YORUM | M. NEDİM HAZAR
Kısa süre önce “yangın metaforu” kullanarak bir makale yazmıştım. Merak edenler şuradan okuyabilir.
Yangın çıkarmak çok tehlikeli bir eylemdir ve totaliter rejim peşinde koşanlar çok meraklıdır ortalığı ateşe vermeye. Çünkü çok iyi bilirler ki, alevin korkutucu ve dolayısıyla diğer endişeleri bastırıcı bir yönü vardır. Yanan bir evdeyseniz öncelikle canınızı kurtarmayı düşünürsünüz.
Bahsi geçen yazıda Erdoğan’ın bu son yangını çıkarması durumunda artık söndüremeyeceğini ifade etmiştim.
Bir de itirafım var.
Şahsen son ana kadar ben de pek çok yazar-çizer gibi Erdoğan’ın inadından dolayı tüm bunları yaptığını düşünüyordum.
Ancak şimdi idrak edebiliyorum ki, bu işin inatla ilgisi yok.
Çünkü şu an ülkeyi iki dudağı arasına hapseden şahıs bu memleketi zerre kadar sevmemektedir.
Başka türlü izahı mümkün değil çünkü.
Pek çok uzman hemen her platformda Saray ve Erdoğan’ın bu mantıksızlığında bile bir mantık arayarak kendini telef ediyor. Yazık…
Mesele şu:
Erdoğan bir elinde benzin bidonu, gece gündüz önüne neresi gelirse ateşe veriyor.
Diğer elinde ise bir pet şişe su var, sonradan göstermelik de olsa bu yangını söndürmek ister gibi görünüyor.
Faiz kararıyla ülkeyi attığı ateş çukuruna, Merkez Bankası’nın sahip olmadığı paralarlar müdahale eder gibi görünmesinin başkaca izahı yok çünkü.
Bir yandan dövizin yükseleceğini bile bile faizi aşağı çekiyorsunuz, sonra piyasaya milyar dolarlar sürerek dövizi aşağı çekmeye çalışır bir görüntü çiziyorsunuz!
Turşu, lahana, perhiz ya da her neyse ondan işte.
Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi getirdiği nihai noktayı bütün dünya son derece net olarak görürken, halkın hala yüzde 30’luk bölümünün bunu umursamaması yangını büyütüyor, etkilerini daha kalıcı kılıyor.
Acı bir gerçek var…
Erdoğan hemen yarın, “Ben yoruldum gidiyorum” dese bile bu ülke en az 20 yıl kendine gelemeyecek.
Dahası gelenlerin benzer bir iktidar sarhoşluğu ile Erdoğan ve dikta aşkı kadar olmasa da ona yakın bir ruh haline kapılmalı da hiç şaşırtıcı olmaz benim için.
Nereden anlıyoruz bunu?
Bugün muhalif gibi görünüp, iktidara sert ve haklı eleştiri yapanların mesele çözüm noktası olduğunda nasıl zurnanın “zırt” diye deliğine basmalarından anlıyoruz.
Söz gelimi CHP’nin pek çok vekilinin (elbette birkaç istisna var) kafası ile mevcut iktidarın kadroları arasında yazık ki milim zihniyet farkı yok.
Ya da İYİ Parti başkanının geleceğe bakışı ile Bahçeli ve avanelerinin bakışı arasında yazık ki çok fark olmayacak diye ciddi endişeler taşımaktayım.
Toparlıyorum…
Tayyip Erdoğan yaptığı her şeyi ister kibri, ister inadıyla olsun bilinçli yapıyor ve sonuçlarını zerre kadar umursamıyor.
Ülke savrulduğu uçurumdan son sürat çakılmaya doğru giderken kendince bazı güvendiği noktalar var. Vaktiyle sakladığı yüz milyarlarca dolarlık dövizler gibi.
Ancak bu güvencesinin de yaktığı yangınla artık birebir baş edemeyeceğinin farkında değil.
O zannediyor ki, en azından bir süreliğine de olsa (mesela birkaç aylık) bu yangını söndürebilecek.
Oysa yangın sadece ülkenin bugününü değil, en az bir iki kuşak sonrasını bile çoktan kül etmiş durumda.
Hasılı kelam, o tren çoktan kaçtı dostlar, geçmişler olsun…
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***