15temmuz.info sitesinden BAYBARS ZENGİN’in haberine göre; Olayların nasıl başladığı ve sona erdiği az çok bilinse de arada yaşananların belirsizliği kafa karışıklığının asıl sebeplerinden birisi.
Peki bu belirsizlik nasıl giderilecek?
15 Temmuz’un sıcaklığını koruduğu günlerde, olayları yakından incelemek isteyen ancak bir türlü tam içine giremeyen bir gazeteci, yaşananların teknik yönlerine hâkim olan kişilere çağrıda bulunarak, bir olay-zaman çizelgesi hazırlanmasını istemiş ve kritik bir konuya parmak basmıştı.
Olay-zaman çizelgesi, örneğin askerlik ve polislik mesleğinde günlük hayatın bir parçası. Her harekât ve komuta merkezinin görevlerinden biri de detaylı bir olay-zaman çizelgesini sürekli tutmak ve gelişmeleri bu çizelgeye kaydetmek. Olay-zaman çizelgesi adli olayların çözümünde, tren ve uçak kazaları incelemelerinde, siber suçların aydınlatılmasında da kullanılıyor. 15 Temmuz’da Marmaris’te ne yaşandığının cevabını da olay-zaman çizelgesi veriyor.
Bu yazı dizisinde, Erdoğan’ın Marmaris’te basın karşısına çıktığı ilk andan ertesi sabah olaylar sonra erinceye kadar yaşananları böyle çizelgeye dizerek paylaşacağım. Anlatacağım her olay ve detay başta Marmaris mahkemesinin resmi kayıtları olmak üzere mutlaka bir belgeye dayanacak.
İlk sorumuz şu:
Erdoğan Marmaris’te yerel basının karşısına ilk kez ne zaman çıktı ve Marmaris’ten saat kaçta ayrıldı?
Erdoğan’ın, o gece yanında olanların ve iktidar yanlısı medyanın söylemlerine göre, Erdoğan CNN Türk’teki facetime bağlantısından hemen önce, Marmaris’teki yerel basın temsilcilerini kaldığı villaya çağırdı. Ve onlara görüntülü bir konuşma yaptı. İddiaya göre, gece yarısından hemen sonra 00.05’te yapılan bu konuşma, istenmesine rağmen, teknik sebeplerle ulusal medyaya tam yansıtılamadı. Bunun üzerine, Erdoğan, kısa zaman içinde yine Marmaris’te kaldığı villadan ulusal kanallara bağlandı ve darbe girişimine karşı direnmek için halkı sokaklara, meydanlara ve havalimanlarına çağırdı.
Tekrar etmek gerekirse, Erdoğan’ın hem yerel basına yüz yüze konuşması hem kısa zaman sonraki facetime üzerinden ulusal medya bağlantısı, resmi söyleme göre, kaldığı villada, gece yarısından hemen sonra gerçekleşti.
Erdoğan, kendi ifadesine göre, bu görüşmelerin ardından 01.15’te villadan helikopterle ayrılarak Dalaman havalimanına uçtu ve burada bekleyen Cumhurbaşkanlığına ait TC-ATA uçağı ile 01.43’te kalkış yaptı. 03.18’te de İstanbul Atatürk Havalimanına ulaştı.
Erdoğan, 15 dakika kadar gecikseydi, ayrılışından hemen sonra kaldığı villaya ve korumalarına saldıran askerlere yakalanacağını defalarca söyledi.
15 Temmuz’un resmi söylemi böyle…
Dahası 15 Temmuz’un resmi hikayesi bu şekilde anlatılan olaylara dayanıyor.
Peki belgeler ne diyor?
O gece Marmaris’teki villada yaşananları en iyi bilebilecek olanlar Erdoğan’ın koruma polisleri. Bu kişilerin Marmaris mahkemesine verdikleri ifadelerdeki detaylar yukarıdaki resmi söylemin yaşanan gerçeklerle bağdaşmadığını gösteriyor.
