Peri Vadisi’nde, Peri Suyu boyunca Tunceli’den başlayıp Elazığ Karakoçan ilçesi ile Bingöl’ün Kiğı, Adaklı, Yayladere ve Yedisu ilçelerini kapsayan bölgede 9 tane Hidroelektrik Santrali (HES) bulunuyor. Bu barajların çoğunluğu AKP hükümeti döneminde aldıkları ihalelerle dikkat çeken Limak, Cengiz ve Özaltın firmaları tarafından yapıldı. Barajlarla sesi kısılan Peri Suyu’nun, maden aramasıyla tamamen yok olabileceği belirtiliyor. Vadi, dağ keçilerinin yoğun olarak yaşadığı bir bölge ve sık sık kaçak avcılık nedeniyle vurulan yaban keçileriyle gündeme geliyor.
Kiğı, Karakoçan, Adaklı, Yayladere, Yedisu ilçeleri Sosyal Yardımlaşma Kalkındırma ve Kültürleşme Derneği (KAYY-DER) ve Kiğı Dernekleri Platformu, Bingöl’de vadide yapılacak maden aramasına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Bingöl Metal Madencilik A.Ş.’nin, Kiğı Eskikavak Köyü civarında maden arama talebi olduğunu fakat açılan dava sonucunda vazgeçildiği hatırlatılan açıklamada, aynı firmanın bu kez ÇED raporu hazırlatıp çalışma alanını daha da büyüttüğüne dikkat çekildi.
“EKOSİSTEM ETKİLENECEK”
Firmanın Kiğı İlbey, Eskikavak, Cevizli ve Aysaklı köylerini de içine alarak alanın tamamında kurşun, çinko ve gümüş madeni çıkarmaya hazırlandığına işaret edilen açıklamada, “Firma bu iş ile ilgili ÇED raporunu hazırlamış. Projenin gerçekleştirileceği bölgede, tarihi ve arkeolojik kalıntıların bulunduğu, endemik flora ve fauna türlerinin bulunduğu, ekosistemin tamamen etkileneceği, bölgenin orman ve mera vasfı da taşıdığı bilinen bir gerçektir. Yapılacak madencilik faaliyetleri sonucunda ağır metallerin, asit ve kimyasal maddelerin yerüstü ve yeraltı sularını ne kadar etkileyeceği tahmin edilebilir bir sonuçtur. Nesli tükenmekte olan, yöre halkı tarafından kutsal sayılan Çengel Boynuzlu Dağ Keçisi, Boz Ayı, Vaşak ve birçok yaban hayvanının yaşam alanında tahrip edilecek. Dünyanın en kaliteli ikinci balı olarak bilinen Bingöl kaynağı olan endemik bitki çeşitliliği yok olacaktır” ifadeleri kullanıldı.
“RANT İÇİN”
Böyle bir çevre katliamının coğrafyayı tamamen insansızlaştıracağına dikkat çekilen açıklamada, “Geçmişte HES’ler ve barajlar yapılırken vaat edilen, refah, zenginlik ve istihdam sözlerinin kocaman bir yalan olduğunu yaşadık ve gördük. Bu durumun, yöre halkının değil, belli çıkar gruplarının zenginleşmesi dışında bir faydası olmayacaktır. Bizim de bir parçası olduğumuz yöre halkının, geçmişi, kökleri, anıları ve ata mezarları bu topraklardadır. Kiğı bölgesi de ülkenin kültür mirasıdır. Birilerinin para hırsı ve rant kaygısı için harcanamayacak kadar kutsaldır” diye belirtildi.
DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı: “Peri Vadisi’nin, Karadeniz’den Rize’den, Artvin’den, Kaz Dağlarından, Muğla’dan farkı olmamalıdır. Orada maden aramalarına gösterilen direncin, yöremiz için de gösterilmesi umuduyla tüm Peri Vadisi insanını doğasını korumaya davet ediyoruz. Geleceğimizin karartılmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz yalnız değiliz. Ruhumuza yer edinmiş tabiatın gücü var. Çevreci kuruluşlar var. Barolar var. Her şeyden önce, bir olmuş ve hep bir kalacak halkımız var. Diyoruz ki; Doğamız atalarımızdan bize miras değil, çocuklarımızdan bize emanettir. 25 Haziran’daki toplantıda yüksek sesle, bu maden arama işinin durdurulması ve izin verilmemesi için dayanışmaya çağırıyoruz.”