Sözcü gazetesi yazarı Çölaşan’ın yazısında söz ettiği, Halkbank’ta parası buharlaşan M.G’nin kendisi olduğunu kabul eden Muammer Güler açıklama gönderdi.
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarından sonra dönemin başbakanı Erdoğan’ın talebiyle istifa eden bakanlardan Muammer Güler, sessizliğini bozdu. Sözcü yazarı Emin Çölaşan’ın gündeme getirdiği Halkbank’ta yaşanan dolandırıcılık davası iddianamesinde ismi açıklanmayan ve şikâyetçi olmayan tek kişinin “M.G.” olmasına ilişkin bilgiye Güler yazılı yanıt verdi.
Halkbank İstanbul Kapalıçarşı şubesinin müdiresi olan S.Ö. müşterilerin dört milyon lirasını dolandırıp zimmetine geçirmiş, Ağır Ceza’da yargılanmış ve 14 yıl hapis cezası almıştı. 17-25 Aralık öncesi yaşanan bu olayda parası buharlaşanlar arasında M.G. isimli bir banka müşterisi de vardı. Diğer tüm müşterilerin açık ismi yazılırken, iddianamede ismi gizlenen tek isim M.G.’ydi.
Çölaşan yazısında bu olayı hatırlatıp 663 bin TL ile 170 bin ABD doları zimmete geçirilen M.G.’nin öteki mağdurlarla birlikte savcılığa gidip şikayet etmediğini, davacı olup hesap sormadığını hatırlatıyordu.
M.G. KENDİNİ TANITTI: MUAMMER GÜLER!
Çölaşan yazısında bu ismin Muammer Güler olup olmadığını soruyordu. Çölaşan’ın olayı gündeme getirmesi sonrası bir yanıt kaleme alan Muammer Güler, o kişinin kendisi olduğunu doğrularken, şu iddiaları dile getirdi:
Eski bakanlardan Erdoğan Bayraktar‘dan sonra 17-25 Aralık’a ilişkin konuşan ikinci bakan Güler’in mektubu şöyle:
“Yazınızda belirttiğiniz Halk Bankasının ilgili şubesinde, sahte imzalar ve düzmece belgelerle bazı müşterilerin hesaplarının boşatıldığının duyulması üzerine, banka müfettişlerince yapılan inceleme sonucunda birçok banka müşterileri ile birlikte şahsıma ve hepsi reşit ve şahsi gelirleri olan aile fertlerine ait beş ayrı vadeli hesapta bulunan meblağın da banka yetkilileri tarafından usulsüz olarak çekilerek zimmetlerine geçirildiğinin tespit edilmesi nedeniyle bankaca suç duyurusunda bulunulmuş, ilgisi bulunan banka çalışanları hakkında Bankacılık Yasasına aykırılıktan (bankacılık zimmeti suçundan) kamu davası açılmıştır.
Gerek banka müfettişlerince düzenlenen soruşturma raporunda, gerekse C. Başsavcılığına gönderilen evraklarda M.G. Rumuzun dışında ad ve soyadım açıkça belirtilmiştir. Söz konusu şahsıma ait miktar, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Yasasında öngörülen ilkeler doğrultusunda Mal Bildirimine konu yapılmış, ilgili komisyonlarca da uygunluğu tespit edilmiştir.
Müfettiş incelemesi sürecinde, banka kayıtları ve mudiler tarafından sunulan hesap cüzdanları, bilgi ve belgeler değerlendirilerek, sizin ifadenizle sahte imzalar ve düzmece belgelerle hesaplarının boşatıldığı tespit edilen tüm banka müşterilerinin, bu bağlamda da benim ve aile fertlerinin paraları banka tarafından hesap sahiplerine ödenmiştir. Bu konuda ne şahsıma ne de yakınlarıma asla ayrıcalık tanınmamıştır. Bankacılık Yasasında düzenlenen ‘Bankacılık zimmeti’, 5411 sayılı Bankacılık Yasasında düzenlenmiş olup, oldukça ağır yaptırım içermektedir. Soruşturması ve kovuşturması re’sen yürütülen söz konusu davaya ilişkin olarak, mahkemece tarafıma çağrı kağıdı çıkarılmadığı gibi, uygulamada bu tür kamu davalarına katılmanın şahsi hak yönünden bir yarar sağlamadığı da bilinen bir gerçektir. Bilgilerinize sunulur. Saygılarımla.”
ÇÖLAŞAN: PARA SAYMA MAKİNELERİNDEN HİÇ SÖZ ETMİYOR!
Çölaşan mektubunda Güler’in mektubunu şöyle değerlendirdi:
“Gönderdiği açıklamada polis baskınında oğlunun evinde çıkan paralardan, çelik kasalardan ve para sayma makinelerinden hiç söz etmiyor. Oysa ben yazılarımda onlara da değinmiştim ve çok önemliydi. Rüşvet dağıtan İranlı Rıza ile yaptığı ve kayda alınan konuşmalarını da es geçiyor. Halkbank’ta iç edilen paralarını aldığını söyleyip bankayı savunmaya kalkışıyor. Kısacası, açıklamasını birazcık geçiştirmek zorunda kalmış ama arşiv unutmuyor ki! Bir dahaki sefere belki onlara da değinir!”
Çölaşan’ın yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Her şey ortada…
Temel soru şudur:
Bu dört kişi rüşvet aldı mı, yolsuzluk yaptı mı?
Eğer öyleyse hesabı sorulsun.
Almadılar ve herhangi bir yolsuzluk yapmadılarsa aklansınlar, karşımıza açık alınla çıksınlar.
★★★
Yani şu andaki durumu bir düşünün… Adamın adı resmen rüşvete karışıyor.
İranlı Rıza’nın dolar rüşvetini çikolata paketleri içinde getirecek olan şahsa “Ben evde değilsem bizim hizmetçi Mariyana var, kutuyu ona bırak. Güvenilir kadındır” diyor…
Rezalet ortaya çıkınca bakanlık görevinden alınıyor.
Egemen Bağış isimli bu şahıs hemen ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin Prag büyükelçisi yapılıyor. Orada cumhurbaşkanını ve devleti temsil ediyor!
Bu rüşvet ve yolsuzluk dosyalarını yeniden açmaktan işte bu yüzden korkarlar!
★★★
Yine gelelim Muammer Güler konusuna…
Gönderdiği açıklamada polis baskınında oğlunun evinde çıkan paralardan, çelik kasalardan ve para sayma makinelerinden hiç söz etmiyor. Oysa ben yazılarımda onlara da değinmiştim ve çok önemliydi.
Rüşvet dağıtan İranlı Rıza ile yaptığı ve kayda alınan konuşmalarını da es geçiyor.
Halkbank’ta iç edilen paralarını aldığını söyleyip bankayı savunmaya kalkışıyor.
Kısacası, açıklamasını birazcık geçiştirmek zorunda kalmış ama arşiv unutmuyor ki!
Bir dahaki sefere belki onlara da değinir!”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***