HABER MERKEZİ – Mücadeleleriyle erkek-devlet tahakkümüne karşı “başka bir dünyayı mümkün” kılan kadınlar, “Rojava Kadın Devrimi”yle yeni bir tarih yazıyor. İşgal saldırılarına karşı toprağını savunan Eyşe Efendî, özgürlük rotasının 10 yıldır tüm dünyaya yol gösterdiğini söyledi.
İnsanlık tarihi boyunca dünyaya öncülük eden kadınların mücadelelerine rağmen hep bir basamak yukarıda konumlanma konforu erkeklere bahşedildi. Ancak hala pes etmeden eşitlik mücadelesi veren kadınlar, erkeklerin etrafında dönen çarkı 21. yüzyılda aşındırarak, binlerce yıldır kendini “devlet” adıyla kurumlaştırıp, savaş ve kaosla var eden “kahramanlığın” sonunu değiştirdi.
Rojava’dan Filistin’e, Afganistan’dan İran’a, Polonya’dan ABD, Kolombiya ve Myanmar’a 2021 yılının getirdiği tüm olumsuzluklara rağmen kadın hareketleri, dünya genelinde güçlenerek, otokrat güçler karşısında özgürlüklerini kazanma ve haklarını koruma adına simge haline gelmeyi başardı. Topraklarını savaş araçlarıyla işgal edenlere karşı direnen kadınlar, bin yıllardır yaratılmak istenen “kurtarılmaya muhtaç”, “mağdur” ve “güçsüz” imgeleri yerle bir edip, karanlığa “umut” oldu. Cephede, sokak direnişlerinde en ön saflarda yer alan kadınlar, erk zihniyetiyle kuşatılmış dünyada, savaş, yoksulluk, baskı ve faşizm kıskacında insanlık tarihine bir kez daha yön veriyor.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla hem toplumların hem de devletlerin erkek zihniyetine karşı çifte savaş veren kadın mücadelelerine ışık tuttuk.
KADINLARIN YÜZYILI
21. yüzyılda yükselen mücadelenin en önemli dinamiği hiç şüphesiz Ortadoğu’da, DAİŞ şahsında kendini yeniden kurumsallaştırmak isteyen erkek karanlığına karşı yeni bir cephe açan Kürt kadınlar oldu. Eril karanlığı alt eden kadınlar, eşitlik ve özgürlük mücadelesi tarihinde yeni bir sayfa açtı. Cephede savaşı yöneterek, kentlerini, sokaklarını, topraklarını ve yaşamlarını savunan kadınlar, örgütlülüklerini Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) ile orduya kavuşturdu. Vakıf, akademilerini kurup, kominal üretimle kadın ekonomisini örgütledi. Yaşamın her alanında yönetime ortak olan kadınlar, kaos ve savaş ortamında adaletten ekonomiye, sağlıktan eğitime, kültür sanattan siyasete ve özsavunmaya dezavantajlı oldukları tüm alanlarda öz örgütlülükleriyle güçlenerek, devrimin öznesi oldu, yürütücü mekanizmalarda yer aldı. Kıta kıta yayılan bu devrim, saldırı ve ambargo altında hala yol göstermeye devam ediyor.
DEVRİMİN İLK KIVILCIMLARI
Büyük bir bedelle yaratılan “Rojava Kadın Devrimi” nasıl yol kat etti, mücadele hangi esaslar üzerine sürdürüldü? Bu sorulara Fırat Bölgesi Şehit Aileleri Meclisi Eşbaşkanı Eyşe Efendî yanıt verdi. DAİŞ’in 15 Eylül 2014 tarihinde başlattığı işgal saldırıları sırasında Kobanê’de kalarak toprağını savunan kadınlardan biri olan Efendî, kadınların devrime hazırlığının eskilere dayandığını belirtti. Özellikle 1979 yılında Suriye’ye geçen PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fikirlerinden çok etkilenildiğini söyleyen Efendi, 2011 yılında iç savaş başladığında değişim için ilk kadınların sokağa çıktığını dile getirdi.
