Rus muhalif lider Aleksey Navalny, zehirlenme şüphesiyle hastaneye kaldırılan son Kremlin karşıtı isim olarak kayıtlara geçti. Halen komada bulunuyor.
Geçtiğimiz yüzyılda, çok sayıda Rus siyasi muhalif gizemli bir şekilde hastalandı.
Birçoğu daha sonra hayatını kaybetti.
Tamamının da Moskova’nın 1921’de Vladimir Lenin tarafından kurulan gizli zehir laboratuvarının kurbanı oldukları tahmin ediliyor.
Laboratuvar, devlet ‘düşmanlarıyla’ sonuç odaklı, verimli ve acımasızca mücadele etme amacıyla kurulmuştu.
Bu düşmanların kimileri içerideki muhalifler, kimileri de ‘belalı’ sürgünlerdi.
Stalin’in eski istihbarat şefi Pavel Sudoplatov’a göre KGB, uzun zaman önce, istenmeyen kişileri ortadan kaldırmak için en iyi yöntemin zehirlemek olduğu sonucuna vardı.
Ancak görünen o ki KGB’nin halefi, modern Rus istihbarat servisi FSB de bu görüşü paylaşıyor ve KGB’nin izinde gidiyor.
‘Soğuk savaş sırasında KGB, düşmanlarını usta yöntemlerle yok etti’
Stepan Bandera cinayeti
KGB ajanı bir suikastçı, 1959’da Ukraynalı milliyetçi ve bağımsızlık yanlısı Stepan Bandera’yı Almanya’nın Münih kentinde bir gazeteye gizlenen siyanür sprey tabancasıyla öldürdü.
Giorgi Markov cinayeti
İngiltere’nin başkenti Londra’daki Waterloo Köprüsü’nde otobüs bekleyen Bulgar muhalif gazeteci Giorgi Markov da 1979’da öldürülen bir başka isimdi. Suikasttan KGB destekli Bulgar gizli servisi sorumlu tutuldu. Ülkesindeki Komünist rejimi eleştiren yazılar kaleme alan Markov, bir şemsiyenin ucuna yerleştirilen mekanizmadan fırlatılan risin zehri içerikli bilye ile zehirlendi ve dört gün sonra da yaşamını yitirdi. Siyanürden binlerce kez daha güçlü olduğu belirtilen ‘risin’in ilerleyen yıllarda paket içerisinde ABD’ye gönderildiği de iddia edilmişti.
Cinayetler, Yeltsin döneminde durdu, Putin döneminde yeniden başladı
Batı ile Rusya arasında sert tartışmalara neden olan egzotik cinayetler, Boris Yeltsin’in Rusya’nın başına geçmesi ve iş birliğinin artmasıyla 1990’lar boyunca durdu.
Ancak eski bir KGB ajanı olan Vladimir Putin’in 2 binlerin başında iktidarı ele almasıyla gizemli cinayetler silsilesi gizlice yeniden başladı.
Moskova’nın kenar bölgelerinden birinde, dışarıdan belirgin bir şekilde görülemeyen karanlık, bej rengindeki ‘araştırma binası’ olarak tanımlanan zehir laboratuvarının tekrar faaliyete geçtiğine dair sıkça spekülasyon yapıldı.
Roman Tsepov cinayeti
Muhtemel kurbanlar arasında, Putin’in 1990’larda St. Petersburg’daki koruması olan Roman Tsepov, vardı. Tsepov, 2004’te FSB’ye ait ofiste çay içtikten sonra hayatını kaybetti.
Anna Politkovskaya cinayeti
Aynı yıl, muhalif gazeteci Anna Politkovskaya, Rostov’a giderken uçakta çay içtikten sonra ağır hastalandı, ardından bilincini kaybetti.
Hayatta kalmayı başardı ancak iki yıl sonra silahlı bir kişi, Politkovskaya’yı, Moskova’daki dairesinin önünde öldürdü.
Aleksander Litvinenko cinayeti
Yüzyılın en acımasız zehirlenmesi ise 2006’da gerçekleşti. Bu seferki hedef, Putin’i eleştiren eski KGB ve devamındaki FSB ajanı olan Aleksander Litvinenko’ydu.
Moskova’dan gelen iki suikastçı Dmitry Kovtun ve Andrei Lugovoi, Londra’daki Millenium Oteli’nde Litvinenko ile buluştu. İçtiği yeşil çaya radyoaktif polonyum 210 maddesi katılan Litvinenko, evinde rahatsızlandı, hastaneye kaldırıldı ve 3 hafta sonra hayatını kaybetti.
