM GEREKİYOR’
İktidarın ekonomide yapacağı bir şey kalmadığını ve seçimlerin yapılması gerektiğine dikkati çeken Karatepe, “Şu anda bizim temel sorunumuz sadece uygulanan politikaların yanlışlığı değil. Yönetim modelinden de kaynaklanıyor. Bu sadece Merkez Bankası’nın para politikası, faiz oranları kararı ile dönüşecek aşamayı çoktan geçti, bizim zihniyet anlamında yönetim modeli anlamında hukuk sistemi anlamında çok önemli değişimlere gitmemiz gerekir ki Türkiye’nin öngörülebilir bir ekonomik döneme girmesi mümkün olsun. Aksi taktirde biz sadece bu iktidar ile ve bu anlayış ile sorunları ancak bir sürü öteleyebilecek işler yaparız ama her ötelememiz, daha büyük sorun olarak karşımıza çıkacaktır. Türkiye ekonomisinin bu iktidar anlayışı ile ve bu yönetim modeli ile düze çıkma ihtimalinin olmadığını düşünüyorum dolayısıyla bunun bir an önce değişmesi lazım ona da çok fazla zaman kalmadı en fazla 16-17 ay gibi bir süre var gibi görünüyor” diye ekledi.
‘SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ’
Gergerlioğlu’nun ikinci konuğu ise 29 Aralık 2021 tarihinde gözaltına alınan ve işkenceye uğrayan İsmail Yolgın katıldı. Yolgın yaşadıkları işkence ve kötü muameleyi anlatarak, suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***