Demokrasileri Koruma Vakfı kıdemli direktörü ve eski CHP milletvekili Aykan Erdemir, vakıf için yaptığı bir analizde Temyiz Mahkemesi’nin Halk Bankası kararını değerlendirdi:
ABD temyiz mahkemesi 22 Ekim’de, kamu bankası Halkbank’ın, İran’ın ABD yaptırımlarından kaçmasına yardımcı olduğu iddia edilen rolü nedeniyle federal bir ceza davasını bozmak için yaptığı başvuruyu red etti.
Önemli bir yasal emsal teşkil eden bu dönüm noktası niteliğindeki karar, Tahran’ın ABD yaptırımlarından kaçınmasını kolaylaştıran yabancı finans kurumlarına karşı Amerikan caydırıcılığını inşa edecek.
ABD’li New York Güney Bölgesi avukatları, Ekim 2019’da altı maddelik bir iddianame ile Halkbank’ı dolandırıcılık, kara para aklama ve “ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarından kaçmak için milyarlarca dolarlık bir plana ortaklık” iddiasıyla ilgili suçladı.
Savcılar, bankayı Tahran’a 20 milyar dolarlık kısıtlı fon transferine yardım etmekle suçladı. İddianameye göre bu paranın en az 1 milyar doları ABD finans sistemi aracılığıyla aklandı.
Bir önceki yıl Halkbank’ın Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla, federal bir jüri tarafından yaptırımlardan kaçınma, banka dolandırıcılığı ve ABD Hazinesi’nin faaliyetlerini engelleme de dahil olmak üzere beş suçlamadan suçlu bulundu ve 32 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Atilla’nın mahkumiyeti ile sonuçlanan davada, Tahran’ın Türkiye merkezli yaptırımdan kaçınma planlarının elebaşı Reza Zarrab, üst düzey Türk bakanlara ve Halkbank yöneticilerine rüşvet verdiğini itiraf ederek suçunu kabul etti ve savcılık için tanıklığını yaptı. Zarrab, dönemin başbakanının yaptırımları kırma çabalarını onayladığını söyleyerek Erdoğan’ı da suçladı.
Halkbank, Ekim 2019’dan bu yana davayı dağıtmak ve jüri duruşmasını geciktirmek için çok sayıda yola başvurdu. Halkbank ve avukatları, ilk başta iddianameyi veya mahkemeye sevk edilmek üzere yapılan yasal tebligatı kabul etmeyi reddetti.
ABD savcılarının Ocak 2020’de ABD Bölge Yargıcı Richard Berman’dan, bankanın suçlamalara yanıt vermemesi halinde sekiz hafta sonra toplamı 1.8 milyar dolara kadar çıkabilen artan para cezaları vermesini istemesinin ardından Halkbank, gidişatı tersine çevirdi ve iki ay sonra suçsuz olduğunu iddia etti.
Bankanın oyalama taktikleri arasında, Berman’a Ağustos 2020’de reddettiği, davadan çekilmesi talebini içeren Haziran 2020 başvurusu da vardı.
Halkbank bunların ardından “Yabancı Egemen Dokunulmazlıklar Yasası”nın (FSIA) kamu bankasını ABD’de kovuşturmadan koruduğunu iddia etti. Buna karşılık, federal savcılar, Halkbank’a FSIA kapsamında dokunulmazlık verilmesinin, hukuktan ceza davalarına kadar olan egemen bağışıklığın bir uzantısı olacağı konusunda uyardılar.
Berman, Ekim 2020’de yayınlanan 16 sayfalık mütalaasında, “Mahkeme açıkça Halkbank üzerinde kişisel yargı yetkisine sahiptir” dedi. FSIA’nın “cezai kovuşturmalarda dokunulmazlık sağlamıyor gibi görünmediğine” karar verdi. Halkbank da bu kararı derhal temyiz etti.
Geçen hafta, ABD İkinci Daire Temyiz Mahkemesi’nden üç yargıçlı bir heyet, kararında, mahkeme FSIA’nın cezai bağlamda dokunulmazlık sağladığını varsaysa bile, Halkbank’a itham edilen suçun “bu kapsama giremeyeceğin” belirtti. Mahkeme ayrıca Halkbank’ın “ortak hukuk uyarınca kovuşturma dokunulmazlığına sahip olduğu iddiasını” da yerinde görmedi.
Bu kararın ardından Halkbank, İstanbul borsasına yaptığı açıklamada, bankanın mahkeme kararına itiraz etmek için tüm yasal haklarını kullanacağını söyledi. Bu, bankanın Erdoğan’ın ve yakın yardımcılarının İran’ın yaptırım-kaçınma planlarındaki suç ortaklığını daha da açığa çıkarabilecek, potansiyel olarak utanç verici bir jüri duruşmasını geciktirmek için oyalama taktiklerine devam edeceğinin bir işareti.
Zarrab ve Atilla sırasıyla 2016 ve 2017’de tutuklandıklarından beri Erdoğan, ABD’nin Türkiye bağlantılı yaptırımlardan kaçınma planlarına ilişkin kovuşturmasını rayından çıkarmak için sinsi taktikler kullandı.
