AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuştu. Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Haziran 2023 Türkiye’nin seçim takvimidir. Cumhur İttifakı olarak kararımız budur” ifadelerini kullandı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef alan Erdoğan, “Hukuk önünde hesap sorulacak hususların avukatlarımız vasıtasıyla takipçisiyiz. Diğer hususlarda ise CHP Genel Başkanı artık siyasetin değil, psikiyatrinin konusudur” dedi.
“Kanal İstanbul” tartışmalarıyla ilgili konuşan Erdoğan, “Son olarak Kanal İstanbul için aynı takozluğu yapmaya çalışıyorlar. Yeminli Türkiye düşmanları bile seviyeyi böyle bir seviyeye indiremez. Yatırımlarını Türkiye’ye çekmeye çalıştığımız ülkelere parmak sallayacak kadar muavizeyi yitirdiler” diye konuştu.
Muhalefetin projeyle ilgili olarak “ödeme yapmayız” deyip Deutsche Bank’a tehdit salladığını öne süren Erdoğan, “Bunlar daha şimdiden ya devlet nedir, devlet yönetmek nedir, bunlardan haberleri bile yok. Uluslararası bir tahkim mekanizması var bundan da haberleri yok” diye devam etti.
‘Sosyal medya’ için hukuki adımların atılması gerektiğini söyleyen Erdoğan, “Yalan ve iftira meselesinde tek sorun CHP’nin başındaki zat olsa geçeriz. Ama bu medya ve sosyal medyada büyüyen bir sorun halini almıştır. Avrupa’dan ABD’ye kadar demokrasiyle yönetilen her yerde bu sorun tartışılmaktadır. Birçok ülke bu tehditle mücadelede çeşitli kanuni düzenlemelere gitmektedir. Bu hukuki adımların benzerlerini acilen gündemimize almamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Bir süre daha devam edeceği anlaşılan Meclis çalışmalarında sizlere başarılar diliyorum. Değerlendirme toplantılarımıza tekrar başladık. Yarın bir grup arkadaşımızla tekrar bir araya geleceğiz. Salgın öncesi başlattığımız 5 grup halinde planladığımız toplantıları tamamlamış olacağız. Arkadaşlarımızla illerimizin sorunlarından ülke politikalarına kadar her konuyu görüşme fırsatı buluyoruz.
Dünkü MYK toplantımızda ifade ettim, Türkiye 2023 yılına yaklaştıkça partimize, hükümetimize ve devletimize yönelik saldırıların artacağı anlaşılıyor. Bu ülkede her dönemde iktidar ile muhalefet arasında çekişmeler, gerilimler, görüş farklılıkları yaşanmıştır. Bu defa karşımızda bambaşka fotoğraf vardır. Dışarıdan bir takım sözler aldığı anlaşılan CHP yıkıcı ve ahlaksız şekilde bizi hedef alıyor, ülkenin demokrasisine, ekonomisine kast etmektedir. Eskiden beri içeride bunların değirmenine su taşımayı vazife addeden bir kesim var olagelmiştir.”
KILIÇDAROĞLU’NU HEDEF ALDI
“Kıyılarımız nasıl müsilajdan dolayı oksijensiz kalma tehlikesi varsa, siyasette de bir müsilajla karşı karşıyız. CHP’nin başını çektiği siyasi müsilaj her türlü çarpıtmayı, iftirayı milletimizin üzerine adeta yağmur gibi yağdırmaktadır. Burada sehven yanlış bilgi verme değil, bilinçli ve iftira stratejisi yürütülmektedir. Ortada klinik bir vaka söz konusudur.
Herkes yolsuzluk yapmaktadır herkes uyuşturucu kaçaksıdır, herkes satılmıştır, herkes yanlış ve kötüdür. Ülkesini her türlü aşağılık sıfatla itham edecek kadar bir ruh haliyle karşı karşıyayız. Bizim bunca yalanı, iftirayı, ithamı ardı ardına sıralayan siyasetçi sıfatlı ruh hastasına ayıracak tek saniyemiz yoktur. Hukuk önünde hesap sorulacak hususların avukatlarımız vasıtasıyla takipçisiyiz. Diğer hususlarda ise CHP Genel Başkanı artık siyasetin değil, psikiyatrinin konusudur. Hakikatle bağını bu derece koparmış bir insana doktorlar teşhis koyacaktır.”
