İran önümüzdeki hafta Viyana’da nükleer faaliyetleri konusundaki uluslararası anlaşmayı yeniden canlandırma amacıyla dünya liderleriyle görüşmeye başlayacak.
İran ile nükleer faaliyetlerinden şüphelenen Orta Doğu ülkeleri arasında son zamanlarda tansiyon yükseldi. İsrail hükümeti ordunun İran’ın nükleer tesislerine saldırı düzenlemeye hazır olması için 1,5 milyar dolar ayırdı.
Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) ise İran’la nükleer tesislerin kontrolünü sağlamak için bir anlaşmaya varamadığını bildirdi.
İran nükleer silah geliştirdiği iddialarını reddediyor ve ülkeye uygulanan ekonomik yaptırımların kaldırılması için nükleer anlaşmayı tekrar yürürlüğe sokmaya olumlu bakıyor.
Eğer önümüzdeki hafta yapılacak görüşmeler başarılı olursa İran’a uygulanan yaptırımlar kaldırılabilir ve İran’ın nükleer programı tekrar sınırlandırılabilir. Ancak görüşmelerden sonuç alınamazsa Orta Doğu çok tehlikeli bir yola girebilir.
İran nükleer anlaşması nedir?
Anlaşma, İran ve P5+1 olarak bilinen BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ABD, Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa ile Almanya arasında uzun müzakerelerin ardından Ocak 2016’da imzalanmış ve yürürlüğe girmişti.
Anlaşmaya göre İran zenginleştirilmiş uranyum üretimi ve saklama kapasitesine sınır getirecek, nükleer tesislerinin denetlenmesine izin verecek ve tavsiyeler üzerine tesislerini modifiye edecek ya da tamamen kapatacaktı.
Bunun karşılığında uzun süredir ülke ekonomisini zor durumda bırakan yaptırımlar kaldırılacaktı.
Anlaşma neden iptal edildi?
ABD’nin Barack Obama Başkanlığı döneminde imzaladığı anlaşmadan Donald Trump Mayıs 2018’de çekildi.
Trump anlaşmanın zayıf kaldığını ve İran’ın balistik füze programını kapsamadığı gerekçesiyle diğer P5+1 ülkelerinin itirazlarına rağmen anlaşmadan çekilme kararı aldı.
Trump aynı zamanda İran’a tekrar yaptırım uygulamaya başladı ve buna karşılık İran da anlaşmadan aşama aşama uzaklaşmaya ve belirlenen sınırların üzerinden uranyum zenginleştirmeye başladı.
Müzakerelerden ne bekleniyor?
İran da dahil olmak üzere Viyana’da müzakerelere katılacak ülkelerin hepsi anlaşmanın tekrar yürürlüğe girmesine olumlu bakıyor, ancak İran hala ABD’nin anlaşmadan çekilmesine kızgın.
İran’ın önceliği ABD’nin uyguladığı yaptırımların kaldırılması.
ABD’nin önceliği ise İran’ın zenginleştirilmiş uranyum üretimini durdurması.
Her iki ülke diğerinin ilk adımı atmasını bekliyor ve ABD’nin müzakereler sırasında İran’la bir araya gelmeme kararı alabileceği öne sürülüyor.
Aynı zamanda yeni İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi hükümetinin uluslararası ilişkilere daha sert bir tavır ile yaklaştığı gözlemleniyor.
Reisi Viyana’daki müzakerelerin daha fazla uzatılması ve İran’ın balistik füze programı ve bölgesel politikalarına müdahale edilmesine izin vermeyeceğini açıkladı.
Batı ülkeleri İran’ın bazı silahlı örgütlere verdiği desteğin de Viyana’da varılacak anlaşma kapsamında olmasını istiyor.
İAEA Başkanı Rafael Grossi ise geçen hafta Tahran’da yaptığı hazırlık görüşmelerini “yapıcı ama sonuçsuz” diye anlattı.
İran ise IAEA’yı, kendilerine yeterince destek vermemekle suçladı. İran Atom Enerjisi Kurumu sözcüsü Behruz Kamalvandi, “IAEA kurumu finanse eden Batı ülkelerinin baskısı altında” ifadesini kullandı.
İran’ın Orta Doğu rakiplerinden Suudi Arabistan 2016’da imzalanan anlaşmayı desteklemiş ancak İsrail nükleer faaliyetleri yeterince sınırlamayacağını öne sürmüştü.
İsrail’in Orta Doğu’daki tek nükleer güç olduğu düşünülüyor, ancak İsrail hükümeti bunu hiçbir zaman doğrulamadı.
İsrail, “İran’ın nükleer silah sahibi olmasına izin vermeyiz” demişti.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***