Marmara Denizi’nde 7,2 büyüklüğünde deprem beklendiği iddialarını “spekülatif” bulan Prof. Dr. Şener Üşümezsoy’a göre asıl riskli yer Datça tarafı. Üşümezsoy, buradaki olası depremin tüm bölgeyi etkileyeceği uyarısı yapıyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) Araştırma Raporu’a 18 bin 373 kişinin yaşamını yitirdiği Gölcük depreminin üzerinden 22 yıl geçti.
Türkiye hala deprem, sel, orman yangını gibi doğal afetlerle boğuşuyor ve tehlike öncesi zarar azaltıcı tedbirlerin alınmaması tartışılıyor.
Bir başka deyişle 17 Ağustos depreminin yıldönümüne, tehlike analizi eksikliği eleştirilerinin gölgesinde giriliyor.
“Marmara’da 7,2’lik deprem iddiası spekülatif”
Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Türkiye’nin yeni bir depreme hazırlıklı olup olmadığı ve riskli yerleri, haritalar eşliğinde Independent Türkçe’ye değerlendirdi.
İlk olarak “Türkiye depreme ne kadar hazırlıklı?” sorusunu yönelttiğimiz Üşümezsoy, “Orman yangınlarına ne kadar hazırlıklıysa depreme de o kadar hazırlıklı” yanıtını verdi.
Sözlerini “Allah’tan İstanbul’da geçen yüzyılda faylar kırıldı da bu yüzyılda kırılacak çok büyük bir fay kalmadı. Depreme hazırlıklı değiliz ama bu hazırlıksızlık orman yangını kadar büyük felakete neden olmaz” diyerek sürdüren Üşümezsoy’a, Marmara Denizi’ndeki deprem ihtimalini de değerlendirdi.
“Gerçekte 30 kilometrelik ikinci bir fay olmadığından, 7,2’lik deprem söylemi çürümüş oluyor”
Marmara’daki fayların geçmiş yüzyılda kırılarak enerjisini boşaltması nedeniyle önümüzdeki dönemde burada yıkıcı bir deprem görülmeyeceğini savunan Prof. Dr. Üşümezsoy, burada Çınar, Tekirdağ-Silivri, Kumburgaz ve Karamürsel çukurları olmak üzere dört büyük alanın bulunduğunu belirterek, şu yorumu yaptı:
“1894’te Çınar çukurunda enerji boşaltılmış, 1912’de Tekirdağ ve Silivri çukurunda faylar kırılmış. 1999’da ise Körfez ve Karamürsel çukurunda fay kırılmış. Kırılmayan yegane fay Kumburgaz çukurundadır, potansiyel olarak 6,5’lik deprem potansiyeli vardır. 35 kilometrelik bu fayı, 35 kilometrelik diğer fayla birleştirerek 7,2’lik deprem tehlikesinden bahsediyorlar ama bu spekülatif bir söylemden ibarettir. 7,2’lik deprem iddiasını çürüten olgu ise şudur; Büyükçekmece ile Yeşilköy arasında olduğu varsayılan 30 kilometrelik ikinci bir fay gerçekte yok! Bu nedenle de aslında faylar birleşmiyor! Kumburgaz fayı ile bunu toplayıp ‘Burada 7,2lik deprem olacak’ söyleminde bulunanlar olsa da, bu iddia çürümüş oluyor.”
“Marmara’da 6,5’lik depremin önümüzdeki yıllarda olma ihtimali yüzde 2-3’ü geçmiyor”
Marmara’da 7,2’lik deprem olacağı söylemine katılmayan ve “Yanlış faylar ve yanlış modeller, spekülatif sonuçlar doğuruyor” diyen Şener Üşümezsoy’a olası sarsıntının büyüklüğünün hangi aralıkta gerçekleşebileceğini soruldu.
Üşümezsoy bu soruya, “Kumburgaz çukurunda Silivri’deki depremden sonra Rothstein’in yaptığı stres hesaplamasında 6,5’lik depremin önümüzdeki yıllarda olma ihtimali yüzde 2-3’ü geçmiyor” yanıtını verdi.