SEÇİM İÇİN TARİH VERDİ
“Yalan ve iftira meselesinde tek sorun CHP’nin başındaki zat olsa geçeriz. Ama bu medya ve sosyal medyada büyüyen bir sorun halini almıştır. Avrupa’dan ABD’ye kadar demokrasiyle yönetilen her yerde bu sorun tartışılmaktadır. Birçok ülke bu tehditle mücadelede çeşitli kanuni düzenlemelere gitmektedir. Bu hukuki adımların benzerlerini acilen gündemimize almamız gerekiyor.
Kendi hayal dünyalarında iktidar serabı görenler şimdiden yatırımcısından, bankacısına, askerine, polisine herkesi tehdit etmeye başladılar. 6 ay sonra erken seçim var biliyorsunuz değil mi? Bay Kemal öyle diyor, o diyorsa doğrudur. Muhalefetin 2023’ten cüretinden cesaret alan kimi çevrelerin devri sabıktan söz ettiklerini işitiyoruz. Bunlar adeta bir yalan makinesidir. Bu şekilde bu yola devam edeceklerdir. Haziran 2023 Türkiye’nin seçim takvimidir. Cumhur İttifakı olarak kararımız budur. Bu iş sıradan bir iş değildir.
Siyaset ciddiyet ister. Siyaset kararlılık ister. Yalanın egemen olduğu bir siyaset bizim kitabımızda yer almaz. Rabbim, kendileri hiçbir ayrımcılığa maruz kalmadıkları halde kendilerinden olmayan herkesi yıkmaktan, ortadan kaldırmaktan söz eden bu faşist zihniyetten muhafaza eylesin diliyorum.”
“YIKIM ZİHNİYETLERİNDE VAR”
“Altını çizerek tekrar ifade etmek istiyorum; biz 19 yıldır ülkeyi eser ve hizmet siyasetiyle yönetiyoruz. Bunlar ise yıkım siyaseti üzerine bina etmeyi planlıyorlar. Yıkım siyaseti CHP’nin zihniyetinde var. Osmanlı’dan miras demiryolu projelerinin hepsini CHP rafa kaldırmıştır. Uçak kapısının kapısına CHP kilit vurmuştur. GAP’a, Keban’a karşı çıkmıştır. Bu ülkede vurulan her fabrika kazmasının önüne CHP dikilmiştir. İstanbul Boğazı üzerinde dizilen 3 köprüye de CHP karşı çıkmıştır. Ne kadar baraj, bölünmüş yol, havalimanı, şehir hastanesi varsa CHP hepsinin önünü kesmeye çalışmıştır.
Son olarak Kanal İstanbul için aynı takozluğu yapmaya çalışıyorlar. Yeminli Türkiye düşmanları bile seviyeyi böyle bir seviyeye indiremez. Yatırımlarını Türkiye’ye çekmeye çalıştığımız ülkelere parmak sallayacak kadar muavizeyi yitirdiler. Deutsche Bank’a tehdit savuruyorlar. Bunlar daha şimdiden devlet nedir, devlet yönetmek nedir bunlardan haberleri yok. Uluslararası bir tahkim var haberleri yok. Biz iktidar olduk, bizden önceki borçlanmaları ödemedik mi, ödüyoruz. Ama bunlar devlet değil, zillet. Bunlar böyle bir şeye talip. Hayal bile değil bunların iktidar olma süreci, bildikleri için atıyor. Tutarsa ne ala. Bunlar lafa gelince tek adımlıkla, diktatörlükle itham ederler, kendileri Kanal İstanbul beyanlarıyla ne anayasa, ne yasa, ne teamül tanıdıklarını, millete saygıları olmadığını ortaya koymaktadırlar.”
“KANAL İSTANBUL” ÇIKIŞI
“Uzunluğu 45 km, taban genişliği 275 metre, derinliği 20 metre olan Kanal İstanbul’un şimdiden ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Hedefimiz bu projeyi 6 yıl içinde hizmete sunmaktır. İstanbul’a karşı sorumluluklarını yerine getirmeyenlerin Kanal İstanbul hakkında ileri geri konuşmaları, kendilerini komik duruma getirmekten başka bir işe yaramaz.
