Prof. Dr. Melih Bulu, Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasından altı ay sonra bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile görevden alındı.
Altı aydır rektör atamasına karşı protesto gösterileri düzenleyen Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve akademisyenleri, bu sürpriz kararın ardından tatil olmasına rağmen okul kampüsüne gitti.
Akademisyenlerin aylardır sırtlarını dönerek protesto ettiği Rektörlük binasının önünde bu sefer bir hoparlörden gelen “Bu devirde kimse sultan değil, hükümdar değil, bezirgan değil” şarkısına eşlik eden alkış sesleri vardı.
Şu an kampüste bir bayram havası olsa da öğrenciler ve akademisyenler henüz mücadelenin sona ermediğini dile getiriyor.
En büyük talepleri Boğaziçi Üniversitesi’ne bundan sonra gelecek rektörün okulun öğrencilerinin, akademisyenlerinin, çalışanlarının, mezunlarının dahil olduğu bir seçimle gelmesi; hatta bu seçimin bütün üniversitelere yayılması.
Sosyoloji bölümünde akademisyen olan Doç. Dr. Ayfer Bartu Candan, “Şu an kampüsteyim, herkesin yüzü gülüyor. Bizim hep yüzümüz gülüyordu, çünkü haklı olduğumuzu biliyorduk” diyerek betimliyor okuldaki havayı.
Candan, üniversitelerin bilimsel özgürlüğü, şeffaflığı ve rektörlerin seçimle atanması konularındaki taleplerinin halen peşinde olduklarını da vurguluyor.
“Bizim derdimiz Melih Bulu’nun şahsıyla değildi, bu atanma yöntemiyleydi. Halen bu taleplerimizin arkasındayız” diyen Candan ekliyor: “Son altı aydır yürüttüğümüz müthiş mücadelenin gücüyle birlikte yola devam edeceğiz.”
Uluslararası ticaret bölümü son sınıf öğrencisi Taha Ercoşkun da Melih Bulu’nun görevden alınmasının olumlu bir adım olduğunu, ancak mücadelenin azalmadan devam edeceğini vurguluyor.
“Sistemsel bir dönüşüm olmadan, tüm üniversitelerdeki rektörler akademik özerkliğe saygı çerçevesinde demokrasiyle seçilmeden Melih Bey’in görevden alınması tek başına bir şey ifade edemez” diyen Ercoşkun, yine de bu kararı sevinçle karşıladıklarını aktarıyor.
‘Süreç yönetilemedi’
Sosyoloji bölümü yüksek lisans öğrencisi Akanda Taştekin, “iktidarın bu hamleye mecbur bırakılmasının” bir kazanım olduğunu, ancak bütün kayyumların istifasını talep ettiklerini vurguluyor.
Taştekin, “Boğaziçi bu ülkenin en önemli gündemi değil. İlk kez bir üniversiteye de kayyum atanmıyor. Melih Bulu’nun görevden alınması direnişi sonlandırmayacak. Bu bir başlangıçtır” diyor.
Taştekin’e göre Bulu’nun görevden alınmasının nedeni ise sürecin yönetilememesi:
“Kampüse polis girdi, çevresi ablukadan geçilmiyor, özel güvenlik öğrencileri dövdü. Okul içinde soruşturmalar açıldı, öğrencilere davalar açıldı. Okula demir kapı diktiler, öğrenciler ve akademisyenler bu kapının dışında bırakıldı.
“Bunlar akıllıca yapılmış hamleler değil. Bir kriz hali var ve kriz rasyonel olmayan kararlar da aldırıyor bence yönetici kadrosuna.”
‘Ankara’da ne konuşulduğu gündemimiz değil’
Akademisyen Doç. Dr. Candan ise, “Ankara’da şu an ne konuşuluyordur, ne hesaplar yapılıyordur, bizim gündemimiz değil. Biz enerjimizi siyasi irade bunu niye atadı, niye geri aldı üzerine harcamaktan ziyade prensipler üzerinden hareket ediyoruz” açıklamasında bulunuyor.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve akademisyenleri, Bulu’nun görevden alınmasıyla ilgili bir durum değerlendirmesi yaparak bundan sonra atılacak adımları konuşacak.
Ancak öğrenciler ile akademisyenlerin akademik özerklik, özgürlük ve demokrasi talebi sadece Boğaziçi Üniversitesi için geçerli değil, bütün üniversitelerde rektörlerin bileşenleri tarafından seçilmesini talep ediyorlar.
Candan, “Bizim taleplerimiz Boğaziçi’ne özel talepler değil, Boğaziçi’ne ayrı bir statü istemiyoruz” diyerek özetliyor bu durumu.
‘Kayyum siyasetine karşı bir mücadeleye dönüşmeli’
Boğaziçi Üniversitesi sosyoloji bölümünde birinci yılını okuyan Devrim Barış Yılmaz ise, “Türkiye’deki kayyum siyasetine karşı, bütün kayyumları göndereceğiz şiarıyla bir mücadelenin” yürütülmesi gerektiği görüşünde.
Yılmaz, Boğaziçi Üniversitesi eylemlerine de en başta bu sebeple katıldığını anlatıyor:
“Önce belediyeler, sonra üniversitelere atanan kayyumlarla yönetilen bir ülkeye dönüştü Türkiye. Ben de yeni kazandığım bir okulda rektör ataması haberini alınca arkadaşlarımla beraber kayyuma karşı bir mücadeleye giriştim.”
‘Bu süreçte birbirimizi keşfettik’
Uluslararası ticaret bölümü son sınıf öğrencisi Ercoşkun, son altı ayda okulun büyük bir tahribat gördüğünü vurguluyor.
Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan gösterilerde öğrenciler gözaltına alındı, öğrenciler polis ve güvenlik görevlileri tarafından darp edildi, kimi zaman öğrencilerin ve akademisyenlerin kampüse girişi engellendi, açılan davalar yüzünden kimi öğrencilere yurt dışı çıkış yasağı getirildi, bu yüzden bu öğrenciler yurt dışında eğitim almak için yolculuk edemedi.
Bulu’nun görevden alınmasının ardından ise rektör yardımcısı olan Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, rektörlüğe vekaleten atandı.
Öğrenciler, İnci’nin rektör yardımcılığı döneminde yüzden fazla öğrenci hakkında soruşturma açtığını dile getirerek hem İnci’nin hem Bulu döneminde atanan diğer yöneticilerin istifa etmesini talep ediyor.
Akademisyen Candan ise ‘fiziksel şiddeti çok ağır bir boyutta yaşayan öğrencilerine’ teşekkür ederek mücadelelerinde yeni bir aşamaya geçtiklerini vurguluyor:
“Bu süreçte birbirimizi keşfettik ve çok şey öğrendik. Gerçek bir üniversitenin ne olması gerektiğini zaten biliyorduk ama bunun pratikte hayata geçmesi için mücadele ettik. İlkeler ve prensipler üzerinden bu mücadele devam edecek.”
KAYNAK: BBC TÜRKÇE – ÖZGE ÖZDEMİR