ÖRGÜTLENME AĞI
Temmuz 2012’de devrimin başlangıcıyla birlikte kadınlar, Cizîr, Kobanê ve Efrîn kantonlarında bir yandan Kadın Taburları’na katılırken, diğer yandan ise toplumsal dönüşüm için örgütlülüğünü geliştirdi. Kadınların yaşadığı sorunlardan haberdar olmak için sokak sokak, ev ev örgütlenerek, Mala Jin kuruldu. Özellikle erken yaştaki evliliklere müdahale eden kadınlar, Kadın Kanunlarını yani toplumsal sözleşmeyi oluşturdu. Yeni alanların kurtarılmasıyla sisteme Arap, Süryani, Ermeni, Çerkes ve Türkmen kadınların dahil olmasıyla Kürt kadının örgütlenmesi olan Yekîtiya Star, 2016 yılında bölgedeki tüm kadınların çatı örgütlenmesi olan Kongra Star’a dönüştü.
DEĞİŞİMİN GÜCÜ
Kadınların her alanda eğitim alarak güçlü bir cins mücadelesi yürüttüğünün altını çizen Efendî, toplumdaki erkek egemen zihniyete karşı adım adım yaratılan değişim ve dönüşümü şöyle anlattı: “Kürt özgürlük hareketinden önce kadınlar evlere hapsedilmiş durumdaydı. Öncelikle bilinçlenme çalışmaları yürütüldü, daha sonra eğitimler başladı. Kadınların eğitimlere katılımı birinci adımdı. İkinci adım olarak kadın kimliği tanındı. Kadın hakkı, hukuku nedir? diye tartışılmaya başlandı. Yaşam içindeki tecrübelerden yararlanarak, topluma katılım sağlandı. Bunun ilk örneklerinden biri de eşbaşkanlık sistemi oldu. Önder Apo’nun kadının arkasında durması, desteklemesiyle kadınlar, siyasi partilerden komünlere, meclislerden parlamentoya kadar eşit temsiliyetle sistemde yer aldı. İlk başlarda sisteme ailevi bir zihniyetle bakılıp, erkeğin başkan, kadını yardımcı görüp, görevlerini yaptırmak anlayışı öne çıksa da daha sonra büyük bir değişim yaratan bu sistem, tüm alanlara yayıldı. Kadınlar binlerce konuda yanlışı değiştirdi, değişim yarattı. Geçmişte kadınlar küçük yaşta evlenilirdi. Berdel, başlık parası, çok eşlilik, şiddet vardı. Bunda mezheplerin ve dinlerin etkisi çok fazlaydı. Toplumda hala bu konuda sorunlar yaşanıyor ama Kadın Kanunları oluşturuldu. Artık kimse kalkıp kadını buradan süremez. Kadın devriminin inşasından buna geçen 10 yılda binlerce şehit verildi, katliamlardan yokluktan geçildi. Önder Apo’nun kadınlar için açtığı bu yol, daha da genişletilerek, sürdürülecektir. ‘Ben kimsenin namusu değilim, namusum toprağım, ülkemi, kendimi savunuyorum” denilerek, bir toplumsal dönüşüm yaratıldı.”
Cephede nasıl savaşıldıysa erkek egemen zihniyete karşı da öyle savaşıldığını dile getiren Efendî, “Tanıklık edilen bu devrim 10 yıldır sürüyor. Eskiden kadınlar dışarı çıkamazdı. Bir devlete, şehre, bölgeye gidip okuyamazdı. Şimdi ise yüzlerce çocuğumuz Heseke de, Cizîr de, Halep’te, Lazkiye de, başka devletlerde okuyabiliyorlar. Yani bugün kadının geliştirdiği birçok konu var. Eski ile yeni sistem arasında birçok fark var. Eskiden bir arayış, direniş ve savunma yoktu ama şimdi kadın haklarını anayasal güvenceye alan kanunlar, kadın ordulaşması var. Yaşanan değişime baktığımızda hala kadınlar değişim yaşıyor. Hala 50-60 yaşındaki kadınlar gelip, kurumlarda çalışmak istediğini söylüyor. Geçmişte belki bu kadar kurum, kuruluş çalışma yoktu. Ama yine de kadınlar bazı yerlerde çalışıyordu. Yaşamın içinde birçok iş yapıyordu. Toplantılar yapıyorduk, raporlar hazırlıyorduk, topluma aktarıyorduk, halkla konuşuyorduk. Bu sistem yeni bir sistem. Kadının kendini ispatladığı bir sistem. Daha önce bir kadın savaşçı olduğunda dünya ayağa kalkardı. Aşiretler ve aileler karşı çıkardı. ‘Kadın kaçmış’ denilirdi ama şimdi her anne kendi kızının elini tutup, geliyor. ‘Kızımı devrime adıyorum’ diyor. Bunun yaşandığını da gördük. Bunların hepsi şehit düşmüş binlerce kadının bıraktığı mirastır. Bu miras 40 yıl önce sıfırdan başladı. Biz bu mirasın sürdürücüleriyiz. Kadınlar arayışta ve bu arayışlarımız sonuna dek sürecek” diye belirtti.
