İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, polisin olduğu olaylarda ses ve görüntü kaydı alınmasının engellenmesini durduran karar için, “Danıştay’ın dikkat çektiği hassasiyet doğru” dese de hem Emniyet hem de bakanlık Danıştay’a itiraz etti. İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Danıştay 10. Dairesi’nin, toplumsal olaylarda halkın cep telefonuyla video çekmesinin engellenmesine dair oy birliği ile verdiği yürütmeyi durdurma kararıyla ilgili itiraz dilekçesi verdiği ortaya çıktı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Danıştay’ın polisin müdahale ettiği olaylarda görüntü alınmasını yasaklayan genelgenin ‘yürütmesinin durdurulması’na ilişkin “Danıştay’ın dikkat çektiği hassasiyet, doğru bir hassasiyet” ifadelerini kullanmıştı.
SES VE GÖRÜNTÜ KAYDI ALANLARIN ENGELLENMESİNİ İSTEDİ
Emniyet Genel Müdürlüğü, 27 Nisan’da yayımladığı genelge ile polislerin kamusal alanda ‘görevlerini yaparken’ ses ve görüntü kaydı alanların engellenmesini istedi. Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş’ın imzasıyla yayımlanan genelgede, polisleri kaydeden kişilerin engellenmesi ve haklarında adli işlem yapılması gerektiği bildirildi. Buna gerekçe olarak ise ‘özel hayatın gizliliğinin ihlali’ ile ‘kişisel verilerin hukuka aykırı olarak paylaşılması’ gösterildi; ses ve görüntü kaydı alınmasının, polisin görevini yapmasını engellediği de iddia edildi. Bunun üzerine aralarında Ankara Barosu’nun da bulduğu 36 baro ile basın meslek örgütleri, genelgeyi iptal talebiyle yargıya taşıdı.
Birgün’den Uğur Şahin’in haberine göre Danıştay 10. Dairesi, yasal dayanağı sorgulanan genelge hakkında “yürütmeyi durdurma” kararı verdi. Daire, Emniyet’in söz konusu genelgeyle basın özgürlüğünü kısıtlayıcı yönde yasa koyucu yerine kural ve sınırlamalar getirmeye çalıştığına vurgu yaptı; genelgeyi Anayasa’ya aykırı buldu. Kararda, temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlandırılabileceği, yasama yetkisinin de Meclis olduğu ifade edildi.
SOSYAL MEDYADA YAYIMLANMASI İHLAL
Emniyet Genel Müdürlüğü, 16 Aralık’ta söz konusu karara itiraz etti. Danıştay İdari Daireleri Kurulu Başkanlığı’na gönderilmek üzere kaleme alınan ve Danıştay 10 Dairesi’ne iletilen dilekçede, kararın kaldırılması talep edildi. Dilekçede şunlar öne sürüldü:
“Genelge ile Anayasa ve haberleşme özgürlüğünü kısıtlayacak hiçbir husus düzenlenmemiştir. Amaçlanan sadece polisin görevini engelleyici şekilde hareket edilmesi halinde personelin yetki ve haklarının bulunduğu ifade edilmesidir. Genelgenin ‘basın hürriyeti’ni sınırlayıcı düzenlemeler içerdiği şeklinde gerekçeler gerçeğe uygun değildir. Üçüncü kişilerin olayların yalnızca bir boyutunu kayıt altına alarak ya da değiştirerek, kişisel menfaatlerle sosyal medyada yayınlamalarının gerek personelimiz gerekse vatandaşlarımız için Anayasa ve mevzuatta yer alan tüm bu sınırların ve sorumlulukların ihlali sonucunu doğuracağının belirtilmesi ve personelimize bu ihlaller karşısında yasal haklarının hatırlatılması amacıyla personelimizi bilgilendirir nitelikte ‘ses ve görüntü kaydı alınması’ konulu genelge düzenlenmiştir.
‘ÇOK YAKIN YERDEN ÇEKİM İLE POLİSİ ENGELLEMEK’
Kamuya açık bir yerde bir olaya müdahale eden, yetkisini kullanan polisi engellemek, cep telefonu ile çekim yaparken polise müdahale etmek, çok yakın bir yerden çekim yapmak suretiyle polisin görevini yapmasını engellemek amacını taşıyan çekimler ile ortada toplumsal bir olay veya suça konu olabilecek fiil olmaksızın ses ve görüntü kaydının alınması eylemlerinin ‘özel hayatın gizliliğini ihlal’ ve ‘kişisel verilerin kaydedilmesi’ suçlarına vücut verdiği tartışmasızdır.
POLİSİN MÜDAHALESİ ORANTILI DAHİ OLSA…
Polisin müdahale ettiği olaylarda olayın tarafın olmayan 3. şahıslar tarından alınan ses ve görüntü kaydının polisi hedef haline getirebileceği aşikârdır. Modern dünyada, sosyal medya vasıtaları aracılığıyla bilgi paylaşımının artmasının yanında elde edilen verilerin değiştirilerek veya yönlendirilerek suç örgütlerine kolaylıkla servis edilebileceği görülmektedir. Bu nedenle görevi gereği olaya müdahale eden bir polisin müdahalesi orantılı dahi olsa, yalnızca silah kullanırken bile görüntü altına alınması toplumsal infial yaratabilecek şekilde kitlelere ulaştırılabilmektedir. Açıklanan nedenlerle genelgenin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin kararın kaldırılması gerekmektedir.”
EMNİYET’İN DİLEKÇESİ İLE TIPA TIP AYNI
İçişleri Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden Danıştay 10.Daire Başkanlığı’na gönderilen dilekçede, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün sunduğu dilekçe ile neredeyse tıpa tıp aynı ifadeler kullanıldı. 17 Aralık’ta gönderilen dilekçede, “yürütülmesinin durdurulmasına” ilişkin kararının kaldırılması talep edildi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, söz konusu genelgenin gazetecileri etkilemeyeceğini söylese de çok sayıda gazeteci, genelge bahanesiyle, keyfi şekilde gözaltına alınmıştı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***