Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), önceki gün itibariyle AKP’nin ekonomiye ilişkin az sayıda düzenlemeler içeren torba yasası için hafta sonu mesaisinin ardından 1 Ekim Cuma günü saat 14.00’de açılmak üzere ara tatile girdi.
AKP’li milletvekillerinin son hafta, bazı ekonomik düzenlemeleri gerekçe göstererek TBMM gündemine sunduğu torba yasa teklifi ise soru işaretlerine yol açtı. Muhalefet, anayasa çerçevesince yürütme makamı olan Cumhurbaşkanına hak olarak tanınmış olağanüstü hal (OHAL) kapsamındaki düzenlemeleri yasal hale getirmeyi amaçlayan teklife karşı çıktı.
Muhalefet, darbe girişimi sonrasında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 Temmuz 2016’da anayasa uyarınca üç aylığına ilan ettiği ve ardından yedi kez uzatılmasıyla 18 Temmuz 2018’de kadar sürdürülen OHAL süreci nedeniyle tepkili. İki yıllık OHAL sürecinin sona ermesiyle eş zamanlı olarak AKP’nin gündeme getirdiği yasa teklifiyle üç yıl boyunca geçerli olacağı açıklanan hükümlerle “fiilen OHAL” niteliğindeki uygulamalar yürürlükte kalmıştı. Şimdi bu üç yıllık süre sona ermek üzereyken AKP, yine üç yıllığına “terörle mücadele” gerekçesiyle fiilen OHAL anlamındaki hükümleri torba teklif içerisinde yasalaşma çabasına girişti.
Sert tepkiler üzerine AKP, TBMM Genel Kurulu’nda, teklifte önergeyle ilgili değişiklik yaparak süreyi bir yıla düşürdü. Ancak en az bir yıl daha OHAL niteliğindeki hükümlerin uygulanacak olması muhalefet cephesinde, ‘baskın erken seçim’ olasılığı sorusunu akıllara getirdi.
AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, “Tehdit henüz geçmiş değil” sözleriyle darbe girişimini düzenlemekle suçlanan Fethullah Gülen hareketiyle mücadele için bu düzenlenmeye ihtiyaç olduğunu savundu. Ancak muhalefet temsilcileri, darbe girişimi sonrasında AKP ve Cumhur İttifakı ortağı MHP’nin Türkiye’yi taşıdığı anayasa değişikliği referandumu, genel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimi, genel seçimler ve İstanbul seçimi süreçlerine dikkat çekerek, OHAL’in fiilen bir yıl uzatılmasını seçim ihtimaliyle birlikte değerlendiriyor.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, AKP-MHP’nin 286 kabul oyuyla kabul edilen yasal hükümleri sert sözlerle hedef aldı. Özel, “İşkenceye karşı sıfır tolerans’ sloganıyla iktidar olan AK Parti, iktidarının sonlarına yaklaşırken, OHAL’i kalıcı hale getirmeyi, özgürlük-güvenlik dengesinde güvenlikçi politikalarda yana ağırlığını koymayı tercih ediyor. AK Parti, Türkiye’yi hızla otokratik bir polis devletine doğru sürüklüyor. Bu düzenlemeyi doğru bulmadığımızın altını tekrar çiziyoruz” dedi. İktidar partisi bu yetkiyi darbeyle mücadele etmek yerine, muhaliflerini sindirmek için kullandı. OHAL’in ardından da bazı yetkileri 3 yıl boyunca kalıcı hale getirdi. Düzenlemenin sona ermesine 20 gün kala yetkiyi 3 yıl daha uzatmak istiyorlar. Bu düzenlemeyle gözaltı süresinin anayasaya aykırı biçimde uzatılması, TMSF’nin kayyım olarak atanması ile kamu görevlilerinin görevden uzaklaştırılması ve ihracı gibi konularda OHAL hükümleri kalıcı hale getirilmek isteniyor” dedi.
AKP’nin OHAL’i “terörle mücadeleyi etkin bir şekilde sürdürmek” gerekçesiyle uzattığını kaydeden Özel, “AKP’nin güvenlik bürokrasinin her gün terörle ne kadar etkin mücadele edildiğini anlattığı bir dönemde bu gerekçe ikna edici değil” yorumunda bulundu. Özel, Erdoğan’ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı’nıyla da taban tabana zıt şekilde OHAL’de ısrar edildiğini söyledi.
