AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) 12. Olağan Genel Kurulu’nda konuşuyor. Burada yaptığı konuşmada, dövizden TL’ye hızlı bir dönüş olduğunu ve bunun devam edeceğinin işaretlerinin olduğunu söyleyen Erdoğan, kurdaki yukarı yönlü dalgalanmay da kabul etti. Erdoğan, “Kurun tekrar oynamaya başlaması geçici bir durumdur” dedi.
Ekonomik beka mücadelesi verdiklerini savunan Erdoğan, ekonomik krizi ‘dış mihraklara’ bağladı. Erdoğan, “Döviz kuru üzerinden bize silah göstermeye kalktılar ama başaramayacaklar bizim silahımız daha güçlü, bizim silahımız Nas” diye konuştu.
Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
‘TÜM GÜCÜMÜZÜ İSTİHDAMA VERİYORUZ’
Bir süredir Türkiye ekonomisini yüksek faiz, yüksek enflasyondan kurtarmanın mücadelesini veriyoruz. Dünya beşten büyüktür diyerek çarpıklıklara itirazımızı dile getiriyoruz, yeni küresel ekonomi sisteminde hak ettiğimiz yeri almak için harekete geçtik. Yıl başından itibaren kurun makul bir seviyede istikrar kazanacağını değerlendiriyoruz. Bunu sağlamak için elimizdeki imkanları kullanacağız. Artık tüm gücümüzü ve imkanlarımızı, istihdam ve istikrar odaklı yeni ekonomimizi yerleştirmeye ve geliştirmeye teksif ediyoruz. Bir süredir Türkiye ekonomisi yüksek faiz yüksek enflasyon sarmalından kurtarıp yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme rotasına sokmanın mücadelesini veriyoruz. Amacımız hem iş insanlarımızı hem vatandaşlarımızı 1 ay, 6 ay, 3 yıl sonrasını görebilecekleri yatırım ve tasarruf kararlarını verebilecekleri güven ve istikrar iklimine kavuşturmaktır. Bir defa şu ikiliyi unutmayacağız. Güven ve istikrar. Kuruluşumuzdan itibaren ekonomik anlayışımızı bu iki kavramın üzerine yerleştirdik.
‘DÖVİZDE DALGALANMAYI KONTROL ALTINA ALDIK’
Döviz kurundaki anlamsız dalgalanmayı önemli ölçüde kontrol altına aldık. Yıl sonu hesap kapatmaları sebebiyle bugünlerde tekrar oynamaya başlaması geçici bir durumdur. Yıl başından itibaren, kurun bu hafta başındaki gibi makul bir seviyede istikrar kazanacağını değerlendiriyoruz. Bunu sağlamak için elimizdeki imkânları da kullanacağız. Faizlerin düşük, kurun istikrarlı, enflasyonun aşağı yönlü, yatırımın üretimin ve ihracatın coşkulu bir şekilde artış gösterdiği bir ekonomik işleyiş inşa ediyoruz. Yeni sistemde kazançlarını artırarak ülkemizi cari fazlaya geçirecek firmalarımız bunu sürekli yeni yatırıma yeni istihdama dönüştürerek bizi hedeflerimize daha da yaklaştıracaktır. Ülkemiz sanayi ve turizmin lokomotifi olduğu bu sürece girmiştir ve hızla yol almaktadır. Vatandaşlarımızdan tasarruflarını kendi paramızda tutmalarını, tüm işlerini kendi paramızla yürütmelerini istiyorum ve tavsiye ediyorum.
