İsrail ile ilişkilerinde normalleşme yolunda adımlar atan Arap ülkeleri Filistin ile yaşanan son çatışmaların ardından ne tür adımlar atacak? İsrail ile ilişkilerin yeniden askıya alınması mümkün mü?
İsrail ve Filistin grupları arasında son dönem tırmanan gerginlikten en fazla rahatsız olan ülkelerin başında Yahudi devletiyle son dönemde ilişkilerini normalleştirme yolunda adımlar atan Arap ülkeleri geliyor.
Ramazan bayramı sırasında gerçekleşen saldırılar ve akan kanı, İsrail’in ‘yeni Arap dostları’ kınamakta gecikmedi, ancak son gelişmelerin normalleşme yolundaki gelişmeleri yavaşlatması veya bazı ülkelerde tamamen sekteye uğratması da gündemde.
Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail’e karşı daha ılımlı
Bir yıldan daha kısa bir süre içinde İsrail ile ilişkileri normalleştirme yolunda imzalar atan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Sudan ve Fas, Yahudi devletini yeniden eleştirmeye başladı.
Düşünce kuruluşu Uluslararası Kriz Grubu (Crisis Group) araştırmacılarından Elham Fakhro’ya göre, bu Arap ülkelerinden gelen açıklamalar daha çok Filistin’e her zaman yoğun destek veren içerideki ve diğer Arap ülkelerindeki kamu oyununu yatıştırmaya yönelik bir “halkla ilişkiler” girişimi.
Elham Fakhro, AFP’ye yaptığı açıklamada, İsrail’in bazı Arap ülkeleriyle yaptığı ve “Abraham Anlaşmaları” olarak bilinen yeni uzlaşmanın, Filistinlilerin topraklarının işgal edilmesi ve askeri işgal konuları gibi konulara hiç bir zaman atıfta bulunma niyetinde olmadığına dikkati çekti.
Bu anlaşmalar, Filistinli liderler tarafından, kendilerine yönelik bir “ihanet olarak” değerlendirilmişti.
Filistinlilere yönelik son saldırılar İsrail ile anlaşma yapan Bahreyn’de halkın Yahudi devletini protesto için sokağa dökülmesine yol açtı.
BAE’de yine halkın sosyal medya aracığıyla İsrail’e sert bir şekilde tepki gösterdiği gözleniyor.
Merkezi Londra’da bulunan bir diğer düşünce kuruluşu Avrupa Dış ilişkiler Konseyi’nde çalışan araştırmacı Hugh Lovatt, bu son kriz uzun zamandır İsrail ile ilişkileri geliştirmeyi planlayan BAE için gerçek bir “sınav” teşkil ettiği görüşünde.
Lovatt, “Netanyahu’nun bakış açısından, Abraham Anlaşmaları, İsrail’in komşu devletlerle bağlarını geliştirdikçe Filistinlilerin etkin bir şekilde dışlanacağına dair uzun süredir devam eden inancını doğruladı. BAE, İsrail ile ilişkilerini Filistinlilerin iyiliği için riske atmaya hazır mı? Cevap şu anda ‘hayır’ gibi görünüyor.” diyerek, BAE’nin ABD ile teknoloji ortaklığı ve askeri alanda yazılım donanıma erişim gibi avantajları göz ardı edemeyeceği görüşünü dile getirdi.
Lovatt, İsrail ve BAE için normalleşmenin temelini oluşturan ikili çıkarlar göz önüne alındığında, Filistin’deki gerginliğin tırmanışının, sıkıntı yaratsa bile ortaklığa darbe vurmayacağını iddia etti.
Suudi Arabistan nasıl tepki verdi?
Abraham Anlaşmaları geçen eylül ayında imzalandıktan sonra bütün gözler bölgede petrol rezervleri dolayısıyla ekonomik açıdan önemli bir rol oynama potansiyeline sahip Suudi Arabistan’a dönmüştü.
Suudi Arabistan, Filistin sorunu çözülmeden İsrail ile ilişkilerin normalleşmesine sıcak bakmadığını ifade etmişti. Riyad son olarak İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarını şiddetle kınayan ülkeler içinde yer adı.
BAE’de İsrail’e yönelik kamuoyundan gelen eleştiriler bir şekilde susturulurken, İsrail ile yakınlaşan diğer Arap ülkelerinde yönetimler kamuoyu baskısıyla zor günler geçiriyor.
Fas hükümetine, kamuoyundan yoğun baskı geliyor
İsrail ile normalleşme yolunda adımlar atan Fas için bu karar, ABD’nin Batı Sahra’da tartışmalı bölgedeki egemenliğini kabul edebilmesi için stratejik bir tercih oldu.
Kuzey Afrika ülkesindeki yönetim de, ciddi bir kamuoyu baskısı yüzünden normalleşme yolunda adımlar atsa da İsrail’i kınamakta gecikmedi.
Rabat Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Tacettin Hüseyni ise bu konudaki görüşlerini şu şekilde dile getirdi: “Fas, arabulucu rolü oynamalı. Eğer bunu başaramadığı takdirde ilişkileri tamamen koparma yoluna gitmeden normalleştirme sürecinden uzaklaşması tercih edilmeli.”
Sudan’ın ABD’de çıkmazı
İsrail ile normalleşme yolunda adım atan Sudan, bunun karşılığını ABD’nin kendisini “terörü destekleyen devletler” listesinden çıkartmasıyla almıştı.
Sudan, gelişmelerin ardından İsrail’i kınamakta gecikmedi.
Johns Hopkins Üniversitesi Uluslararası İlişkiler öğretim görevlisi Vali Nasr, sosyal paylaşım hesabından yaptığı açıklamada, “İsrail için Abraham Anlaşmalarının en önemli stratejisi Filistin konusunun artık geçerli olmamasıydı. Bir takım İsrail’in hataları yüzünden Filistin konusunun yeniden gündeme gelmesi zorunlu oldu” diyerek görüşlerini özetledi.