Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın pazartesi günü duyurduğu kur korumalı TL mevduat uygulaması fiilen başladı. Kamu bankaları önceki gün müşterilerine ürünü kullandırmaya başlarken özel bankalarda da dün satış gerçekleşti.
Kamuoyunda oluşan birçok soru işareti dün netleşirken, uygulamaya ilişkin mevzuat konusunda ise tartışmalar sürüyor. Merkez Bankası, DTH’ı bozdurarak TL’ye dönecekler için tebliğ çıkardı. Ancak Hazine ve Maliye Bakanlığı henüz ikincil mevzuatı oluşturmadı. Uzmanlara göre Hazine’nin kur farkı maliyetini üstlenebilmesi için öncelikli olarak yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Ardından da tebliğ veya uygulama yönetmeliği gibi ikincil mevzuatın çıkması gerekiyor. Para piyasalarında dövize yöneliş trendinin tersine dönüştürülmesi amacıyla gündeme getirilen kur korumalı TL mevduat sisteminin ilk günleri, bankalar ve müşterilerin konuyu anlama çabalarıyla geçiyor. Sisteme ilişkin mevzuat da henüz tam olarak çıkarılmadığı için, kafalardaki soru işaretlerinin önemli bir kısmı giderilse de kritik bazı konular henüz netliğe kavuşmuş değil.
Erdoğan tarafından açıklanan “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat” sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, döviz tevdiat hesaplarına yönelik bir tebliğ yayınlandığını vurgulayarak, Türk Lirası mevduatında oluşacak olası zararın Hazine tarafından nasıl karşılanacağına ilişkin bir mevzuatın olmadığını kaydetti.
Özel, Erdoğan tarafından açıklanan “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat” sisteminin faiz gelirinin kur gelirinden az kalmayacak olmasının garanti edilmesi olduğunu belirterek, “Hazine’nin bunu yapabilmesi için bütçede bir kalemin olması ve kanuni bir altyapının hazırlanması gerekmektedir. Bu yetki, Meclis’in devredilemez yetkisidir” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesi ile ülke ekonomisinin büyük tahribata uğratıldığını belirten Özel, “Türk lirasında aşırı değer kaybına neden oldu. Öyle ki Haziran 2018’de 4,80 lira olan dolar kuru bugün 12,5 liradır. Son 2,5 ayda Türk Lirası dolar karşısında yarı yarıya değer kaybetmiş, dolar 9 TL’den 18 liraya kadar yükselmiştir” değerlendirmesinde bulundu.
‘Kur korumalı mevduat hesabında anaparadan olma riski de var’
Aktaş, ‘Vade bitmeden hesabını kapatmak isteyen faiz hakkını yitirecek, bu normal. Ancak hesap kapatma tarihinde kur, hesap açılan tarihteki düzeyin altındaysa anapara eksik ödenecek’ dedi.
MERKEZ BANKASI DEFALARCA ATEŞE BENZİN DÖKTÜ
Özel, etkin ve bağımsız olması gereken Merkez Bankası’nın Erdoğan’ın talimatlıyla defalarca ateşe benzin döktüğünü kaydederek, şunları kaydetti:
İktidar partisi önce ‘Çin modeli’, sonra ‘Yeni bir şey deniyoruz’ demiş, Türk Lirası’nın aşırı değer kaybını önleyemeyince bu kez ‘kur korumalı mevduat’ uygulamasına geçilmiştir. Bu uygulama en yalın tarifle ‘faize para yatıranlara ek faizi, faize para yatıramayanların ödeyeceği’ bir yöntem dayatıyor. Hayat pahalılığı ve açlıkla mücadele eden asgari ücretlinin, yoksulun, işsizin, işçinin, öğrencinin, çiftçinin bir de zenginin mevduatını korumakla sorumlu kılınması, AKP’nin yoksulun değil zenginin, dar gelirlinin değil varlıklının çıkarlarını koruyan bir iktidar olduğunu ortaya çıkarmıştır.
HAZİNE TARAFINDAN NASIL KARŞILANACAĞINA İLİŞKİN MEVZUAT YOK
Daha birkaç ay önce 10 lira olan dolar kurunun bugün 12,5 olmasının ekonomi yönetiminin başarısı olarak pazarlandığını belirten Özel, “Faizin kötü yönetimin bir sonucu değil, tüm kötü gidişatın tek sebebi olduğu iddiasından Recep Tayyip Erdoğan zımnen vazgeçmiştir. Yapılan düzenleme faizle mücadele değil, faiz gelirinin kur gelirinden az kalmayacak olmasının garanti edilmesidir” görüşünü paylaştı.
Özel, Merkez Bankası’nın döviz tevdiat hesaplarına yönelik bir tebliğ yayınlandığını vurgulayarak, Türk Lirası mevduatında oluşacak olası zararın Hazine tarafından nasıl karşılanacağına ilişkin bir mevzuatın olmadığını kaydetti.
Oluşacak görev zararına yönelik bütçede bir kalemin olmadığına işaret eden Özel, “İktidar partisi genel başkanının, ilgili bakanın ve banka temsilcilerinin yaptığı açıklamalar bu telafinin Hazine tarafından karşılanacağını ifade etmektedir. Hazinenin bunu yapabilmesi için bütçede bir kalemin olması ve kanuni bir altyapının hazırlanması gerekmektedir. Bu yetki, Meclisin devredilemez yetkisidir. Bu uygulama için hem bir yasal altyapı eksikliği hem de bir ek bütçe gerekliliği apaçık ortadadır” değerlendirmesinde bulundu.
Özel, bu süreçte TBMM’nin by-pass edildiğini söyleyerek, “TBMM’nin Türk milleti adına kullandığı yasama yetkisine başka kurumlarca el uzatılmasına başta Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, tüm milletvekillerinin karşı çıkması gerekmektedir” ifadesini kullandı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***