12 Eylül döneminde yaşanan işkencelerle adını duyuran Diyarbakır Cezaevi’nin durumu yaklaşık 10 yıl sonra yeniden gündemde. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır ziyareti sırasında cezaevinin kültür merkezine dönüştürüleceğini açıkladı. Ancak 12 Eylül’de cezaevinde kalanlar buna karşı çıkarak, cezaevinin müze olmasını istiyor.
Erdoğan’ın gezisinden iki gün önce AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanının Diyarbakır’da bazı müjdeler vereceğini açıklamıştı. Herkesin aklına Kürt sorunuyla ilgili bir açıklama yapacağı gelse de Erdoğan’ın “müjdesi” Diyarbakır Cezaevi ile ilgili oldu. Erdoğan cezaevinin kültür merkezine dönüştürüleceğini açıkladı.
Ancak bu açıklama 12 Eylül’de o dönemki adıyla ‘Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi’nde yatanları tatmin etmedi. Bunlardan biri de cezaevinin müze olması için çalışma yürüten 78’liler Derneği’nin Eş Başkanı Hüseyin Barış. Barış, 1980 ile 1990 arasında 10 yıl bu cezaevinde yattı. Cezaevinin adının duyulmasına neden olan bütün olaylara tanık olan Barış’ın beklentisi müze olması. VOA Türkçe’ye konuşan Barış, cezaevinin kültür merkezi yapılmasına fikrine karşı çıkarak, “Öncelikle ve altını çizerek belirtmek gerekir ki Amed 5 no’lu zindanı müze olmalıdır. Yaşanan insanlık dışı zulüm ve işkencenin insanlık tarafından bilinmesi, tarihte yerini alması, insanlık hafızası oluşması, dünyada bir daha bu ve benzeri acıların yaşanmaması için, cezaevi insanlık müzesi olmalıdır. 78’liler girişimi olarak zindanın karanlık günlerini yaşayanlar ve Kürt halkı olarak başından beri istememiz, Amed 5 no’lu zindanının müze olmasıdır. Erdoğan’ın ‘kültür merkezi yapacağız’ açıklaması bu zindanın gerçekliğine ve orada yaşananlara denk düşmemektedir. Erdoğan kendisinin ve AKP-MHP anlayışına uygun bir kültür müzesi oluşturmak istiyor. Erdoğan’ın muhataplarının görüşünü alarak açıklamada bulunması gerekir” dedi.
“Ortak talebimiz müze olması”
Dönemin tanıklarından biri de Kürdistan Sosyalist Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bayram Bozyel. Bozyel, 4,5 yıl yattığı cezaevinde yaşadıklarını ‘Diyarbakır 5 No’lu’ isimli kitapta topladı. VOA Türkçe’ye konuşan Bozyel, cezaevinde yatanların ortak talebinin müze olduğunu söyledi. Cezaevinde kalanların da içinde olacağı bir komisyonun cezaevini yeniden tasarlaması gerektiğine vurgu yapan Bozyel “O cezaevinde yatanların ortak talebi müze olmasıdır. Hükümetin niyeti nedir bilmiyorum o başka bir şey ama ben şunu söylemek isterim, mesele sadece boşaltmak değil. Oraya ne yapılacağı önemli. Oranın dizayn edilmesi ve yeni nesillere aktarılması gerekir. Orada yaşananlar var. Benim bu hükümete güvenim yok. İnsan hakları savunucuları, hukukçular, uzmanlar ve cezaevinde kalanlardan kurulacak bir komisyonla birlikte bunun dizayn edilmesi lazım ve sahip çıkılması lazım. Böylece iyi bir adım atılır. Eğer sadece şov yapma ya da kısa bir süre için Kürtlerin gönlünü alma amacıyla yapılıyorsa o ayrı. Bu hükümet zihniyeti ile, o dönemi yaşayan mahkumların talepleri ve bu sorunun çözümü için duyulan ihtiyaç ışığında adım atılacağını zannetmiyorum. Bizim talebimiz kültür merkezi değil, müze yapılmasıdır. Müze olmasının anlamı şudur; orada olanlar, orada yaşananların o dönemin doğruları ışığında korunması lazım” diye konuştu.
Erdoğan’ın “Diyarbakır’ın hafızasındaki bir kötü anıyı ortadan kaldırmış oluyoruz” sözlerini de eleştiren Bozyel, bunu Kürtler için büyük haksızlık olduğunu söyledi. Bozyel, “O dönem yaşanan işkence acı ve keder unutmakla yok olmaz. Yüzleşme, hesaplaşmayla olur. Onun üzerine beton döküp unuttum demek olmaz. O büyük bir haksızlık olur. O, tarihin, hafızanın sizden alınmasına neden olur. Kürtler sanki öyle bir şeyi yaşamamış sayılır” diye konuştu.
Diyarbakır Cezaevi’nde neler olmuştu?
Kürtlerin yakın siyasi tarihinde önemli bir yere sahip olan Diyarbakır Cezaevi, The Times gazetesince 2008 yılında yayınlanan “Dünyanın en kötü şöhretli 10 cezaevi” listesinde yer aldı. Adalet Bakanlığı tarafından 1980 yılında E tipi olarak yaptırılan Diyarbakır Cezaevi 12 Eylül askeri darbesinden sonra askeri yönetime devredilerek Sıkıyönetim Askeri Cezaevi olarak kullanıldı. 5 No’lu adını alan cezaevi, askeri yönetime devredilmesinin ardından işkence iddialarıyla gündeme geldi. 1981 ve 1984 yılları arasında cezaevinde 34 kişi işkence ya da intihar sonucu hayatını kaybetti. Cezaevi 9 Mayıs 1988 tarihinde Adalet Bakanlığına devredildi. PKK’nın kurucularından bazılarının hapis yattığı cezaevinde Ahmet Türk, Orhan Miroğlu ve Gültan Kışanak gibi milletvekilleri de bir dönem kaldı.
Önce tartışıldı sonra unutuldu
AKP Hükümetlerinin Kürt sorununa çözüm aradığı yıllarda ilk gündeme gelen konulardan biri Diyarbakır Cezaevinin durumuydu. Hükümet cezaevinin müze yapılacağını açıklasa da adım atmadı. 2014 yılında 78’liler Derneği, cezaevinin müze olması için 100 bin imza toplayarak meclise gönderdi. Talebe olumlu yanıt verilse de somut bir gelişme olmadı.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Meclisi, imar plan değişikliği yapılarak burasının müze alanı olarak kullanılması için karar aldı. Mülkiyeti Hazine’ye ait olan cezaevinin bulunduğu alanın imar planında müze olarak değiştirilmesi üzerine Milli Emlak, belediyenin aldığı kararın iptali için dava açtı. İmar değişikliği ile ilgili görüş bildiren Adalet Bakanlığı da Diyarbakır’da yapımı devam eden cezaevi kampus inşaatının tamamlanmasından sonra cezaevinin kapatılacağını, plan değişikliğinin şimdilik uygun görülmediğine dair görüş bildirdi. 2015 yılında çözüm sürecinin sona ermesinin ardından, cezaevinin durumu bir daha gündeme gelmedi.
Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar.