İklim krizinin etkisinde yaşanan küresel ısınma ve sıcak hava dalgaları, sonuçlarını kuraklık olarak gösteriyor. Kuraklıktan etkilenen ülkelerden biride Türkiye. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZMO) Mayıs 2021 Kuraklık Raporu’na göre, ayın başında 22 olarak tespit edilen kuraklıktan etkilenen il sayısı Mayıs ayında yağmurların yağmaması ile birlikte 41’e yükseldi. Mayıs ayında kuraklıktan en fazla zarar gören ürünlerin ise arpa, buğday ve kırmızı mercimek olduğu açıklandı.
Raporda, kuraklıktan etkilenen illerin başını Diyarbakır çekerken, Diyarbakır’ı Urfa, Batman, Adıyaman, Mardin, Antep gibi Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında bulunan bölge kentleri takip etti.
ÇİFTÇİLER MAĞDUR EDİLİYOR
Mezopotamya Ajansı’ndan Müjdat Can’ın haberine göre Urfa’nın Diyarbakır, Mardin ile birlikte kurak iklim kuşağında bulunduğunu belirten Urfa Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Abdullah Melik, bunun son 3 yıldır devam ettiğini söyledi. 2020 yılında çiftçilerin ciddi anlamda kuraklıkla karşı karşıya kaldığını belirten Melik, “2021 yılı yine kurak görünüyor. Çiftçilerimiz daha önceki yılda almış oldukları mazotu, gübreyi, tohumun parasını borçlu bir şekilde alıp hasat edemezken, yine borçlu bir şekilde maalesef ekecek. Kuraklık desteklemesini henüz vermeyen hükümet, çiftçileri mağdur ediyor” diye konuştu.
1 TON GÜBRE BİR DÖNÜM ARAZİYE EŞİT OLMUŞ
Çiftçiler açısından maliyetlerin çok yüksek olduğunu, üstüne kuraklığın binmesi ile beraber çiftçinin perişan olduğunu ifade eden Melik, “Bugün bir kilogram üre gübre 17.9 TL. Yani bir ton gübre 17 bin 900 TL. DAP gübre ise 16 bin 150 liraya üreticiye mal oluyor. Neredeyse bir ton gübre bir dönüm araziye eşit olmuş. İnsanlar gübre alıp araziye atacağına gidip arazi alsalar daha iyi olur. Çünkü hemen hemen eşit olmuş” dedi.
DEDAŞ’IN ÇİFTÇİYE YAPTIĞI YANLIŞ
Urfa, Mardin, Diyarbakır’da DEDAŞ gerginliğinin çok olduğunun altını çizen Melik, “Çiftçi aslında borcunu veriyor. DEDAŞ çiftçiye diyor ki, sen bana aydan aya para vereceksin. Çiftçi hasattan hasada parayı verebilir. DEDAŞ’ın yaptığı bu nedenle yanlış bir uygulamadır” diye konuştu.
TARIMDAN YÜZDE 48 KOPUŞ
Kuraklıktan dolayı zorluk yaşandığında çiftçilerin tohum, gübre, zirai ilaç ve mazot alamadığını söyleyen Melik, Türkiye’de yaklaşık olarak üretimin yüzde 48 oranında gerilediğini ifade etti. Melik, “Bu Türkiye’de yaklaşık olarak bir milyon üzerinde olan çiftçinin 480 bininin çiftçiliği bıraktığı anlamına geliyor. Bir ülkede üretim yapamazsanız dışa bağımlı olmuş olursunuz. Dışardan ithalat yaptığınız zaman da elinizdeki dolar rezervi ile ha bire buğday ithal edersiniz, ha bire arpa, mercimek ithal edersiniz. Halbuki Urfa ilimiz Türkiye pamuğunun yüzde 50’sini üretmektedir. Yine kırmızı mercimekte Türkiye’nin yüzde 36’sını üretmektedir Güneydoğu illeri. Yine fıstıkta Urfa tek başına fıstığın yüzde 50’sini üretmektedir. Hububatta ise Urfa ülkenin yüzde 17’sini üretmektedir. Mısırda da yüzde 20-22’sini üretmektedir, bu ciddi bir anlamdır. Urfa’da maalesef bu kadar üretim varken tarıma dayalı sanayi gelişmemektedir” diye konuştu.
TARIMA DAYALI SANAYİ GELİŞMEDİ
Tarıma dayalı sanayinin gelişmemesinden dolayı Urfa’da yaklaşık olarak her yıl 350 bin, 400 bin tarım işçisinin Türkiye’nin çeşitli illerine gidip ırgatlık yaptığını belirten Melik, “Zor, kötü koşullarda çalışmaktalar. Hatta gittikleri illerde ise etnik kökeninden yani Kürt oluşundan, Arap oluşundan dolayı da hor görülmektedir. Bir sürü ziraat mühendisi arkadaşımız da bundan dolayı boş gezmektedir. Ama ilimizde tarıma dayalı sanayi gelişmiş olsa bunların hiçbiri yaşanmayacak. Urfa yaklaşık olarak yılda 26 milyar TL bir tarımsal üretime sahip. Bu 26 milyar TL işlendiği zaman yine 500 milyar TL’yi bulabilecek bir kapasiteye sahip oluyor. Bir an önce Urfa’da da tarıma dayalı sanayinin gelişmesi gerekiyor” dedi.
GAP TAMAMLANMALI
Tarımın Urfa’da artması için GAP’ın bir an önce bitirilmesi gerektiğini belirten Melik, şöyle konuştu: “GAP’ın şu an sulamada yüzde 29’u, enerjide ise yüzde 74’ü bitmiş. Şimdi Urfa’nın 11 milyon dönüm ekilebilir tarım arazisi var. Bunun yaklaşık 7 milyon dönümü sulanabilir tarım arazisi. Ama maalesef 4 milyon dönümü sulanıyor, 3 milyon dönümü sulanmıyor. Buda ciddi bir kayıp. Hükümetin dışa bağımlılığı bırakıp, çiftçiyi desteklemesi lazım.”
‘ÇİFTÇİ HESABINI YAPMALI’
Çiftçileri sadece bir yılın değil birkaç kötü yılın beklediğini belirten Melik, “Çünkü çiftçi aç, perişan, sefil. Bir yıl öncesinden kuraklığı yaşamış, bir yıl daha kuraklık yaşayacak. Şu anda yağışlar sadece tohumun çimlenmesine yetecek kadar yağmış. Bitkinin gelişimi için yeteri derecede yağış yağmamış. Dolayısıyla çiftçi bu yıl yine kuraklık yaşayacak. Atatürk Barajı’nın yaklaşık olarak 1 milyon metreküp su rezervi düşmüş durumda. Bu hububatta da ciddi anlamda sıkıntı yaşayacağız anlamına geliyor. Belki pamuk ve mısırda da DSİ üreticilere suyu taşıyamayacaktır. Ne yapılması gerekir. Kuraklığa dayanıklı çeşitler geliştirmesi gerekir. Dolayısıyla basınçlı sulama sistemlerine geçilmesi gerekir” dedi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***