İstanbul’da Can Göktuğ Boz tarafından samuray kılıcıyla sokak ortasında öldürülen Başak Cengiz cinayetinden sonra Türkiye’deki bireysel silahlanma ve silahlara kolay ulaşım bir kez daha gündeme geldi.
Jandarma Genel Komutanlığı 2020 Yılı Faaliyet Raporu’na göre, Jandarmaya 2019 yılında silah bulundurma ruhsatı için 13 bin 206 başvuru yapılırken, 2020 yılında bu oran yüzde 34 artarak ve 17 bin 751’e çıktı.
Online alışveriş sitelerinde üstünde kurt resmi olan “sallama satırdan”, “Diriliş Ertuğrul Kılıcı”na kadar her çeşitte öldürücü aletler satılıyor. Hatta el yapımı olduğu ve sipariş üzerine üretildiği için “Diriliş Ertuğrul kılıcı”na bir miktar kapora da isteniyor.
Birgün’den Filiz Gazi’nin konuştuğu Psikiyatrist Dr. Ayhan Akcan, “Silah ruhsat alımında gerekli prosedürlerin uygulandığını düşünüyor musunuz?” sorusuna “Uygulanmıyor. En azından sağlık muayenesi daha ayrıntılı olabilir” diyerek yanıt veriyor ve şöyle açıklıyor:
“Özellikle psikolojik değerlendirmesinde; kişilik özelliklerinde nevrotiklik, psikotiklik ve yalan söyleme düzeyi, bağımlılık düzeyi; özellikle kumar ve internet bağımlılık düzeyi, psikolojik hastalık düzeyi; takıntılı, aşırı kıskançlık, şizofren ve sürekli kaygı hali, şiddet boyutu ve ayrıca gerçeği değerlendirme özelliklerine bakılabilir.
Bu testler bilgisayar üzerinden dokunmatik ekran ile yapılmalı. Test öncesi onam alınarak, test anında video kayıt yapılmalı. Raporda test anında çekilen fotoğraflar mutlaka yer almalı. Sonuçta her başvuran silah almamalı. Silah ruhsatı için başvuranların üçte birinde psikiyatrik sorun olma ihtimali vardır. ‘Psikolojik değerlendirme’ eziyet ve külfete dönüşmemesi için; baştan imza attırarak taahhüt altına alındığında uygulanmalıdır. Çok dikkatli olunmalıdır. Terste tepebilir. Kayıt dışına talebi artırır.”
Av tüfeğinin ve benzeri silahların satın alma sürecinin nasıl olduğunu öğrenmek üzere İstanbul Eminönü’ne giden Gazi’ye, “ikamet edilen yerin Emniyet Müdürlüğü’nün ruhsat bürosuna başvurma, sağlık raporu alma gibi bir dizi prosedür sonrasında alınan evraklar olmadan silah alamayacağı” söyleniyor.
Ancak aynı sokakta birçok dükkânda satır benzeri kesici aletler ise rahatlıkla alınabiliyor. Hatta Gazi’nin sorduğu bir satır için fiyat verilerek, “Vitrinden indireyim, el yapımıdır o” deniliyor.
‘KIZIM 9 TAKSİTLE ALINMIŞ BİR SİLAHLA ÖLDÜRÜLDÜ’
2019 yılında, pompalı tüfekle vurularak öldürülen 17 yaşındaki lise öğrencisi Helin Palandöken’in babası Nihat Palandöken’le ise “Kızım 9 taksitle alınmış bir silahla öldürüldü. Bu kadar basit” diye konuştu.
Palandöken, “Bugün bir bankaya kredi çekmek için gitsen, 9 taksit yaptıramazsın. Bir sürü evrak isterler, kefil isterler. İnternetten ekmek peynir gibi silah satılıyor. Ben kendim aradım, denedim. Evraka gerek var mı dedim, yok dedi. Kapıdan teslim… Devlet bile isteye bunu engellemiyor. O günden bu yana mücadele ediyorum, alanlardayım. Hiçbir şey değişmedi. İstanbul Sözleşmesi tam etkin kullanılmadığı sürece bu cinayetler durdurulamaz. Bundan en çok kadınlar zarar görüyor.” diye konuştu.
12 Ağustos 2019’da bayram tatili için gittiği Balıkesir’in Erdek ilçesinde 10 yaşındaki kızı Selen’i maganda kurşunları sebebiyle kaybeden Sinem Cebeci ise “Eğlence için gittiğimiz yere pompalı tüfekle ateş edildi. Çıkan saçmalar kızımın başına isabet etti. Ruhsatsız, pompalı tüfekle tek el ateş etti, tek mermiden çıkan saçmalardan o gün üç kişi öldü. Kızımı ve üç kişiyi öldüren kişi, saldırdığı kişilerle bir gün önce tartıştıkları için tahrik indirimi aldı. Bir insanı hayattan kopararak birçok insanın da hayatını değiştirmiş oluyorsunuz. Çekirdek ailemin, yakınlarımızın hayatı değişti. Eski fotoğraflarımıza bakıyoruz, ne kadar çok gülüyormuşuz diyoruz. Çünkü şu an öyle bir gülüşümüz yok.” diye konuştu.
BİNLERCE KİŞİ ÖLÜYOR
Bireysel silahlanma ve bireysel şiddete karşı mücadele eden Umut Vakfı’nın “Türkiye’nin silahlı şiddet haritası” adlı 2020 yılına ait silahlı şiddetle ilgili hazırladığı rapora göre; yıl içinde yaşanan 3 bin 682 silahlı şiddetin yüzde 85’i ateşli silahlarla işlendi. Bu olayların 3 bin 128’inde ateşli silahlar (bin 303’ü tüfek, bin 825’i tabanca), 554’ünde ise kesici ve delici aletler kullanıldı.
Umut Vakfı’nın 1 Ocak 2021- 24 Eylül 2021 tarihleri arasında basına yansıyan silahlı şiddetle ilgili haberleri tarayarak hazırladığı rapora göre ise 2 bin 592 silahlı şiddet olayı tespit edildi. Bu olaylarda 1470 kişi öldü, 2 bin 693 kişi yaralandı. 2 bin 592 silahlı şiddet olayının 208’i direkt; düğün, nişan, asker eğlencesi gibi kutlamalarda ve trafikteki tartışmalarda ya da havaya ateş açılması sonucu gerçekleşti. 2 bin 185’inde ateşli silahlar, 407’sinde ise kesici aletler kullanıldı. Raporun bir dikkat çekici verisi ise ateşli silahlarla işlenen cinayetlerin 98’inin polis-asker ve emekli güvenlik mensupları tarafından işlenmesi.
İçişleri Bakanlığı’nın faaliyet raporunda yer alan istatistiklere göre kayıp ve çalıntı silah sayısı yıllara göre şöyle:
– 2014’te 14 bin 682 silah
– 2015’te 91 bin 120 silah
– 2016’da 107 bin 628 silah
– 2017’de 106 bin 740 silah.
Buna göre 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında kayıp silah sayısının 7,5 kat arttığı görülüyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***