ENSAR NUR | CENEVRE TR724
AKP hükümetinin sanık sandalyesine oturtulduğu ve yargılandığı Turkey Tribunal’ın ilk oturumunda işkence konusu incelendi ve tanıklar dinlendi.
1995-2010 yılları arasında Dünya İşkence Karşıtı Örgütü Genel Sekreteri olan Eric Sottas’ın hazırlamış olduğu İşkence başlıklı raporu sundu, işkenceye maruz kalan Mehmet Alp, Erhan Doğan ve Eren Keskin yaşadıkları korkunç olayları mahkeme önünde kayda geçirdi.
Ankara’da Gülen hareketine yakınlığıyla bilinen okullarda öğretmenlik ve yöneticilik yapan Erhan Doğan, Turkey Tribunal’de 2. tanık olarak kürsüye geldi ve 15 Temmuz sonrasında uğradığı korkunç işkenceleri anlattı.
Darbeden 10 gün sonra idarecisi olduğu okula gelen sakallı ve iri yari sivil kişiler tarafından kendisinin ve arkadaşlarının okulda saatlerce tekme tokat dövüldüğünü aktaran Doğan, işkencecilerin kendisine ‘bizim dediklerimizi kabul etmezsen, ailen, sen, bütün hayatin kararır. Eğer dediklerimizi yaparsan seni burada bırakırız. Terörist olduğunu kabul et, bize 10 tane isim ver’ dediklerini söyledi.
Terör örgütü üyesi olduğunu reddeden ve isim vermeyen Doğan, gece TEM polisleri gelene kadar iki grup sivil tarafından yöneticisi olduğu okulda işkenceye maruz kaldı.
Gece Ankara TEM şubeye götürülen Doğan, burada da hakaretlere ve işkenceye maruz kaldı. ‘Dediklerimizi yapmazsan burada ölürsün, buraya girip ölen, çıkamayan insanlar var’ denilerek tehdit edildi. Sonrasında herkesin turuncu kıyafetler içerisinde olduğu bir spor salonuna götürülen öğretmen, gördükleriyle Guantanomo’yu anımsadığını ve psikolojik olarak çöktüğünü ifade etti: “İçeri girdiğimizde salonun tamamında tek tip turuncu kıyafetler giydirilmiş insanlar vardı, hepsi ters kelepçeliydi. Aklıma Guantanamo’daki mahkumlar geldi, o sırada psikolojik olarak çöktüm. Herhalde bizi çok tehlikeli şeyler bekliyor diye düşünmeye başladım. Duvarın dibine oturttuklarında şöyle bir baktım, duvar boyu insan boyundaki kısmın tamamı kan. Orada daha önce işkence yaptıklarının kanıtıydı” dedi.
Erhan Doğan, spor salonunda kaldıkları süre boyunca zaman zaman çağrılarak işkenceye tabi tutulduklarını ve küçük bir ekmek parçası, bir küçük kutu reçel ve yarım litre su dışında hiçbir şey verilmediğini söyledi.
İlk gün aksam 8 gibi isminin okunduğunu ve bir odaya götürüldüğünü anlatan Doğan, “ ‘Terör örgütü üyesi olduğunu kabul et ve 10 tane isim ver seklinde dayatmada bulunuyorlardı’. Yani ben düşünüyorum 20 yıldır bu yapının içerisindeyim, herhangi bir terör faaliyeti içerisinde değerlendirebileceğimiz bir şiddet olayıyla karşılaşmadım, kendim de bulaşmadım. Durup dururken bu insanlara terörist demeyi onurum olarak ve vicdanım olarak kabul edemezdim ve etmedim” dedi. İstenenleri reddetmesi üzerine işkencenin yeniden başladığını ve gece saat 12’de gelip sabah saat 5’te kaybolan garip tipte ilk defa gördüğü insanlarla karşılaştığını ve bu kişilerin gözetiminde en ağır işkenceleri gördüğünü belirtti.
