İSTANBUL – DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, toplumsal hareketle soykırım politikalarının önüne geçilebileceğini belirterek, halka “Saldırı dalgasını durdurabilecek tek güç mücadeledir. Sonuç alıcı yer de sokaktır” çağrısı yaptı.
Konya’nın Meram ilçesinde yaşayan Kürt aileye önceki gün yapılan ırkçı saldırı sonucu 4’ü kadın 7 kişi katledildi. Aynı aile, 12 Mayıs’ta da 60 kişilik ırkçı bir grubun saldırısına uğramıştı. 7 kişinin ağır yaralandığı bu saldırıyı yapan saldırganlar salıverilmişti. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekilli İmam Taşçıer, Kürtlere yönelik son dönemde artan ırkçı saldırıları değerlendirdi.
SOYKIRIM HAZIRILĞI
DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, katliamın lokal ve münferit bir durum olmadığına, bunun çok ötesinde bir durum olduğuna işaret etti. Katliamla birlikte Kürtlere dönük bir soykırım hazırlığı ve planının devreye sokulduğunu belirten Bayındır, “Türkiye kentlerinde yaşayan Kürtlere yönelik sistematik, planlı bir katliam girişimi olarak ele alıyoruz. Bu konuda özellikle iktidarın ırkçı politikaları, bu durumu besliyor ve sistematik hale getiriyor. Bugün iktidarın denetim ve kontrolünde bulunan yandaş basının kullandığı dilden tutalım, yargı, emniyet ve devletin bütün dinamikleri bu saldırı ve soykırım dalgasının bir parçasıdır. Kürtleri sindirme, bastırma ve mücadelesini sekteye uğratma çabasıdır. Kendi iktidar ve geleceklerini bunun üzerine kurmaya çalıştıkları için bu katliamların önünü açıyorlar, yapıyorlar” ifadelerini kullandı.
DİRENİŞİ YÜKSELTMEK
Benzer katliamları daha önce 7 Haziran ve 1 Kasım süreci esnasında gördüklerini hatırlatan Bayındır, “Biz bu katliamları, senaryoları aynı şekilde o süreçten hatırlıyoruz. Aynı süreci başlatma gayreti olarak görüyoruz. Kürtler, dostları ve demokrasi güçleri olarak bu soykırım planına karşı duruşumuzu ortaya koyacağız. Bu konuda halkımız hiçbir şekilde yas tutma ve geri çekilme noktasına girmemelidir. Buna verilecek en güçlü ve doğru cevap, mücadele ve direnişi yükseltmekti. Bu soykırıma ancak bu şekilde karşı durulabilir” dedi.
TÜRKİYE TOPLUMUNA YAYILACAK
DBP Eş Genel Başkanı Bayındır, bu saldırılara karşı Kürt halkının bütünlüklü ve güçlü bir cevap vereceğini kaydederek, “Bundan hiç kuşkumuz yok. Fakat bu tür katliamlara karşı durma sorumluluğu sadece Kürt halkında olmamalıdır. Bütün Türkiye’nin sivil toplum güçleri, aydınları ve demokrasi güçleri katliam politikalarına karşı sesini yükseltmesi gerekiyor. AKP-MHP iktidarı bu katliamlar üzerinden bir rejim inşa etmek istiyor. Bu saldırılar bugün Kürtlere yönelik ise yarın bütün Türkiye toplumuna yayılacaktır. Bu kirli zihniyete karşı mücadeleyi sürekli hale getiren bir pratik içine girmeliyiz” diye konuştu.
SOKAĞA ÇIKMAK
Bu soykırım politikalarının önüne toplumsal hareketle geçilebileceğine vurgu yapan Bayındır, bunun dışında başka bir seçeneğin olmadığını söyledi. Bayındır, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu saldırı sonrasında Türkiye ve Kürdistan’da ne olacağını az çok öngörebiliyoruz. Toplumsal şiddetin daha da derinleşmemesi açısından önüne set olmamız lazım. Bu saldırı dalgasını durdurabilecek tek güç, mücadeledir. Bunun en sonuç alıcısı ise sokak olmaktır. Kendi varlığını soykırım politikaları üzerinden yürüten iktidara karşı bu şekilde durulabilir.”
İKTİDAR BESLİYOR
HDP’li vekil İmam Taşçıer ise, Kürtlere dönük saldırıların yeni olmadığını söyleyerek, son dönemde gelişen saldırıların iktidarın söylemlerinden beslendiğini kaydetti. Kürtlere dönük bu saldırılarının Cumhuriyet kurulduğundan beri yaşandığını belirten Taşçıer, “Biz bu saldırıları 1925’li yıllarda gördük, sürgünlerde gördük. Daha sonra 40’lı yıllarda Kürtçenin yasaklanmasında gördük. En son 90’lı yıllarda 17 bin 500 faili meçhul, 4 bin köy boşaltıldı, 4 milyon insan yerinden yurdundan edildi ve batı illerine göç edildi. Şuan ki saldırıların temeli buraya dayanıyor” dedi.
ÖCALAN VARSA SALDIRI YOK
Bu saldırıların bir tek 2013-2015 yılları arasında yaşanmadığına işaret eden Taşçıer, “O zaman ılımlı bir iklim vardı. Kürt sorununu çözmeye yönelik gelişmeler gerçekleşiyordu. O zaman Sayın Öcalan’la görüşmeler vardı. Nasıl ki 2015’ten sonra Kürtlerle ilgili AKP ve MHP’nin politikaları değişti, nasıl ki çözüme dayalı olmayan bir iklim yakalandı o zaman bu saldırılar gelişti. Bu saldırıların yakın tarihine baktığımızda Urfa’da Şenyaşar ailesine yapılan saldırı hesapsız kaldı. Sonra yine süreç içinde Afyon, Ankara ve İstanbul’da saldırılar oldu” diye konuştu.
YARGI İKTİDAR EL ELE
Saldırıların kaynağını siyasetin ırkçı ve sert dilinden aldığını belirten Taşçıer, yaşanan saldırıda gözaltına alınan 40 kişiden 39 kişinin serbest bırakılmasının da bir siyaset olduğunu ifade etti. Kürt aileye saldırıyı gerçekleştirenlere polis koruması verildiği bilgisini paylaşan Taşçıer, “Bu aileye tekrar saldırıyor. Aileye koruma verilmesi gerektiği yerde saldırganlara veriliyor. Bütün Kürtleri suçlu gören bir iktidar var. Yargı da AKP ve MHP’nin denetiminde. Yargı siyasallaştı. İktidara daha fazla yaranmak için çalışan yargı mensupları var. Kürt sorunu, öldürmek ve cezaevine atmakla çözülen bir sorun değil. Her şey Kürt sorunuyla bağlantılıdır” diye belirtti.
HEDEF TOPLUM
HDP’li vekil Taşçıer, saldırganların bulunup tutuklanması ve hesabının sorulması gerektiğini ifade ederek, “Ama maalesef bu zamana kadar Kürtlere yönelik saldırılarda faillere gerekli ceza verilmemiştir. Bu durum saldırıların önünü daha çok açıyor. Bu şekilde toplum sindirilmeye çalışılıyor” dedi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***