Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) 11 Eylül 2001’de korsanlar tarafından kaçırılan iki uçak Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kulelerine çarptığında Afganistan’da ise El Kaide trajedisi yaşanıyordu.
Grubun militanları sadece iki gün önce Sovyet ordusu ve Taliban’ı Pencşir Vadisi’nden püskürtmeyi başaran ve ülkedeki direnişin sembolü haline gelmiş Ahmed Şah Mesud’a suikast düzenlemişti.
Afganlar onun ölümünün yasını yaşarken binlerce kilometre uzaktaki ABD’de geleceklerini çarpıcı şekilde değiştirecek olaylar yaşanıyordu.
Amerika’daki saldırıları haberlerde dinleyen Afganlar ilk etapta bu olayları fazla dikkate almadı. Binlerce kilometre mesafedeki bir ülkede saldırılar düzenlenmişti. Bu tür olayların kendi ülkelerinde neredeyse gündelik yaşamın bir parçasını oluşturması ABD’de olan bitenin de dikkatle takip edilmemesine neden olmuştu.
Ancak ilerleyen günlerde, Afganlar saldırıların planını kendi arka bahçelerinde saklanan El Kaide militanlarının üstlendiğini ve Taliban yöneticilerinin gruba yataklık yapmakla suçlandıklarını öğrendi. Birçok kişi dünyalarının değişmek üzere olduğunu fark etti.
“ABD’ye dair umutlar hızla buharlaştı”
Kandahar’da kitapçılık yapan Abdul Samad, kalabalığın bir gazeteye baktığını, sayfaların ikiz kulelere saldırı resimleriyle dolu olduğunu gördüğünü hatırlıyor. Olayın Afganistan’ı işgal için bir “bahane” olduğunu söyleyen Samad, “kabul edilemez bir işgalin” böylelikle başladığını ifade ediyor.
Taliban, El Kaide lideri Usame bin Ladin’den vazgeçmeyi reddettiğinde, ABD devreye girdi ve 1996’dan beri iktidarı elinde tutan katı rejimi birkaç haftada devirdi.
Ancak Kandaharlı bir çilingir olan Qiyamuddin, Afganistan’daki onlarca yıllık savaşı ve çatışmayı sonlandıran Amerikan liderliğindeki işgale dair tüm umutların hızla buharlaştığını söylüyor. AFP’ye verdiği demeçte, “Buraya gelerek ortalığı karıştırdılar” diyor.
Zira bir yandan ülkedeki savaş bitmek bilmezken Taliban da gün yüzüne yeniden çıkmaya başladı. Yabancı askerler ise dine ve Afgan geleneklerine saygı duymamakla itham edildi, sivil kayıpları artışa geçti.
Qiyamuddin başlarda olumlu bir hava estiğini belirterek “Pakistan ve İran’daki Afganlar ülkelerine geri dönmeye başladı” diyor ve ekliyor, “Daha fazla sorunla karşılaşacaklarından haberleri yoktu”.
Öğretmen olan Nurullah da Taliban’ın devrilmesinden sonra bir barış süreci yaşandığını fakat bunun uzun sürmediğini söylüyor. “Taliban gittiğinde insanlar mutlu oldu. En azından özgürlüğü içlerine çekebildiler”.
Ama zaman ilerledikçe ABD’nin yanlış yere geldiği ve tuzağa düştüğü kanısı yayılmaya başladı. Bu kanı 20 yıl sonra gerçeğe dönüştü. ABD gitti, Taliban aynı katı politikaları ile geri döndü.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***