Örneğin, Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı Yakın Koruma Şube Müdürlüğünde görevli olan ve o gece Erdoğan’ı Marmaris’te koruyan polis memuru Burak GÜZEL verdiği ifadede, Erdoğan’ın resmi söylemde olduğu gibi 01.43’te değil, 23.30 sıralarında Marmaris’ ten ayrıldığını beyan ediyor!
İfadesi aşağıda.
Erdoğan’ın koruması Burak Güzel gibi, yine o gece Marmaris’te Erdoğan’a koruma polisliği yapan Uğur Göküz’ün ifadesi de aynı. O da Erdoğan Marmaris’ten 23.30 sıralarında helikopterle ile ayrıldı diyor.
Bu ifade de aşağıda.
Erdoğan her ne kadar Marmaris’teki villadan 01.15’te helikopterle ayrıldım ve Dalaman havalimanında bekleyen uçağa gittim dese de bu ifadenin gerçeği yansıtmadığı net olarak görülüyor. Medyada bu konuda paylaşılan görüntülerin hiçbiri Erdoğan’ı teşhis edebilecek kadar net değil.
Erdoğan’ın o gece kaldığı villanın sahibi Serkan Yazıcı’nın Meclis Komisyonunda verdiği ifade, AKP Muğla Milletvekili Nihat Öztürk’ün medyaya verdiği demeçler, İbrahim Kalın’ın Hande Fırat’la yaptığı bir TV programındaki beyanları, Erdoğan’ın çok yakınında tatilini geçiren antrenör Ertuğrul Sağlam’ın basında çıkan beyanları da Erdoğan’ın 23.30 civarında Marmaris’ten ayrıldığını teyit ediyor. İsteyen herkes bu beyanların tamamına internet ortamından ulaşabilir.
Erdoğan’ın Marmaris’teki basın mensuplarına yaptığı konuşmada verdiği detaylar da bu konuşmanın 00.05’te değil 23.00-23.15 arasında yapıldığını gösteriyor. İddia edildiği gibi Erdoğan bu konuşmayı 00.05’te yapmış olsaydı, daha önce gerçekleşen TRT işgalinden, Gölbaşı’ndaki patlamadan bahsetmesi gerekirdi. Ancak bu kritik konulara, daha yaşanmadıklarından değinmiyor! İsteyen konuşmayı tekrar dinleyebilir.
Bu durumda önemli sorulardan birisi cevabını buluyor.
Gücü elinde tutanların 15 Temmuz’la ilgili her anlattıkları doğru mu?
Cevap: Kesinlikle değil!
Peki öyleyse, Neden gerçekler gizleniyor? Erdoğan’ın olay-sıra zaman çizelgesi neden dürüst ve şeffaf şekilde kamuoyu ile paylaşılmıyor?
Bu soruların cevabı Erdoğan ayrıldıktan sonra Marmaris’te yaşanan ve iki polisin hayatına mal olan olaylarda gizli. Gelecek yazıda bu konuyu olabildiğince açıklıkla ve belgeler eşliğinde ele alacağım.
Bu bölümü kapatmadan önemli bir detayı daha paylaşayım.
Yukarıda ifade ettiğim gibi Erdoğan, kendi söylemine göre Dalaman havalimanında bekleyen TC-ATA uçağı ile 01.43’te kalkış yaptı ve 03.18’de Atatürk Havalimanına ulaştı.
Ancak çok büyük bir gariplik var. TC-ATA uçağı İstanbul’a inmeden Erdoğan’ın İstanbul’a geldiğini gösteren bir olay yaşanıyor. Olay, son günlerde evinde yaşanan bir genç kızın ölümüyle adı gündeme gelen AKP İstanbul milletvekili emekli havacı tümgeneral Şirin Ünal ile ilgili.
