Üst düzey bir Avrupa Birliği (AB) yetkilisi, “Birliğin, Taliban’ın Kabil’e girmesi sonrası yaşanan krize hazırlıksız yakalandığını ve koordinasyon kuramadığını” söyledi. Yetkili ayrıca, yapılan tahliye operasyonunda ABD’ye güvenmek zorunda kaldıklarını açıkladı.
Ayrıca Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel de bloğun “dünyada daha fazla karar alma özerkliği ve daha fazla eylem kapasitesi için çabalaması” gerektiğini dile getirdi.
Slovenya’daki Bled Stratejik Forumu’nda konuşan Michel, “Küresel bir ekonomik ve demokratik güç olarak Avrupa, yardım almadan sağlayamadığımız bir durumdan memnun olabilir mi?” ifadelerini kullandı.
“Birlik güvenliğe daha fazla yatırım yapmalı”
AB Dış ilişkiler sorumlusu Josep Borrell ise çarşamba günü The New York Times’a yazdığı bir yazıda, “Batı birliklerinin geri çekilmesi ve Afganistan’dan hava ikmali bir ‘uyandırma çağrısı’ olarak hizmet etmeli” diyerek, bloğa, güvenliğe daha fazla yatırım yapması çağrısında bulundu.
Borrell daha önce yaptığı açıklamada ise “Afganistan’daki durum, AB’nin hızlı harekete geçecek askeri güce ihtiyaç duyduğunu gösterdi” demişti.
Borrell, İtalyan Corriere della Sera gazetesine verdiği röportajda, “Amerikalılar dahil olmak istemediğinde AB, çıkarlarımızı korumak için müdahale edebilmelidir. İlk Giriş Gücümüz, kısa sürede harekete geçebilecek 5 bin askerden oluşmalıdır. “AB Savaş Grupları’mız var ama bunlar hiçbir zaman harekete geçirilmedi. Hızlı hareket edebilmeliyiz.” şeklinde konuşmuştu.
“AB ülkelerinin Taliban’dan kaçanlara kapılarını açmaması hayal kırıklığına uğrattı”
Bu arada Avrupa Parlamentosu Başkanı David Sassoli, AB ülkelerinin Taliban’dan kaçan mültecilere kapılarını açmaması nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını belirtti.
Sassoli, AB üye devletlerinin yalnızca kendi hükümetleriyle çalışan Afganlarla ilgilendiğini savundu.
Öte yandan Macaristan Başbakanı Viktor Orban, ülkesinin yeni gelenleri karşılamaya karşı olduğunu söyleyerek bunun “Avrupa’nın kültürel kimliğini değiştireceğini” söyledi.
Orban: Göçü demografik zorluklara bir çözüm olarak kabul etmiyoruz
“Göçü demografik politikalara veya demografik zorluklara bir çözüm olarak kabul etmiyoruz. Biz sadece aile politikasının, geleneksel Hristiyan aile politikasının bize yardım edebileceğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.
Radikal değişim
Bu arada Rasmussen Global Strateji Başkanı Fabrice Pothier, euronews’e verdiği demeçte, Borrell’in söylediklerinin doğru olabileceğini söyledi; “Ancak AB devletlerinin herhangi bir radikal değişiklik önermek yerine bulundukları yerlerdeki kaynaklarını güçlendirmeleri daha olası” dedi.
Pothier, “Bence bu bir gerçeklik penceresi, Avrupa’nın henüz ABD güçlerinin Afganistan’da yaptığı işi yapmak için ne siyasi iradeye ne de yeteneğe sahip olmadığını gösterecek bir pencere” ifadelerini kullandı.
Pothier ayrıca stratejik bağımsızlık tartışmasının 90’lı yıllarda Balkanlar’da ve daha yakın zamanda Libya’da yaşananlardan sonra her zaman olduğunu ve olacağını söyledi.
Rasmussen Global Strateji Başkanı, ası sınavın ise Sahel bölgesi olduğunu aktardı; “Fransa Sahel’den çekildiği anda, terörist gruplar tarafından ele geçirilecek bir dizi ülke olacak ve o zaman gerçekten bu durum Avrupa’ya çok yakın bir sorun olacak”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***