“Geceleri bizi götürdüklerinde bizi soyup, soğuk su döküp coplarla dövüyorlardı. İkinci gece Filistin askısı dedikleri bir işkence uyguladılar. 1,5-2 saat askıda tuttular, sonra bıraktıklarında ben bütün kemiklerimin kırıldığını düşündüm. Yürüyemiyordum, iki polis koluma girip spor salonuna götürdü. İki günde bir doktora götürüyorlar. İlk gittiğimizde doktor ‘bana bir şeyiniz var mı ?’ diye sordu. Ben de gayriihtiyari ‘görmüyor musunuz?’ dediğimde, genç bir doktordu basını öne eğdi. Yüzünü asla unutamam. Sonra polisler ‘doktor hanım bir dakika biz tekrar geleceğiz’ dediler, tekrar götürdüler. İşkence yaptılar. ‘Bu defa doktor bir şey sorduğunda sen değil biz cevap vereceğiz’ dediler. Tekrar gittiğimizde doktor bir defa daha sordu, polisler de ‘sapasağlam, bir şeyi yok’ deyip geri götürdüler.”
Tutuklanmadan bir gün önce yasadıklarını yutkunarak anlatan Erhan Doğan, yaşananları hala rüyasında gördüğünü, olaydan sonra da intiharı düşündüğünü ifade etti. Kan donduran olayı Doğan şöyle anlattı:
“Bana işkence yaptıkları yerde önümüzden üç tane bayanın geçtiğini gördüm, bayanları yan taraftaki bölmeye aldılar. Bayanların çığlıkları çok ürkütücüydü. ‘Ne olur bize tecavüz etmeyin’ diyorlardı. O haykırışlar hala kulağımdadır. Sonra beni tehdit ettiler, ‘istediklerimizi yapmazsan, biliyoruz senin eşin var, kızın var. Aynısı onların başına gelebilir’ dediler. O gece açıkçası hayatımın en zor gecesi oldu. Ertesi gün intihar etmeye kara verdim. Nasıl yapabilirim diye düşünüyordum. Arada tuvalete çıkarıyorlardı, acaba o arada bir şey yapabilir miyim diye düşünüyordum. Sonra izin istedim tuvalete gittim. Sonra inancım gereği intihar etmenin çok büyük bir vebal olduğunu biliyorum, vazgeçtim ve çok içten bir dua ettim. Bir gün sonra mahkemeye çıkarıldım. Mahkemeye çıkarıldığımıza sevindim, çok şükür buradan kurtuluyoruz dedim. İnşallah tutuklanırız cezaevine gideriz dedim. Mahkemede de yaşadığım işkenceleri anlatamadım, çünkü işkenceci polisler salondaydı.”
Cezaevi koşullarını da mahkemeye aktaran Erhan Doğan, Avrupa Konseyi denetimlerinin nasıl işlevsizleştirildiğinden bahsetti: “16 kişilik koğuşta 55 kişi kaldık. Cezaevi şartları çok ağırdı, bir tuvalet bir banyo vardı ekstra kısıtlamalar getirilmişti. İnsanlar tuvalete gitmek için yarım saat kuyrukta bekliyor. Sıcak su haftada 2,5 saat veriliyordu. Hijyenik şartlar çok ağırdı gardiyanlar tavrı çok inciticiydi. Sürekli hakaret eden ve isteklere cevap vermeyen insanlar. Sürekli motive ediliyorlar dışarıdan, bunlar terörist öldürülmesi gerekiyor diye. Sonra gelip bizi idare ediyorlardı. Bir gün, Bas Gardiyan koğuşa geldi ve ‘Avrupa Konseyi’nden kontrole gelecekler, bizim söylediklerimiz dışında bir şey söylerseniz, ailenizle görüşmelerinizi yasaklarız, hücre cezası veririz’ diyerek tehdit ettiler. 3 gün sonra koğuşa geldi kontrol ekibi, kimse sesini çıkaramadı.”
Son olarak, “dışarısı cezaevinden daha da kötüydü” diyen öğretmen, akrabalarının kendisini tanımalarına rağmen terörist muamelesi yaptıklarını, devlet tarafından ailesinin sağlık sigortasının bile iptal edildiğini söyledi.
Öğretmen Mehmet Alp, Turkey Tribunal’de işkenceleri anlattı: Demir sopalarla bayıltana kadar dövüp, ailemle tehdit ettiler
AKP hükümetinin yargılandığı Turkey Tribunal Cenevre’de başladı | CANLI İZLE
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***