KOMÜNAL ÜRETİM
Kadınların toplumsal yaşamda mücadele ettikleri bir başka alan ise ekonomi. Kadın Ekonomi Komiteleri aracılığıyla kurulan kooperatiflerle ekonomi alanında örgütlenen kadınların bin üyeli 23 kooperatifi bulunuyor. En örgütlü oldukları alan ise tarım. 12 bin dönüm arazi üzerinde üretim yapan kadınlar, kooperatifin ihtiyaçlarını karşılamak için ayırdıkları yüzde 15’lik oran dışındaki yıllık geliri, üyeleri arasında eşit pay ediyor.
Toplumdaki kadınların kimseye muhtaç olmadan ayakları üzerinde durmak için büyük bir çaba sarf ettiğini söyleyen Efendî, “Kadınlar ekonomik olarak özgür olmak istiyor. Eşinin, çocuklarının, ailesinin eline bakmak istemiyor. İhtiyaçlarını kendileri sağlamak istiyor. Ekonomik özgürlük, kadının özgürlüğü hususunda önemli bir aşamadır. Kadın çocuklarıyla yalnız kaldığında ekonomik özgürlüğü varsa yaşama daha güçlü katılır” dedi.
DÜNYAYA UMUT OLDU
Kobanê direnişinin ardından birçok ülkeden kadınların kendilerini ziyaret ettiğini ve zafere götüren süreci merak ettiğini söyleyen Efendî, şöyle devam etti: “Daha çok kadın savaşçıların cesaretini görmek için gelen ziyaretçiler, devrim sürecini ve nasıl savaştığımızı öğrenmek istiyorlardı. ‘Rojava Devrimi’ kadın devrimi olarak tanımlandı ve dünyaya yayıldı. Kendim buraya gelenlere ‘Sizden hiçbir şey istemiyoruz, sadece bu halkın gerçekliğini, kadının gerçekliğini ve var olan sistemi dışarda anlatın, yayın’ isteminde bulunuyordum. Birçok Arap, Aşuri, Ermeni kadını burada gördük. ‘Bu sistemle bizi çok geç tanıştırdınız’ dediler. Kadınlar, siyasi ve diplomatik anlamda bir seviyeye ulaştı. PYD Eş Başkanı Asya Abdullah ve YPJ komutanlarından Nesrin Abdullah, Élysée Sarayı’nı ziyaret etti. Başka bir kadının yer aldığı heyet, Washington’da görüşmeler gerçekleştirdi. Bir arayış söz konusu. Kadın özgürlüğü gerçekleştirmek istiyor. Düşünce, siyasi, diplomatik, askeri açılarından kendini ne kadar geliştirirsen o kadar kendini tanımış olursun. O kadar halkını tanımış olursun. O kadını o kadar tanımış olursun. Kadın her şeyiyle renklidir. Bunun için özellikle kadının eğitim yönünden kendini geliştirmesi gerekir. Ne kadar okursa o kadar gelişir. Tüm kadınlara çağrımız Önder Apo’nun etrafında kenetlenmeleridir. Önder Apo, 22 yıldır fiziki bir şekilde tutukludur. Önder Apo’nun projeleri kadınlar içindir. Dünya kadınlarının YPJ ve Kürt kadınlarının etrafında kenetlenmeleri gerekiyor. YPJ, DAİŞ karşısında savaşarak kadının direnişini bu seviyeye taşıdı.”
Şiddetin sadece fiziki olmadığını belirten Efendî, erkek egemen toplumun kadına dayattığı tüm uygulamaların birer şiddet türü olduğunu söyleyerek, kadınlara kurtuluşu kendilerinde, özgürlükte aramaları çağrısında bulundu.
YARIN: Ortadoğu’dan Orta Asya’ya: Diktatörlerin tek korkusu
MA / Arjin Dilek Öncel
Kaynak: Mezopotamya Ajansı
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***