O gece İstanbul’da olan Şirin Ünal, TC-ATA uçağı Atatürk havalimanına inmeden önce 02.43’te, bu ağustosta emekli edilen, 15 Temmuz’un önemli isimlerinden havacı korgeneral Nihat Kökmen’i arayarak gelişmelerle ilgili bilgi alıyor. Şirin Ünal bu telefon konuşmasında Erdoğan şu anda İstanbul’da, yanımda diyor! Bu şu anlama geliyor. Erdoğan her ne kadar Dalaman’dan İstanbul’a TC-ATA ile geldim dese de Şirin Ünal, TC-ATA uçağı havadayken Erdoğan İstanbul’daydı birlikteydik diyor ve onu yalanlıyor!
Erdoğan’ın 15 Temmuz hikayesini baştan itibaren yalanlayan bu telefon görüşmesinin muhatabı emekli havacı Korgeneral Nihat Kökmen’in ifadesi aşağıda.
Buraya kadar belgeler eşliğinde irdelediğimiz gerçeklerin olay-zaman çizelgesini ortaya koyunca aşağıdaki durum ortaya çıkıyor.
23.00 – Erdoğan Marmaris’te kaldığı villada yerel basın mensuplarına açıklama yaptı.
23.30 – Erdoğan helikopterle Marmaris’ten ayrıldı.
00.05 – Erdoğan’ın 23.00’da yaptığı açıklama canlıymış gibi yayına verildi. Erdoğan halen Marmaris’te algısı oluşturuldu.
00.24 – Erdoğan sanki Marmaris’te villadaymış ve iletişim şartları çok kısıtlıymış gibi CNN Türk’e ve diğer TV’lere bağlandı. Aslında bulunduğu yer başkaydı.
01.43 – TC-ATA uçağı Dalaman’dan sanki Erdoğan içindeymiş gibi havalandı.
02.43 – İstanbul’a başka bir vasıta ile önceden ulaşan Erdoğan, Şirin Ünal’la birlikteydi. O gece koordinede oldukları generalleri ve amiralleri Şirin Ünal’ın telefonundan aradılar.
03.18 – TC-ATA uçağı sanki Erdoğan içindeymiş gibi İstanbul’a indi. Belgelerin yalanladığı bu geliş, 15 Temmuz’un resmi hikayesinin yapı taşlarından biri oldu.
Peki resmi söylemlerdeki bu kadar tutarsızlık neden?
Bu sorunun birçok cevabı var.
Birincisi, Erdoğan’ın 15 Temmuz’da yaşanacakları önceden bilmesiyle ilgili. İkincisi, o gecenin geç saatlerinde İzmir’den gelen askerlerin içine yerleştirilen ve dakika dakika askerlerin hareketlerini bildiren MİT elemanlarıyla ilgili. Üçüncüsü, Erdoğan ayrıldıktan hemen sonra ama askerler gelmeden saatler önce Erdoğan’ın kaldığı yere helikopterle gelerek onu korumakla görevli polislerle çatışmaya giren ve iki polisi öldüren, kendilerine asker süsü veren bir timle ilgili. Belgeler böyle diyor. Yazının başında da ifade ettiğim gibi, 15 Temmuz’da yaşanan olaylarla ilgili kafa karışıklığını gidermek için kullanılabilecek yöntemlerden birisi de belgelere dayanan bir olay-zaman çizelgesi hazırlamak.
Sonraki yazım, askerlerden saatler önce Marmaris’e helikopterlerle gelerek iki polisi öldüren ve kendilerini askermiş gibi gösteren timle ilgili olacak. O gece Marmaris’te hayatını kaybeden iki polisten biri olan Cumhurbaşkanlığı koruma polisi Mehmet Çetin’le ilgili olay-zaman çizelgesi üzerinden gerçekte ne yaşandığını paylaşacağım.
Bu yazıda veda etmeden önce bir konuya daha değineyim. Yukarıdaki belgelerin hepsi Marmaris dava dosyasında da var. Mahkemenin hâkimi ve savcısı isteselerdi bu zaman çizelgesini rahatlıkla oluşturabilirler ve karanlıkta kalan olayları açığa çıkarabilirlerdi. Ama onlar ilk önce Marmaris soruşturmasına yayın yasağı getirmeyi tercih ettiler.
Oldukça anlamlı…
KAYNAK: 15temmuz.info
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***