CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Gaziantep’te, daha önce dile getirdiği ‘helalleşme’ kavramına vurgu yaparak, “Siyaseti bir bölme aracı değil iyilikte yarışma aracı olarak görmeliyiz. Güzellikte, ahlakta yarışmalıyız. Biz, buraları bırakıp birbirimize bir sürü şeyler yapıyoruz. Eğer destek verirseniz buradan çıkacağız. Söz verdik, milleti barıştıracağız. Niye kavga ediyoruz biz? Barışacağız. Hatamız mı var? Kabul etmek erdemdir” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Gaziantep’te Kalender Plaza’da yapılan Şanlıurfa Dernekleri Buluşması’na katıldı. Daha önce dile getirdiği ‘helalleşme’ kavramına vurgu yapan Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:
“Bir vatandaş hak arıyorsa arkasında saf tutmak da her birimizin tek tek görevi olmalı. Haksızlığa karşı direneceğiz. Haksızlık karşısında susmuyorsanız siz adaleti savunuyorsunuz. Adalet devletin dinidir. Adaletin olmadığı yerde insanın hakkı olmaz. Haklı ile haksızı ayıramazsınız güçlünün sesi çıkar, garibanın sesi çıkamaz.
Mahkemelerin bağımsız olması lazım. Adalet kanun değildir. Anayasa, ‘Hakim, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir’ der. ‘Kanuna göre karar verir’ demiyor. Çünkü hayatta olan her şey kanunda yazılı değildir. TBMM yerine koyar hakim kendisini, eğer kanunda yeri yoksa vicdani kanaatine göre karar verir. Siyasetçi bunları bilmek zorundadır.
’84 MİLYON DA AYNI ŞEKİLDE VATANSEVERDİR’
Bu ülkede 84 milyon yaşıyorsak 84 milyon da aynı şekilde vatanseverdir, aynı şekilde yurtseverdir. Hepimiz eşit vatandaşız. Öyle olmak zorundayız. Benim inancımdan, kimliğimden, yaşam tarzımdan ötürü beni ötekileştirirsen eşitlik kaybolur. Ben ikinci sınıf vatandaş olurum. Ne anayasa ne kanunumuzda ne de inancımızda ikinci sınıf vatandaş var.
‘HELALLEŞMELİYİZ’
Artık bizim helalleşmemiz lazım. Çok bölündü, çok ayrıştık, kavga ettik. Başbakanlar, bakanlar, gencecik filiz gibi çocuklarımız idam edildi. Kimimiz alkışladık, kimimiz öfke duyduk. Başkası idam edilince başkası alkışladı. Bunları bir tarafa bırakmalı, oturup helalleşmeliyiz. Eski yaraları politikacılar, kaşırlar oy alalım diye. Buradan da çıkmak zorundayız. Eski eskide kaldı, ‘Şimdi yeni şeyler söylemek lazım’ diyor Mevlana. Kendi tarihimizi bile bilmiyoruz. Bu topraklarda Mevlana’lar, Hacı Bektaş’lar, Yunus Emre’ler Ahi Evran’lar yaşadı. Tamamı sevgiyi, aşkı, beraber yaşamayı öğrettiler.
‘İLİME İSLAMİYET KADAR DEĞER VEREN İKİNCİ DİN YOK’
İlime, İslamiyet kadar değer veren ikinci din yok. Hakkını yerine getiriyor muyuz, orada şüpheler var. Siyaseti bir bölme aracı değil iyilikte yarışma aracı olarak görmeliyiz. Güzellikte, ahlakta yarışmalıyız. Biz, buraları bırakıp birbirimize bir sürü şeyler yapıyoruz. Eğer destek verirseniz buradan çıkacağız. Söz verdik, milleti barıştıracağız. Niye kavga ediyoruz biz? Barışacağız. Hatamız mı var? Kabul etmek erdemdir.
‘MİLLETE GÜVENECEKSİNİZ’
Biz, İYİ Parti, Demokrat Parti, Saadet Partisi ile bir ittifak yaptık. Halbuki geçmişte bu partiler neredeyse birbirinin düşmanıydı. Her bir liderin olgunlaştığını, ne kadar güzel davrandığını, demokrasi, insan hakları üzerine inşa ettiğini görüyoruz. Demek ki oturup sorunları çözebiliyoruz, o zaman neden kavga ediyoruz? Millete güveneceksiniz. İradesine saygı da duyacaksınız. Bu işin özü budur.
‘BEN BİLDİĞİNİZ POLİTİKACILARDAN DEĞİLİM’
Ben, bildiğiniz politikacılardan değilim. İçim neyse dışım da odur. Neyi düşünüyorsam rahatlıkla söylerim. Evine helal ekmek götüren her kişinin başımın üzerinde yeri var. Zengin bir kültürümüz var. Köyden köye geleneklerimiz var. Oyun havalarımız, masallarımız değişiyor. Biz, bunları kavga nedeni yaptık. Yahu bunlar bizim zenginliğimiz. Ne kadar çok türkümüz, dengbejimiz, uzun havalarımız olursa zenginliğimiz. Biz, bütün bu zenginliği dünyaya duyurmak zorundayız.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***