Bu proje yeteri kadar tartışılmamış. Biz Kanal İstanbul projesini 11 yıl önce açıkladık, tartıştık. Bunların siyasette zamanı takip diye bir anlayışları yok. Neler oluyor, neler oldu bu ülkede haberleri yok. Bunlar sadece dedikodu üretsinler, yalan üretsinler. Yalan terörüyle milleti aldatmaya kalksınlar. Bunca yıldır aklınız neredeydi? 11 yılda tartışmadığınız, araştırmadığınız hangi meseleyi 1 yıl sonra kavuşturacak mısınız? Kendi kifayetsizliklerine kılıf bulmak iiçin ortaya attıkları her bahane ülke için hiçbir hazırlıkları olmadığını gösteriyor.
Deutsche Bank’a tehdit salladılar ‘ödemeyi kesinlikle yapmayız.’ Bunlar daha şimdiden ya devlet nedir, devlet yönetmek nedir, bunlardan haberleri bile yok. Uluslararası bir tahkim mekanizması var bundan da haberleri yok. Biz iktidar olduk, bizden önceki borçlanmaları ödemedik mi? Niye, devlet budur da onun için. Ama bunlar devlet değil zillet.
Milletimiz her şeyi görüyor. Vakti saati geldiğinde herkese hak ettiği muameleyi yapacaktır. Bu projenin en önemli özelliklerinden birisi de kentsel dönüşüm noktasında ciddi bir yükü alacak olmasıdır. Bunun yanı başında Avcılar var. Buralardan biz vatandaşlarımıza buralara yerleşebilirsiniz diyeceğiz. Buralara gerekirse taşıyacağız. Depreme dayanıklı yeni konutlar inşa ederek İstanbulumuzda bu operasyonları yapıyoruz.”
“KATARLI ÖĞRENCİLER” MESELESİ
“CHP’nin başındaki zatın ülkenin 2,6 milyon evladının üniversite sınavına gireceği günün arefesinde sergilediği ihanet bile bir örnek olarak yeterlidir. Katarlı öğrencilerin sınavsız tıp fakültesine gireceğini utanmadan sıkılmadan 2,6 milyon öğrenciye saygı duymayacak kadar alçalabilen bir kafa bulunuyor. Bu ne terbiyesizliktir. Bu ülkenin bizimle olan bu ilişkilerini bir kenara bırakıp, Katarlı öğrenciler sınavsız imtihana girecek. Bunlar yalan dersini özellikle alıyorlar. Kendi yanındakilere de aynı dersi aldırıyor. Yalan ve iftira batağına öylesine dökülmüş durumdalar ki önlerine düşen haberin doğruluğunu yanlışlığını araştırmıyorlar. Katarlı öğrenciler sınavsız tıp fakültesine girecek denilen mesele, 12 kardeş ülkeyle 1994 yılından beri var olan askeri sağlık işbirliği protokolünün imzalanmasından ibarettir. Bu askeri öğrencilerle yapılan askeri personelle anlaşma. Her protokol gibi her anlaşma karşılıklıdır. Geçtiğmiz haftalarda 4 Azerbaycanlı, 5 Afganistanlı sağlık subayı Gülhane’den mezun olarak ülkelerine dönmüşlerdir.
Tüm bu hakikatler gün gibi ortadayken, bu yalanla sınava giren evlatlarımızın ve ailelerinin moralini bozmanın kime ne faydası olmuştur? CHP nasıl bir siyasi çıkar sağlamıştır. Kılıçdaroğlu iftira listesine yenisini ekleyerek nasıl bir siyasi neticeye ulaşmak istemiştir. Aynı yalanı paylaşan medya ve sosyal medya mecraları utanma duymuş mudur? Bizim böyle bir kepazeliği kabullenebilmemiz mümkün değildir. Gerçekler ortaya çıktıktan sonra bile aynı yalanı söyleyen bir siyaetçiye ülkenin hangi meselesi emanet edilebilir?”