YeniÇağ yazarı Esfender Korkmaz, iktidarın ekonomik tutumunun kaleme aldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, bütçe görüşmelerinde kullandığı, “Kurda yaşanan hareketliliğin politika faizine bağlanamayacağını” ifadelerini, “Kurda hareketlilik bazen yukarı bazen aşağı anlamına gelir. Dört-beş ayda dolar kuru 8 liradan 14 liraya çıktıysa bu hareketlilik değil, TL krizidir. Ağustos 2021’de aylık ortalama olarak dolar kuru 8,4857 idi. MB Başkanı çekirdek enflasyona göre faiz ayarlaması yapılacağını söyleyince kurlar artmaya başladı. MB’nin üç ay arka arkaya faiz indirimi sonrasında bugün dolar kuru 13,76 oldu. Dünyada en fazla değer kaybeden para oldu. Güven krizi varken eksi faiz tasarruf-tüketim dengesini bozar. Dolarizasyonu artırıré şeklinde açıkladı.
Panik içerisinde siyaha beyaz demenin hem güven bunalımı yarattığını, hem de kriz beklentisi oluşturacağı konusunda, İktidarın tutumunu korkutuğunu belirtti.
Korkmaz, Tüm veriler dış borçlarda temerrüt riskinin arttığını gösteriyor diyerek, yazısında şu ifadeleri kullandı:
“1.IMF Başkanı gelişmekte olan birçok ülkenin dış borç krizi ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Pandemi nedeni ile borç servisini askıya alma sürecinin de 2021 sonunda biteceğini açıkladı. Türkiye’de dış borç stokunun GSYH’ya oranı yüzde 62’8 dir. IMF’nin riskli ülke statüsüne giriyor.
2.ABD’de Wels Fargo Bankası 12 Mayıs 2021’de, dış borçlarda en riskli beş ülkenin; Arjantin, Şili, Endonezya, Venezuela ve Türkiye olduğunu açıkladı.
3.Yurt dışı tahvilleri işlem gören ülkeler içinde, iflas risk primi en yüksek olan tek ülke Türkiye’dir. Dünkü yazımda bunu risk haritasını vererek açıklamıştım. Türkiye’nin iflas risk primi 502,40, Brezilya’nın risk primi 235,80 ve Meksika’nın risk primi 118,66 ‘dır. Türkiye açık ara dış borçları çevirmekte yüzde 8 dolayında çok yüksek faiz vermek zorundadır. Yüksek faiz nedeni ile dış borçları çevirmekte zorlanacağız.
4.Özel sektörün döviz cinsinden 137 milyar dolar borcu var. Ağustos’tan bu yana kurlar dolar başına 5,28 TL arttı. Yani TL karşılığı 723 milyar TL arttı. Döviz borçlularının bir kısmı döviz geliri olmayan şirketlerdir. Bunların TL kazançları aynı oranda artmadı. Özel sektör borçlarını ödemekte sıkıntı yaşayacak. Bu da bankalara ve dış borçlara yansıyacaktır.
5.Fitch, Türkiye’nin kredi notunu BB- (negatife) çevirdi. Neden olarak;
*MB erken parasal gevşeme,
*Faiz indirimi,
*Güven erozyonuna bağladı.
Bu şartlarda ‘Türkiye’nin notu spekülatif, yatırım yapılamaz ve daha da düşebilir’ demektir. Diğer raiting kuruluşları da Türkiye’yi aynı statüde tutuyor.
Bu şartlarda zaten gelmeyen doğrudan yabancı yatırım sermayesi artık hiç gelmez. Dahası 2022’de ABD ve gelişmekte olan ülkeler enflasyonu önlemek için faiz oranlarını artıracak. Bu şartlarda daha güvenli limanlara gitmek için Türkiye’den yabancı sermaye çıkışı hızlanır. Döviz arzı daralır.
6.Ani şokları ve riskleri karşılayacak döviz rezervimiz yoktur. MB, Ekim ayı rezervleri 123,9 milyar dolardır. Buna karşılık önceden belirlenmiş bir yıl içinde net çıkışlar-yükümlülükleri 147,1 milyar dolardır. Yani net rezervi eksi 23,2 milyar dolardır.
7.Üretim ithal girdide dışa bağımlı olduğu sürece dış açıklar devam eder. Hukuki ve demokratik altyapı bozuk olduğu, güven bunalımı yaşandığı için Türkiye’de ithal girdi yerine ikame yatırım yapılmıyor. Yani ithal girdi bağımlılığı devam edecektir.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***