Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde ekonomist ve akademisyenlerle sohbet toplantısı gerçekleştiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantı öncesinde kısa bir konuşma yaptı.
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
“Türkiye ilk defa bizim hükümetlerimiz döneminde kesintisiz kalkınma dönemi yaşadı.
Şu anda IMF’ye borcumuz olmadığı gibi IMF ile herhangi bir kontağımız da yok.
Bugün artık Türkiye eğitimden sağlığa ulaştırmadan sanayiye kadar her alanda ihtiyacı olan alt yapıya sahiptir. Tüm veriler artık bu altyapının hazır olduğuna işaret ediyor. Amacımız bu güçlü altyapı üzerinde ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokmaktır. Küresel ekonominin iplerini ellerinde tutan ülkeler 2008 finans krizinden beri ciddi bir bocalama içindedir. Türkiye’nin de aralarıdna bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin bir üst lige çıkmak için yaptıkları baskıyla bu bocalama daha da artmıştır. Koronavirüs salgını bu tablonun çok daha net görünebilmesini sağlamıştır. Finans krizini çözmek için başlatılan ve salgınla daha da artarak süren para arzı pek çok sorunu da beraberinde getirmiştir. Bu tablo Türkiye için gelişmiş ülkeler sınıfın çıkma hedefini hayata geçirmesi bakımından oldukça uygun bir zeminin varlığının aynı zamanda ispatıdır. Uzak Doğu ile Avrupa arasındaki en önemli lojistik, insan gücü olduğumuz gerçeğini sadece biz değil herkes biliyor. İşte bu amaçla ekonomi politikasında tarihi bir değişim başlattık. Bu değişim yeni de başlamamıştır. Uzunca bir süredir de devam etmektedir. Öncelikle klasik ekonomi anlayışının yüksek faizle enflasyonu kontrol altında tutma yaklaşımını bir kenara bıraktık. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkeyi büyütme temelli bir ekonomi politikasına yöneldik. Her şeyden önce bu tercihin beraberinde getirdiği pek çok riski pek çok soru işareti var.
Yine son 9 yıldır ülkemizin kesintisiz bir şekilde maruz kaldığı siyasi sosyal askeri tehditlerin içinde zaten bulunan ekonomik boyut 2018’den sonra artık ilk sıraya çıkmıştır. Türkiye’yi başka türlü dize getiremeyeceğini görenler tüm güçlerini ve imkanlarını ekonomi alanına yöneltmiştir. Maalesef içimizde de bu kirli senaryoya figüranlık yapmaya gönüllü epeyce bir siyasetçi, akademisyen, medya mensubu çıkmıştır. Ama önümüzdeki fırsatlar öyle büyük ve tarihi ki bu risklerin hepsini de göze almaya değdiğine inanıyoruz.
Nitekim döviz kurunda bir süredir yaşadığımız anormal dalgalanma bu risklerden biri olarak kapımıza dayanmıştır. Bu dalgalanmayı faizleri yükselterek durdurmamız yönünde baskılara maruz kaldığımızı hepiniz biliyorsunuz. Bu sır değil hatta kendi arkadaşlarımız arasında bile aynı yönde değerlendirmeler yapanlar olduğunu da itiraf etmek isterim. Biz kendi programımızı uygulamakta ısrar ettik. Paketi açıklayınca kurun üzerindeki köpüğün bir günde ortadan kalktığını gördük.
Dolardaki artış sırasında fiyatları hangi hızla ve hangi oranla yükseltiyorlarsa aynı şekilde şimdi de geri indirmelerini özellikle bekliyoruz. Günde birkaç defa fiyat listesi düzenleyenlerin, etiket değiştirenlerin, kusura bakmasınlar, millet adına takipçisi olacağımı hatırlatmak istiyorum.
Finans kısmındaki dengeyi kısa sürede oturttuğumuzda önümüzdeki yaz aylarıyla birlikte ülkemizin bambaşka bir ekonomik iklime girdiğine şahitlik edeceğiz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***