Sade evinde, yerde yatan Siahouk’un sağ elindeki yaradan şiddetli bir acı duyuyor. Kabus gibi bir karşılaşmanın sonucu.
70 yaşındaki çoban bir göletten su almaya gittiğinde İran’ın Sistan-Belucistan Eyaleti’nde “gando” diye bilinen Hint timsahının saldısına uğradı.
İki yıl önceki travmatik olayı “Geldiğini görmedim” diye anlatmaya başlıyor. Şok hali ve inanamamazlık hala gözlerinde canlı.
Siahouk, kırışmış sol eliyle, kemikli yüzünü sıvazlarken o anı yeniden yaşıyor gibi. “Çenesindeki plastik su şişesini sıkarak kurtulmayı başardığını” anlatıyor.
Siahouk kan kaybı nedeniyle yarım saat bilincini kaybetti.
Yutulan çocuklar
Siahouk’un anlattıkları çoğu çocuk çok sayıda kurbanın başına gelenlerle benziyor. İran medyasında sık sık, Beluci çocukların ürkütücü yaralarıyla ilgili haberler yer alıyor.
2016’da 9 yaşındaki Ali Rıza bir timsah tarafından yutuldu.
Temmuz 2019’da 10 yaşındaki Hawa, timsah saldırısında sağ kolunu kaybetti. Çamaşır için su almaya giden Hawa, tam timsah tarafından çekiliyordu ki, yanındaki arkadaşlarının mücadelesi sayesinde kurtuldu.
Saldırılar, İran’ın akut su sorunu yaşadığı, bu nedenle de gandoların doğal yaşam alanlarının daralıp, yiyecek kaynaklarının azaldığı bir dönemde yaşandı. Aç kalan hayvanlar, bölgelerine yaklaşan insanları ya av ya da kuruyan kaynaklarına tehdit olarak görüyorlar.
İran ve Hint altkıtasına yayılmış haldeki gandolar geniş burunlu timsahlar ve Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) tarafından “tehdit altında” olarak görülen bir tür.
İran’da 400 kadar, tüm nüfusun %5’inin yaşadığı tahmin ediliyor. İran Çevre Kurumu, hem gandoların hem de bölgede yaşayanların korunması adına dengeyi bulmak için elinden geleni yaptığını söylüyor.
Son yıllarda susuzluk nedeniyle yaşanan tüm bu trajedilere karşın, bu taahhüdün yerine getirildiğine işaret eden çok az şey var. Gandoların İran’daki başlıca yaşam alanı olan Bahu-Kalat Nehri’nin kenarındaki yollarda, neredeyse hiç uyarı tabelası yok.
Hükümetin anlamlı bir stratejisi olmaması nedeniyle, gönüllüler gandoların susuzluklarını giderip, karınlarını doyurarak türü kurtarmak için harekete geçti.
Nehirle aynı adı taşıyan Bahu Kalat köyünde, yıllardır gandolarla birlikte yaşayan Malek-Dinar ile oturduk.
Malek-Dinar, bir zamanlar muz, limon ve mango yetiştirdiği toprakları için “Bu yaratıklara su gitsin diye bahçelerimi gözden çıkardım” diyor.
Nehrin hemen yakındaki kıyısında düzenli bir şekilde tavuk göğsüyle beslediği birkaç gando var.
Malek-Dinar, “Berbat sıcak nedeniyle kurbağalar ve avladığı diğer hayvanlar azaldı” diyor. “Haydi, buraya gelin, haydi” diye bağırarak timsahları topluyor ve benden güvenli bir mesafede kalmamı istiyor.
Göz açıp kapayıncaya kadar iki timsah ortaya çıkıp, tanıdık beyaz kovadan paylarına düşen tavuğu yemek için bekliyorlar.
‘Susuz kim yaşayabilir?’
İran’da su kıtlığı Sistan-Belucistan’a has değil. Ülkenin güneybatısındaki petrol zengini Huzistan eyaletinde Temmuz ayında çıkan protestolarda çok sayıda kişi öldü. Kasım sonunda da ülkenin orta kesimlerindeki İsfahan’da, Zayende-Roud Nehri’nin kuruyan yatağında toplanan eylemcilerin üzerine ateş açtı.
Küresel ısınmanın çirkin yüzü İran’da şimdiden görülüyor. Belucistan’daki etkileri ise on yıllardır süren kötü su yönetimiyle birleştiğinde feci olabilir.
Bir kum fırtınasında sığınmak için Şir-Muhammed Pazarı’nda durduk ve açıkta çamaşır yıkayan kadınlarla karşılaştım.
35 yaşındaki Meleknaz “Boru şebekesi var ama muslukta su yok” diyor. Eşi Osman, duşlarla ilgili soruma gülümseyip, hemen yanda çocuğunu tuzlu suyla dolu bir tenekede yıkayan kadını gösteriyor.
Beş çocuk babası Osman ve sohbete katılan kuzeni Nuşervan, komşu Pakistan’a orada daha çok paraya satılan yakıt taşıyarak geçiniyorlar.
Nuşervan “Sayısız risk var” diyor ama “ortada iş yokken olursa olsun” diye de ekliyor. Risk gerçekten büyük ve gerçek. Şubat ayında, İranlı sınır muhafızları bir grup “yakıt kaçakçısına” ateş açıp, en az 10 kişiyi öldürdü.
İran yönetimi güvenlikten kaygılanırken, hassas sınır bölgesinde bu tür operasyonlar sık sık yapılıyor.
Osman “Çektiklerimizi bilerek görmezden geliyorlar. İnan biz devlet düşmanı değiliz” diyor ve hem kendisinin hem de birçok hayalkırıklığına uğramış Beluci’nin “sistematik ihmal” diye tanımladığı durumdan şikayet ediyor.
Osman ve sayısız birçok Beluci için işsizlik, bir zamanlar huzur içinde birlikte yaşadıkları gandoları bile düşman eden su sıkıntısından çok daha önemsiz bir sorun.
“Hükümetten bir yardım beklemiyoruz. Bize tabağa koyup, iş sunmalarını da beklemiyoruz” diyor Nuşervan ve ekliyor:
“Biz Beluciler, çölde bir parça ekmekle yaşabiliriz. Ama su hayatın özü. Susuz yaşayamayız. Kim yaşayabilir ki?
KAYNAK: BBC TÜRKÇE
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***