“Adalar fayı ölü”
İki ay önce Kartal’da meydana gelen 3,9’luk depreme ilişkin olarak ise Prof. Dr. Üşümezsoy, söz konusu sarsıntının “Adalarda deprem olacak” denilen fay modelini “çöpe attığını” savundu.
“Adalar fayı ölü” yorumunu yapan Üşümezsoy, burası için herhangi bir risk kalmadığını öne sürdü.
“Kanal İstanbul’un Marmara Denizi’ne açılma noktası, büyük yapılara uygun olmayan bir zemin”
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Kanal İstanbul’un Marmara Denizi’ne açılma noktasında makaslama etkisinde faylar bulunduğunu belirterek, burada otoyol, köprü, site gibi büyük yapılaşmaların tehlikeli olduğunu savundu.
Alandaki heyelan riskine de dikkati çeken Üşümezsoy, “Kanal İstanbul’un Marmara denizine açılan kesiminde -Çekmece Gölü’nün Marmara Denizi’nin ağzında- makaslama fayları vardır. Bu faylar, Avcılar’da yıkıma neden olan fayladır. Bu makaslama fayları zemini küçük küçük çatlaklara ayırmaktadır. Dolayısıyla burası büyük yapıların yapılmasına uygun olmayan bir zemindir” ifadelerini kullandı.
“Datça ve Rodos riskli, 6,5’i geçen deprem olabilir, tüm bölge etkilenir”
Son zamanlarda Datça açıkları da sık sık deprem haberleriyle gündeme gelirken, orman yangınlarından büyük zarar gören Ege Bölgesi genelindeki risk de merak konusu.
Bodrum’da yangının etkili olduğu Mazı, Çökertme gibi yerlerden Turgutreis’e doğru giden alandaki fayın zaten 2017’de, Kos’unkinin ise 1957’de kırıldığını belirten Prof. Dr. Üşümezsoy, asıl riskin Datça tarafında olduğunu ve burada meydana gelecek depremin tüm bölgeyi etkileyeceğini öne sürdü.
Prof. Dr. Üşümezsoy, Ege Bölgesi’ne yönelik uyarılarını “Datça ile Kos’un arasından güneye Girit’e doğru uzanan Karpados Adası ve çukuru var. Oradaki fay hattı kırılabilir çünkü orada sürekli 5 büyüklüğünde depremler oluyor. Nisan ayında 5,5’lik, haziranda 5,2’lik, ağustosta da 5,5 ve 5,7’lik iki deprem oldu ama orman yangınlarından dolayı pek gündeme gelmedi. Bu yüzden riskli yerler olarak Datça ve Rodos’u söyleyebilirim, burada 6.5’i geçen bir deprem olabilir, 2017’deki Bodrum depremine benzer bir deprem olabilir” ifadeleriyle noktaladı.
“Bundan sonra asıl risk Aydın, Denizli ve Kuşadası’nda”
Prof. Dr. Üşümezsoy geçen yıl Independent Türkçe’ye yaptığı açıklamada, İzmir’in kuzeyinde, kordon boyunca Narlıdere ve Urla’ya kadar devam eden fayın 350 yıldır stres biriktirdiği uyarısı yapmıştı.
İzmir depreminden sonraki en riskli yerlerin Aydın, Denizli ve Kuşadası olduğunu aktaran Üşümezsoy, “Bundan sonra asıl risk, Aydın, Denizli ve Menderes Vadisi boyunca yer alan faylarda. 1550’li yıllardan beri bu faylar kırılmadı. Ege kıyılarında en kuzeydeki açılma merkezi Foça’yla Midilli arasındaki Foça Koyu, 3 yıl evvel 6,3’lük deprem oldu. Bodrum’daki fay, 6,7’lik depremle (kuzeyde Bodrum, Kos, güneyde ise Marmaris ile Datça arasındaki kol açıldı. Bundan dolayı da ben, sürekli Aydın’dan başlayarak Kuşadası’na ve Kuşadası’ndan Samos’a doğru giden Kuşadası körfezinde deprem olacağını düşünüyorum” şeklinde konuşmuştu.
KAYNAK: INDEPENDENT TÜRKÇE – LALE ELMACIOĞLU
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***