Cinayet, İngiltere-Rusya ilişkilerinde uzun ve sert bir sürece yol açtı.
Suikast aynı zamanda, ‘acaba cinayetleri devlet politikası olarak Putin mi imzaladı, yoksa istihbarat birimlerinin başkanlarının yorumlaması için daha geniş politika parametreleri mi belirledi?’ yönünde zor bir soruyu gündeme getirdi.
Birleşik Krallık’ta 2016 yılında yapılan bir kamu soruşturması, Putin’in operasyonu muhtemelen dönemin FSB Başkanıyla birlikte onayladığını ortaya koydu. Soruşturmayla ilgili hükümetin elde ettiği bazı kanıtlar ise gizli tutuldu.
Vladimir Kara-Murza
Kremlin karşıtı muhalif aktivist Vladimir Kara-Murza Jr., 2015 ve 2017 yıllarında iki kez zehirlenme şüphesiyle hastaneye kaldırıldı.
Böbrek yetmezliğinden uzun süre tedavi gören Batı yanlısı gazeteci ve yazar Kara Murza’nın eşi, doktorların zehirlendiğini kendisine söylediğini belirtti.
Ancak eşi, polisin, 2017 zehirlenme olayıyla ilgili soruşturma açılmasına müsaade etmediğini dile getirdi.
Boris Nemtsov cinayeti
Putin’i sert şekilde eleştiren muhalif isimlerin başında gelen Boris Nemtsov, 2015 yılında Kremlin yakınlarındaki bir köprüden geçerken vurularak öldürüldü.
Nemtsov, eski Devlet Başkanı Boris Yeltsin yönetiminde enerji bakanı ve başbakan yardımcısı görevlerinde bulunmuştu.
Sık sık Putin hükümetini ve politikalarını eleştiriyordu.
Pyotr Verzilov
Pyotr Verzilov, Rus devleti tarafından 2012 yılında tutuklanıp hapsedildi. Rus punk rock grubu Pussy Riot’un üyesi olan Verzilov, 2018’de şüpheli bir şekilde zehirlenmesinin ardından yoğun bakıma alındı.
Ardından tedavi için Berlin’e gitti. Kendisini tedavi eden Alman doktorlar, zehirlenmenin “son derece makul” olduğunu bildirdi.
Gördüğü uzun tedavinin ardından iyileşti.
Sergey Skripal’a saldırı
Mart 2018’de bir başka Kremlin suikastçı ekibi, tıpkı Kovtun ve Lugovoi’nin 12 yıl önce yaptığı gibi Moskova’dan yola çıkıp Londra’ya hareket etti.
Ekibin hedefinde İngiliz istihbarat servisi MI6 için çalışan Rus çifte ajan Sergey Skripal vardı. Suikast timi, Rus askeri istihbaratında gizli görev yapan Albay Anatoliy Chepiga ile Albay Alexander Mishkin’den oluşuyordu.
İngiliz hükümetine göre, Mishkin ve Chepiga, Skripal’in İngiltere’nin Salisbury kentindeki evinin ön kapı koluna Sovyet döneminden kalma bir sinir gazı olan ‘noviçok’ sıktı.
Dawn Sturgess
Ajan Skripal ve kızı Yulia Skripal, saatler sonra kent merkezindeki bir parkta, bankta yere yığıldı. Baba-kız hayatta kalmayı başardı ancak iki ay sonra, Dawn Sturgess isimli bir İngiliz kadın, bileklerine işleyen noviçok gazından öldü. Hala gizemini koruyan olayla ilgili İngiltere, Rusya’ya sert eleştirilen yöneltti. İki ülke ilişkileri durma noktasına geldi.
Londra ve Batılı müttefikleri, büyükelçiliklerle bağlantılı 150’den fazla Rus casusu sınır dışı etti.
‘Devlete karşı dizginsiz muhalefetin korkunç bedeli olabilir’
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in söz konusu suikastlardaki dahlinin boyutu muamma olarak kalmaya devam ediyor. Putin’in emir komuta zincirini ne kadar bildiğine dair bir kayıt yok.
Ancak yurt içi ve yurt dışındaki kurbanların birçoğu, Kremlin’in, bu tür olayları (suikast, cinayet) her ne kadar tatsız olsa da gerekli bir kötülük olarak değerlendirdiğini dile getiriyor.
Guardian’a göre, söz konusu saldırılarla topluma bir mesaj veriliyor;
“Muhalifliğin bir sınırı var ve devlete karşı dizginsiz muhalefetin korkunç bedeli olabilir.