YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Geçtiğimiz günlerde bugünkü Türk yargısının fotoğrafını çeken bir sahtecilik olayı ortaya çıktı. Antalya’da bir kadın sahte kimlikle dört yıl boyunca adliyede mesai yapıyor ve gerçek bir savcı ile evleniyor.
Zeliha Özdemir isminde kadın bundan dört yıl önce internette HSK atamalarını incelerken atanan bir hakimin ismiyle kendi isminin aynı olduğunu fark ediyor. Bunun üzerine sahte bir hakim-savcı kimliği bastırıyor, aynı ismi taşıdığı hakimin sicil numarasını yazıyor ve kendi fotoğrafını yapıştırıp bu kimlikle yaşamaya başlıyor.
Antalya Adliyesine giderek kendini Çeşme hakimi olarak tanıtıyor. HSK’nın kendini Antalya’ya geçici müfettiş olarak gönderdiğini çocuğunun hastalığı nedeniyle göreve başlayamadığını söylüyor. Zeliha Özdemir gerçek bir hakim gibi mesai yapıyor ve bu arada kendisinin hakim olduğuna inandırdığı savcı Alper Tuncer ile arkadaşlığını ilerletip evleniyor. Spor salonuna hakim olarak üye oluyor, üzerine kayıtlı aracına kasko yaparken hakimlik indiriminden faydalanıyor.
Anlayacağınız film senaryosu gibi bir hikaye, Zeliha Özdemir bunlarla da kalmıyor cübbe giyerek hakim olarak ses ve görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden yargılama yapıyor.
“Sahte hakim” olayında medyaya yansıyan bilgiler şimdilik bu kadar, dört yıl boyunca yargı dünyasında, Antalya Adliyesinde daha ne işler çevirdiğini henüz tam olarak bilmiyoruz.
Bu hikaye Türkiye’de yargının bugünkü durumunu anlatan harika bir örnek aynı zamanda. Zeliha Özdemir hikâyesi bütün Türkiye’deki yargı sisteminin bizzat kendisini anlatıyor. Adliye, tıpkı Zeliha Özdemir gibi sahte hakimler, sahte savcılarla dolu. Çünkü bugün hakim ve savcıların verdikleri kararların neredeyse hiçbirisi ne anayasaya, ne kanunlara, ne AİHM kararlarına uygun. Herkes ya kafasına göre, ya konjonktüre göre en çok da siyasetin isteğine göre hakimcilik oynuyor.
Mesela savcı Alper Tuncer’i düşünün, Zeliha Özdemir’in evlendiği bu kişi gerçek bir savcı ve bu savcı üç yıl boyunca bu kadının yalanına kanıyor. Bir savcı gerçek hakim ile sahte hakimi ayırt edemiyor. Böylesine kandırılan bir savcının bir suçla ilgili yaptığı çalışmalar ne kadar güvenilir olabilir?
(Bu kısım ironi içerir.) İktidarı bir tarafa bırakıyorum muhalefete bu olayın nasıl bir dehşet ve ülke güvenliği için ne denli tehlikeli olduğunu anlatabilmek için şöyle söyleyelim. Ya bu hakim ‘FETÖ’cü olsaydı ve hamile bir kadını, çocuğuyla hapis yatan bir anneyi serbest bıraksaydı ülkenin hali ne olurdu? Olaya bu açıdan bakarak CHP’li vekillerin, İYİ Parti’nin konuyu TBMM gündemine taşıması gerekmez mi?
Mafyayı, katilleri salıvermek için illa sahte hakim olmaya gerek. Ya bu bir ‘FETÖ’ oyunu olsaydı ve içeriden birkaç kişi bile olsa bu yolla serbest kalsaydı ülkenin güvenliği ne hale gelirdi! Muhalefetin olayı bu şekilde irdelemesi ve konunun peşini bırakmaması gerekir. Yazıyı yazarken haberleri tararken muhalefetten “Bu bir FETÖ oyunu olabilir” diyen bir açıklama henüz gelmemişti.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***