İzmir HDP İl Başkanlığını basıp emekçi genç kız Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer atar topar tutuklandı. Gösteri hakkını kullananları sürükleyerek götüren ve çocuklu kadınları 8 gün gözaltında tutarak peşin peşin cezalandıran emniyetin hızı şaşırtmadı. Ne ara sorguladınız, hangi bağlantısını ortaya çıkardınız da 24 saat geçmeden cezaevine gönderdiniz?
Katile ilk dakikadan gösterilen ihtimamdan sonra zaten bu sonuç sürpriz değildi. Kapıdan çıkan rehine olsaydı böylesine nazik karşılama yaşamazdı. Polislerin rahatlığı da kayda değerdi. Canlı bomba olabilir, polislere ateş edebilir, yalnız değilse arkadan gelenler birlikte polis çemberini ateşle yarmaya çalışabilirdi. Polisler bunların hiçbirine ihtimal vermemiş olacaklar ki, çok rahat davranıyorlardı. Güvenlik kameralarının silinmesi de bu tür görüntülerden kurtulma çabası…
Tetikçi tamam ama asıl cevabı aranan soru şu: Gerçek katil kim ve amacı ne?
Bütün oklar, üzerinde durdukları zemini kaybetmeye başlayan iktidar paydaşlarını gösteriyor. 7 Haziran-1 Kasım 2015 sürecinde yaşananlar ilk akla gelenler ve hemen herkes oraya işaret ediyor. Ben biraz ters açılara bakmak istiyorum.
İktidar paydaşları arasındaki kan uyuşmazlığı biliniyor; biraz zoraki, bir anlamda mantık evliliği. Birlikteliği sürdürmek ayrılmaktan daha kârlı olduğu sürece devam edecekler. Ama eskiye nazaran daha fazla tartıştıkları gözden kaçmıyor. Sedat Peker örneğinde görüldüğü üzere muhtemel ayrılık durumunda kullanılmak için cephane-dosya biriktiriliyor. Armageddon Günü’ne kadar herkes mevzisini koruma ve mümkünse tahkim etme derdinde.
7 Haziran’da kaybettiği iktidarı, derin ve kirli devletle nikah kıyarak geri alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yine aynı senaryoyu deniyor. Seçmen tercihlerini etkileyen birinci faktör can güvenliğidir. Hayatta kalırsanız aşın ve işin anlamı olur. Ölüler acıkmaz zaten. Bu sopa daha önce kullanıldı ve işe yaradı. Şimdi yaramaması için ne gerekiyor yazının sonunda onu da tartışmak istiyorum. Fakat öncelikle kim ya da kimler o tetiği çektirdi?
Erdoğan ve onun paralel derin devleti ile Ergenekon’un birlikte çalışmaları ihtimal dahilinde. Bir dönem daha iktidarı kaybetmezlerse, yeni rejim geri dönülmez biçimde sağlamlaşır diye düşünüyorlar. Haksız sayılmazlar. Gerilimi yükseltip olağanüstü hal şartlarında gidilecek seçimde sandığa müdahale etmek de kolaylaşır. Ve bu, toplumun tercihini etkilemekten bile kesin çözüm. MHP’nin hiç oy alamadığı seçim bölgelerinde patlama yapması türünden sandık mühendisliği örneklerini kimse sorgulayamaz. İlk şık, iki taraf için de kazan kazan formülü…
İkinci senaryo iktidar paydaşlarından birinin senaristliği… Sürpriz ve kontra hamleler gelmezse Erdoğan bir taşla birkaç kuş vurabilir. Hem gücünü pekiştirecek olağanüstü hali ilan eder hem de suçu ortaklarına yıkar. Katil şimdiden MHP’ye yazıldı bile. Cumhur İttifakı denen şirkette, Ergenekon’un hisselerini temsilen yönetim kurulunda oturan MHP olağan şüpheli konumunda. Seçilen tetikçi, bu kanıyı oluşturacak izi fazlasıyla bırakmış. Yaklaşan Yüksek Askeri Şura’da temizliğe gidileceği iddiaları yabana atılacak cinsten değil. Üstüne beş yıldır raflarda tozlanan Balyoz Dosyası indirildi. Yargıtay, Çetin Doğan ve altı rütbelinin beraat kararını bozdu. Erdoğan, Balyoz’u acil durum paraşütü gibi tutuyordu, ipi çekme zamanlaması manidar.
Joe Biden görüşmesinde yuvaya dönüş için söz kesildi ise içerdeki ortaklık kesin bozulacak demektir. Rusya’yla aşk yaşayıp ABD’yi idare etmek Trump zamanında mümkündü; ancak Biden ‘ya ben, ya o’ restini ilk günden çekti. İçerdeki Avrasya Bloku etkisiz hale getirilmeden eski hal muhal. Boşanmanın en kolay yolu karşı tarafı suçlamak. Devlet içindeki Amerikancı damar Erdoğan’ı kullanarak Avrasyacıları tasfiye edebilir. Bu cinayet onun zemini olarak işe yarar. “Ergenekon hortluyor” teması dindar-muhafazakâr kesimi tekrar Erdoğan’ın etrafına toplar. Kâr içinde kâr…
Üçüncü alternatifte gerçekten Ergenekon bu cinayeti işlemiş olabilir. Biden’a bir kısım sözler verip bahar havası ile ülkeye dönen Erdoğan’ın hevesini kursağında bırakacak bir gelişmeydi bu. Kürt siyasi hareketine ABD’nin yaklaşımı malum. Görüşmeden üç gün sonra HDP binasında cinayet, pek hoş bir fotoğraf olmasa gerek. Rusya, Büyükelçi Karlov suikastıyla rehin aldığı Erdoğan Rejimi’nden vazgeçmez. İçerdeki Rusçu unsurlar da kolayca ‘tamam o zaman sen yoluna biz yolumuza’ demez.
Senaryoların hangisinin doğru çıkacağını önümüzdeki günler ve elbette yeni hamleler gösterecek. Ceylanpınar’daki şaibeli polis cinayetlerini önce üstlenip sonra vazgeçen PKK şimdi ne yapacak? PKK ya da onların bile kontrolsüz unsurlar dediği, provokatif eylemlerde ortaya çıkıp sonra kaybolan TAK gibi oluşumlar kuklacıya istediğini verecek mi? Daha önemlisi siyasal muhalefet bu defa toplumun cambaza bakmasını önleyecek mi? Yoksa cambaz gösterisine bilet keserek ortama mı uyacak?
Deniz Poyraz’ın kanı herkesin eline bulaştı. Temizlenmenin yegane yolu gerçek katilin bulunmasına çabalamak. Yoksa hepimiz Onur Gencer’in suç ortağı oluruz.
Bülent Korucu / TR724