İyi Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan da, Erdoğan’ın “Düşmanlarımızla barışmayı, yeni ittifak kurmayı becerebilen bir milletiz” açıklamasını anımsatarak, “İki düşman var; biri FETÖ, biri PKK. Hangisiyle anlaşacaklarını, hangisiyle barışacaklarını göreceğiz. İstedikleri ittifakı yapsınlar, seçim kanununu istedikleri kadar değiştirsinler, Erdoğan bir daha cumhurbaşkanı olmayacak, bir daha AK Parti iktidar olmayacak” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya da, “Bu durum iktidarın ülkeyi artık OHAL ile yönetme gayretinde olduğunu gösteriyor” ifadesiyle tepki gösterdi.
OHAL Komisyonu’nun halen askıda beklettiği dosyalar
TBMM’nin yasama yılı fiilen OHAL’in uzatılması içerikli düzenlemeyle son bulurken, rejim değişikliği öncesinde Başbakanlık’a bağlı kurulmuş olan şimdi ise Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Olağanüstü Hal (OHAL) İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun bitmeyen incelemesi de gündemde.
OHAL Komisyonu’nun en son yaptığı açıklamaya göre, 126 bin 674 hak ihlali başvurusundan 115 bin 130’u hakkında karar verildi. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) düzenlemeleriyle kamu görevlerinden ihraç olanlar çoğunlukta olmak üzere kapatılmış dernek ve medya kuruluşlarınca da yapılan başvurular ele alındı. Ancak Komisyon, 101 bin 58 başvuruya ret yanıtı verdi. Aralarında “Barış için Akademisyenler” bildirisi imzacısı olan ve Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlaline uğradıkları yönünde karar aldığı akademisyenlerle ilgili başvuruları ise Komisyon’un halen sonuçlandırmaması tepki konusu. Bugüne kadar 14 bin 72 başvuruyu, yapılan işlemde yanlışlık olduğu yönünde kabul etmiş olan Komisyon, ön incelemede 3 bin 550 dosya ve 11 bin 544 başvuruyu sonuçlandırmadı.
TBMM’deki tartışmalar sırasında da OHAL Komisyonu’nun beş yıldır halen tüm dosyalar hakkında karar vermemesi eleştirildi.
CHP’li Özel de, OHAL Komisyonu’ndan ret yanıtı alan KHK mağdurlarınca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurular yapılmaya başlandığına işaret ederek, “AİHM nezdinde Türkiye’den yapılan başvuruların sayısı da artacak. İktidar partisinin son birkaç yıldır ortaya koyduğu pratikler, gözaltı işlemlerinin bir bezdirme aracı olarak kullanıldığını gösteriyor” yorumunda bulundu.
Fiilen OHAL düzenlemeleri neler?
TBMM Genel Kurulu’nun tatil öncesinde son mesai gününde kabul edilen düzenlemeyle “terörle mücadele” kapsamında dört günlük periyotlarla ek gözaltı süreleri alınabilmesi, yargı kararı olmaksızın kamu görevlileri hakkında görevden uzaklaştırılma ve ihraç kararları alınabilmesi, emekli veya muvazzaf askerlerle polis memurları hakkında yine yargı kararı olmaksızın rütbe geri alma cezası verilmesi gibi uygulamalar bir yıl daha devam edecek. Yasaya göre, 31 Temmuz 2021 tarihine kadar kamu kurum ve kuruluşlarından ihraçlar sürebilecek. Dolayısıyla doğrudan kişilerle ilgili OHAL düzenlemeleri bir yıl süreyle daha geçerli olacak.
Bu arada hem kişiler açısından hem de sermaye açısından “sakıncalı” olarak yorumlanan bir başka OHAL uygulaması ise, üç yıllığına uzatıldı. Buna göre, “terör örgütleriyle irtibatlı/iltisaklı olduğu” iddiasıyla kişilerin sahibi veya ortağı oldukları şirketlere yönelik yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) kayyım olarak atanmasına ilişkin hüküm, 31 Temmuz 2021’den itibaren 3 yıl daha uygulanacak.
Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılın başında İnsan Hakları Eylem Planı dahil olmak üzere yaptığı reform açıklamalarında ekonomi için yatırımcılara güvence vermeye yönelik yaptığı tüm konuşmalarda “mülkiyet hakkı” vurgusunda bulunuyordu. Dolayısıyla yapılan bu üç yıllık uzatma Erdoğan ve AKP’nin çelişkisi olarak da yorumlandı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***