Türkiye ekonomisi büyük bir çöküş yaşıyor.
Bu çöküş ile ilgili, nedenleriyle ilgili çok şey söylenebilir ama ben bugün bu faktörlerden sadece birine, yönetimin çok kilit noktalarında görev yapanların zihniyet dünyalarının sefaletine değinmek istiyorum.
Bu yazıyı okuyan bir arkadaş “Yahu iş buraya gelene kadar daha neler neler var” da diyebilir ama ben bu hafta yaşanan bir garabetin çöküşün bir nedeni olan zihniyet dünyası sefaletine çok iyi bir örnek oluşturduğunu düşünüyorum.
Prof. Dr. Numan Kurtulmuş (Çalışma ekonomisi), son siyasi unvanı da galiba AKP Genel Başkan vekili, Trabzon’da yaptığı bir konuşmadı şöyle demiş:
“Bazı esnaflar kendi işlerini çevirsin diye verilen kredi ile döviz bürolarına gidiyor kendi işleri için kullanmadıkları parayı dövize çevirip kenara koyuyor… Devletin kendisine vermiş olduğu Türk lirasını gidip dövize yatırmak bir ahlaksızlıktır”.
İlk duyduğumda inanamadım, “bir ekonomi profesörü, tecrübeli bir siyasetçi böyle konuşabilir mi ?” diye düşündüm.
Türkiye bankalarında mevcut mevduatın yüzde ellisinin çok üzerinde bir bölümü döviz cinsinden mevduat ve bu oran her geçen gün yükseliyor, insanlar hızla TL’den dövize dönüyorlar, ellerine geçen her kuruşu dolara, avroya çeviriyorlar ve AKP Genel Başkan vekili bu insanlara, muhtemelen yüz binlerce seçmene “ahlaksızlar” diyor.
Aslına bak, vekilini anla. Bu ahlaksızlık konusuna yazımın sonunda döneceğim.
Numan Kurtulmuş’u hemen arkasından BDDK Başkanı izledi ve sitesine aşağıdaki açıklamayı koydu:
“Bireysel veya tüzel müşterilere Türk Lirası cinsinden kullandırılan kredilerin amacına aykırı işlemlere konu edilmemesine yönelik gerekli kontrollerin azami seviyede oluşturulması hususunda Kurumumuz, gözetim ve denetimi altındaki kuruluşları talimatlandırmıştır. Söz konusu talimatlarımız kapsamında gerekli inceleme ve değerlendirmelerimiz devam etmekte olup, tespit edilen aykırılıklar hakkında gerekli idari işlemler tesis edilmektedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
Zihniyet dünyası Numan Kurtulmuş’un, BDDK Başkanının zihniyet dünyası olursa ekonomide gelinen noktaya, büyük çöküşe şaşmamak lazım.
Numan Kurtulmuş bir vatandaşın bankacılık sistemi üzerinden, belirli yasalara istinaden kullandığı krediyi “Devletin verdiği para” diye nitelendirerek yıllarca öğretim üyeliği yaptığı İktisat Fakültesinde ikinci sınıftaki bir öğrenci bu hatayı yapsa sınıfta çaktırılacağını hiç düşünmemiş muhtemelen.
Ekonomi profesörü Numan Kurtulmuş’un söylediği doğru (!!!) ise demek ki vatandaşın bankalara yatırdığı para krediye dönüştüğü anda kamu parası (Devletin verdiği para) oluyor.
Bizim tür muhafazakârların kafası maalesef anlamını tam da bilmedikleri beytülmal kurumuna takılmış, bir bunu biliyorlar, onu da yanlış biliyorlar.
BDDK gibi çok önemli bir kurumun Başkanı Türk lirası cinsinden kullandırılan kredilerin, mesela tüketici kredilerinin amacına aykırı biçimde kullanılmaması gerektiğini söylüyor.
Ev, araba almak için kredi kullanıyorsanız zaten banka ipotek koyuyor, amaç dışında kullanım imkansız.
Ama, BDDK tüketici kredisi kullanımlarının amacını nasıl denetleyebilir, böyle saçmalık olabilir mi?
Mesele tamamen zihniyet ve biraz da cehalet ve panikleme meselesi.
BDDK sitesine konan bu yazıyı okuyan biri maalesef, umarım hedef bu değildir, Türkiye ekonomisinin hızla konvertibilite dışı bir komuta ekonomisine yöneldiğini düşünür.
Allahtan, BDDK Numan Kurtulmuş kadar ileri gitmemiş ve ahlaksızlık kelimesini kullanmamış duyurusunda (!!!).
Yazımın başlarında “ahlaksızlık” kavramına döneceğimi ifade etmiş idim.
Kullandığı kredinin alım, kullanım gücünü korumak için dövize dönüştüren biçare vatandaşa “ahlaksız” deniyor ise, meslektaşlarını yargı kararı olmaksızın üniversiteden ihraç eden bir KHK’nın (mesela 675) altında imzası olan Başbakan Yardımcısı bir profesöre ne demek lazım acaba?
Bütün bunları “Harun gibi gelip Karun gibi gitmek, Musa gibi gelip firavunlaşmak için mi yapıyor?” denebilir mi?
Bilmiyorum, haksızlık yapmak istemem.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***