Türk lider, ABD’li Papaz Andrew Brunson’ı Zarrab ve Atilla ile takas etmek umuduyla iki yıl rehin tuttu. 2017’de Erdoğan, 2016 başkanlık kampanyası sırasında Başkan Donald Trump’ın vekillerinden biri olan eski New York Belediye Başkanı Rudolph Giuliani’den Brunson-Zarrab takası için Trump Beyaz Saray’a baskı yapmasını da istedi.
Ankara’nın Halkbank kovuşturmasına müdahalesi, Senatör Ron Wyden tarafından başlatılan soruşturmaya konu oldu. Bloomberg’in Haziran ayında bildirdiği gibi Giuliani, o zamandan beri “Türk çıkarları için olası yabancı lobicilik faaliyetlerine ilişkin Adalet Bakanlığı soruşturmasının konusu” haline geldi.
Erdoğan sadece Halkbank skandalını örtbas etmeye çalışmakla kalmadı, aynı zamanda Tahran’ın yaptırımlardan kaçınma planlarını kolaylaştıran kişilere randevular vererek onları ödüllendirdi.
Atilla, ABD’de hapis cezasını çekip Türkiye’ye dönmesinden üç ay sonra ve ABD federal savcılarının Halkbank’ı suçlamasından sadece birkaç gün sonra, dönemin Türkiye Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak tarafından İstanbul Menkul Kıymetler Borsası CEO’su olarak atandı. Bu atamadan dokuz gün sonra, Atilla’nın atanmasına karşı çıkan Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, İstanbul borsasındaki yüzde 10 hissesini satacağını açıkladı.
Erdoğan, eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’ı da Türkiye’nin Prag Büyükelçisi olarak atadı. Bağış, 2013 yılında Halkbank aracılığıyla yürütülen bir yolsuzluk skandalında rüşvet almakla suçlanması üzerine bakanlıktan istifa etmişti.
Erdoğan hükümetinin adaletten kaçma girişimleri Halkbank ve buna bağlı olarak Türkiye ekonomisi için felaket oldu. Halkbank’ın İran’ın yaptırımlardan kaçınma planlarındaki rolünü ifşa eden Aralık 2013’teki yolsuzluk soruşturmasından bu yana, bankanın hisseleri ABD doları cinsinden değerlerinin yüzde 95’inden fazlasını kaybederek 2013’teki tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 10,63 ABD Doları’ndan 0,45 ABD Doları’na düştü.
Halkbank’a ayrıca New York’un Güney Bölgesi’nde de hukuk davası açıldı. İran destekli terörizmin 876 kurbanı, Halkbank’ın Tahran’ın terör saldırılarına verdiği desteğin mali sonuçlarından kaçınmasına yardımcı olduğunu iddia ederek bankayı mahkemeye verdi.
Mahkeme Şubat 2021’de ABD vatandaşı olan veya ABD’ye hizmet ederken hedef alınan ABD hükümetinin yabancı çalışanları olan davacıların davalarını bunun yerine bir Türk mahkemesinde sürdürmeleri gerektiğine karar verdi. Mahkeme bunu yaparken e, davacıların bir Türk mahkemesi önünde adil bir şekilde yargılanamayacaklarına dair önemli kanıtları göz ardı etti, çünkü Ankara bankanın İran’ın yaptırımları bozma planlarındaki suç ortaklığını örtbas ediyor. Davacılar, mahkemenin bu kararına itiraz etti.
ABD temyiz mahkemesinin, FSIA’nın kamu borç verenlerine veya yabancı egemenlerin diğer kuruluşlarına ABD kovuşturmasından herhangi bir dokunulmazlık vermediğine dair bir karar, Washington’un İran ve diğer haydut rejimler tarafından yaptırımlardan kaçınmasına karşı caydırıcılığını güçlendirecektir.
Bu aynı zamanda bankaları maliyetli geciktirme taktikleri izlemekten caydıracak ve ABD makamlarıyla ertelenmiş kovuşturma ve/veya kovuşturma dışı anlaşmaları teşvik edecektir. Örneğin geçen yıl, bir devlet bankası olan Kore Sanayi Bankası, ABD yaptırımlarını ihlal ederek İran’a 1 milyar dolardan fazla yasadışı transfere izin vermekle ilgili ABD ve New York eyalet cezai ve hukuki suçlamalarını anlaşma yoluyla çözdü.
ABD mahkemelerinin Tahran’ın suç ortaklarının cezasız kalmasını izin vermemesi, uluslararası finans kurumları için de bir uyandırma çağrısı işlevi görecektir. Amerikan adalet sisteminin, yaptırımları çiğneyenleri ve kara para aklayanları kanunun tamamına kadar kovuşturma taahhüdü, bankaları kara para aklama kontrollerini iyileştirmeye teşvik ederken, aynı zamanda onları İran veya diğer devlet terör sponsorlarıyla işbirliği yapmaktan caydıracaktır.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***