‘FAİZİ KİTABIMIZDAN ÇIKARALIM’
Şunu unutmayalım biz kendi paramızı ölçü olarak almadığımız sürece batmaya mahkumuz. Türk Lirası, bizim paramız. Biz onunla hareket edeceğiz. Biz şu dövizmiş bu dövizmiş bunlarla değil, ha bir de hep söyledim yine söyleyeceğim… Faiz aşağı faiz yukarı. Artık lütfen bu işi kitabımızdan çıkaralım. Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar. Bunu bilecek, buna inanacağız ve bununla yolumuza devam edeceğiz. Bu can bu tende oldukça açıkça söylüyorum, ‘faiz sebeptir enflasyon neticedir, bunu söyleyeceğiz. Bütçe tarafında herhangi bir sıkıntımız yok. Öngörülenden daha iyi gerçekleşmelerle yılı kapatıyoruz. İnşallah çok yakında bunu da göreceğiz. Kurdaki dalgalanmanın cazibesine kapılanlar nasıl bunun acı faturasıyla yüzleştiyse aşırı fiyata tevessül edenlerin durumu da farklı olmayacaktır. Biz milletçe bir olduğumuzda, iri olduğumuzda, diri olduğumuzda, kardeş olduğumuzda hep birlikte Türkiye olduğumuzda üstesinden geleceğimiz hiçbir mücadele ve engel yok.
‘KILIÇDAROĞLU SİYASİ EŞKIYALIK YAPMAYI ALIŞKANLIK HALİNE GETİRDİ’
Kılıçdaroğlu kamu görevlilerini tehdit etmeyi, kamu kurumlarını basmayı, bir çeşit siyasi eşkıyalık yapmayı iyice alışkanlık haline getirdi. Önce Merkez Bankasından randevu istedi, randevu verildi. Kendisi brife edildi. Çıktı, yalan yanlış birçok şeyleri anlattı. Dürüst değil, kalibresi bozuk, cins cibilliyet bozuk. TÜİK’ten randevu istedi, vermedi. Ne dedi? Siz imtihanı kaybettiniz. Niye? Merkez Bankası’na gittiniz, orada içeride başka dışarıda başka hareket ettiniz. Helalleşme ve benzeri söylemlerle kendini demokrat göstermeye çalışırsa çalışsın, başında bulunduğu partinin genlerindeki faşistlik bir noktada böyle hortluyor. Kamu kurumlarına emrivaki ile gittiği için kapıda kalıyor. Bunun son örneğini MEB’de yaşadık. CHP’nin başındaki zatın bu eşkıya vari baskınlarla derdi kamu kurumlarından bilgi almak değil, orada kaos ve kargaşa çıkarmaktır. Bay Kemal devletin kurumlarını yozlaştırmak, yıpratmak asla mümkün değildir ve bundan sonra devletin kurumlarına rastgele gidemeyeceksin. Bitti artık. Her şeyden önce devletin kurumlarına gidebilmek dürüstlük gerektirir.
‘BAKALIM BU İTTİFAKLA NEREYE KADAR GİDECEKSİNİZ’
Sende bu dürüstlük yok. Sana bugüne kadar yeri geldi savunma bakanlarımı, dış işleri bakanımı gönderdim. Gidin brife edin, bilgilendirin diye. Ama sen adam değilsin ya. Değilsin. Dürüst değilsin dürüst. Merkez Bankası bağımsız değil diyordun, seni kabul etti. Buyur, demek ki bağımsız ama sen bağımsız değilsin. Ben senin ipinin kimlerin elinde olduğunu çok merak ediyorum. O da meydana çıkacak tabi. Bakanlarımız ve diğer kamu görevlilerimiz de bu kifayetsiz muhterise böyle bir fırsatı vermeyerek doğrusunu yapıyorlar. Halbuki genel başkanlık ve milletvekilliği sıfatını bir kenara bıraktım, herhangi bir vatandaş olarak istedikleri kuruma istedikleri zaman gidip diledikleri bilgiyi alma hakkına sahip olduklarını çok iyi biliyorlar. Ama dert başka olunca ortaya böyle can sıkıcı görüntüler çıkıyor. Kandil’i bombalayacakmış iktidara geldiğinde. Sen iktidara mı geleceksin? Kandil’dekilerle dirsek dirseğe, Ankara’dan İstanbul’a onlarla yürüyen sen değil misin? Onlar sana övgü yağdırdıkça zevkten 4 köşe oluyorsun. Kandil’dekiler sana övgü yağdırdıkça zevkten dört köşe oluyorsun. Sana nasıl güvenecekler ya. Mümkün mü? Eh şimdi de ittifakınız kurdunuz, bakalım bu ittifakla nereye kadar gideceksiniz?
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***